13.12.2020
Ülke ekonomisinin 2020 yılında iş dünyası üzerinde yarattığı tahribat oldukça büyük. Çıkış yolunun dolara bağımlı ekonomiden kurtulup üretim ekonomisine geçmekte yattığını yaşadığımız her krizde çok daha iyi anlıyoruz.
Ülke ekonomisinin 2020 yılında iş dünyası üzerinde yarattığı tahribat oldukça büyük. Çıkış yolunun dolara bağımlı ekonomiden kurtulup üretim ekonomisine geçmekte yattığını yaşadığımız her krizde çok daha iyi anlıyoruz. Yani, yatırım ikliminin yeniden oluşturulması ve yatırımların başlamasından geçiyor. Bunun için de illerin dinamikleri olan Valiler, Büyükşehir Belediye Başkanları, il ve ilçe belediye başkanları, Ticaret ve Sanayi Odası başkanlarının iş dünyası temsilcilerini sürekli ziyaret ederek sahada olmaları gerekiyor. Özellikle ülke genelindeki tüm OSB’ler sağlam bir altyapı ile iş insanlarına sunulmalıdır. 2020 yılı “kayıp bir yıl” olarak tarihe geçiyor. 2021 yılının en azından ikinci yarısında aşıya bağlı olarak virüsün etkisini yitirmesiyle ülke olarak tekrar atağa geçmeliyiz. Covid-19’un halk üzerinde ve iş yaşamında yarattığı fırtına etkisi ile özellikle şirketler sermaye yapılarını güçlendirmek için banka kredilerinden çok şahsi servetlerini şirketlere aktarmak zorunda kalıyorlar. Bunu doğru da yapıyorlar. Çünkü zaten karlarının çoğu banka kredilerinin ödenmesine gidiyor. Liderlerin ve insan kaynakları yöneticilerinin pek çok süreci baştan tasarlamaları gereken bir dönemdeyiz. Pandemi, şirketlerin geleneksel operasyonel ve stratejik hedeflerini ciddi biçimde etkilerken bu süreçte öne çıkan yeni trendlerin etkisinin değerlendirilmesi, hızlı aksiyon gerektiren alanların belirlenmesi, kriz kaynaklı hedef ve planların ne ölçüde değiştiğinin analizi daha da önem kazanıyor. Yeni dönemde ayakta kalabilenler değişime ayak uyduranlar olacaktır. Değişime hızla uyum sağlayıp organizasyonlarını dönüştürebilen liderler rekabette de şirketlerini öne çıkaracaklar.
VALİ SONEL
Ordu Valisi Tuncay Sonel, bölge ekonomisine yön veren sanayicilerimiz ve iş insanlarımızla basın kuruluşlarına ziyaretler yapmaya başladı. Görüştüğümüz iş insanları bu ziyaretlerden çok mutlu olmakla beraber diğer dinamiklerden de bu ziyaretleri beklediklerini sözlerine eklediler. Bu ziyaretlere ve diyaloglara çok fazlasıyla ihtiyaç var. En acili ise OSB’lerin hızla kamulaştırılarak yatırımcının hizmetine sağlam altyapı ile sunulmasıdır.
FINDIK SOHBETLERİ
Sohbetlerimizde “fındık ihracatında düşüşün nedeni nedir?” diye sorduk. Yabancı alıcının Şubat ayına kadar olan alımlarını yaptığı, ticaret grubunun stoklu olduğu piyasada hareketlenmenin yılbaşından sonra olacağı cevabı geldi. İhracatın bu yıl iç fındık olarak 260-270 bin ton olacağı tüm kesimlerin ortak görüşü olarak karşımıza çıktı. Hafta ortasında Ulusal Fındık Konseyi Başkanı Sebahattin Arslantürk, Karadeniz Sohbetleri’ne konuk oldu. Arslantürk’ün “fındıkta çözüm olarak sürdürülebilirlik, verimlilik ve kalite için dönüm başına 150-200 kilo almak varken 80 kilo ile en az fındık üreten bir ülke konumundan hızla uzaklaşmamız gerektiğinin altı çizilirken, günü veya seneyi kurtarmak yerine geleceği kurtaracak politikalar üretilmelidir. Ancak sektörde ticaret grubu başta olmak üzere tüm paydaşlar pozisyonlarına göre konuştuğu sürece sorunların çözülemediğini hep beraber görüyoruz” açıklaması bize ekonomist yazar Rüştü Bozkurt’un “fındığa ortak pencereden bakmalıyız” sözünü akıllara getirdi.
HAFTANIN SÖZÜ
İş fırsatları otobüsler gibidir, her zaman bir diğeri gelir.