22.06.2016
Fındık sektöründe büyük bir değişim yaşanmakta. Üreticisinden,manavına,fabrikasından,sanayi entegre tesislerine ,ihracatçısından,ithalatcısına kadar büyük bir dönüşüm..
Şu bir gerçek artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ürün kalitesini geliştiren, bahçesine bakan, maliyeti azaltan üretici çok daha fazla kazanacak.Diğer tarafta bu işin ticaretini yapanlar da daha güçlü olmak ve kendilerini her yönüyle yenilemek zorunda. Marka olma yolunda bütün firmaların önemli adım atmaları gerekiyor.Ülke genelinde verimlilik çalışmaları,sözleşmeli tarım çalışmaları ülkemizin tüm fındık dikim sahalarında uygulanmaya kademe kademe devam ediyor.
Türk fındığını en fazla alan İtalyan Ferrero firması ,en fazla fındık üreten ülke olan Türkiyede yatırımlarını devamlı olarak artırmakta. Bununla birlikte son dönemde basınla bir araya gelerek şeffaf,herkese açık,görüş ve soruların tüm samimiyetle cevaplandığı güzel köprüler kuruldu. Fındığın yetiştiği Ordu,Giresun,Trabzon,Düzcede bölgelerinde toplantılar yaparak Karadeniz fındığı bizim için vazgeçilmezdir diyerek bir anlamda bir çok kaygıyıda azalttı!
Evet Ferreronun son durağı Düzce oldu.Bu toplantıyı önemli bir yere taşıyan açıklamalarda yok değildi! Fikir sahibi olmak için önce okumalıyız, dilerseniz toplantının detaylarını kısaca bir hatırlayalım;
Ferrero Grubu - Oltan Gıda, Düzce'de düzenlediği iftar yemeğinde basın mensuplarıyla bir araya gelmiş, Ferrero Uluslararası Fındık Şirketi CEO'su Orhan Veli Oltan'ın ev sahipliğinde gerçekleşen iftar yemeğine Ferrero Sürdürülebilirlik Direktörü Aldo Cristiano da katılmıştı.
Uluslararası Fındık Şirketi CEO'su Orhan Veli Oltan, "Bizim en büyük önceliğimiz yüksek kalite fındık üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanması ve Türk fındığının dünya pazarlarında hak ettiği yeri almasıdır" demişti.Oltan sözlerine şöyle devam etti.
"Yerelden aldığımız gücü ve değerlerimizi, global bir vizyon ile birleştirerek Türkiye ekonomisi için değer oluşturmaya devam ediyoruz. Ferrero ürünlerinin olmazsa olmazı Karadeniz'in özenle seçilmiş fındığıdır. Bu sebepledir ki bizim en büyük önceliğimiz yüksek kalite fındık üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır. İddia edildiği üzere fındığı en ucuz fiyattan satın almak hiçbir suretle bizim amacımız olamaz. Fındık fiyatının düşük olması üreticinin ilgisini azaltıp, tarım arazilerinin verimliliğini düşürecektir. Bu da gelecekte fındık üretiminde düşüşe neden olabilir. Bizim hedefimiz Ferrero Değerli Tarım Projesi ile üreticinin, bahçesinde iyi tarım uygulamalarını yaygınlaştırarak kaliteyi, verimi ve kazancını artırmasını sağlamaktır. Hedefimiz, Türkiye'nin fındık üretiminde maksimum kaliteyi ve en yüksek verimi yakalamak. Bugüne kadar yaptığımız eğitimlerle 35 bin çiftçiye ulaştık ve 134 örnek fındık bahçesi geliştirdik. Örnek fındık bahçelerinde, fındık hasadında uygulanan temel tarım teknikleriyle üretimin yaklaşık olarak yüzde 30 arttığını ve kalitenin önemli ölçüde iyileştiğini görüyoruz" dedi.
Türkiye'nin dünya fındık üretimi ve ihracatında lider konumunda bulunduğunu işaret eden Orhan Oltan, "1992 yılında 87 ülkeye ihracat yaparken bugün 112 ülkeye ihracat yapacak seviyeye ulaşmıştır. Son yıllarda yeni hedef pazar olan Çin'e 2002 yılında 613 ton fındık ihracatı yapılırken, ihracat rakamlarımızın bugün ulaştığı rakam 3 bin 500 tondur. Gururla belirtmeliyim ki; Ferrero Grubu'nun Çin'de yaptığı fabrika yatırımının, bu rakamların yükselmesine, Türkiye'den Çin'e yapılan fındık ihracatının artmasına çok büyük bir katkısı olmuştur. Bugüne kadar bizim ağzımızdan kimse rekolte ilanı duymadı. Bundan sonra da duymayacak. Biz rekolte ilanının etik olmadığını düşünüyoruz. Önümüzdeki yıl rekolte ilan etmeyiz. Piyasaya zarar verir. Biz hiç rekolte ilanında bulunmadık. Ağzımızdan herhangi bir toplumda laf çıkmadı. Rekolte hakkında kendi içimizde konuştuk ama kamuoyuna rekolte bildirmedik. Bizim işimiz fındığı almak kullanmak ve tüketiciye yedirmek" diye konuştu.
Oltan son olarak piyasada Oltan Fındığın tekelleşmeye gittiği iddialarına cevap vererek, "Tekel olmak gibi hedefimiz yok. Öyle olmak mümkün değil. Tamamen arz, talebe ve rekolteye bağlı. Biz buna müdahale etseydik geçen yıl fındığı 15 liraya almazdık. Ben hiçbir şekilde Gürcü fındığı alırım demedim. Bugüne kadar Gürcü fındığı almadık. Ama 5 sene sonra Gürcü fındığı alır mısınız derlerse ona hayır demem mümkün değil. Biz ticaretin gerçekten serbest olması gerektiğine inanıyoruz. Aksine inanlara saygı gösteriyoruz. Ama piyasa olmalı" şeklinde konuştu.
Evet sonuç olarak firmalar basına ve üreticilere kendilerini anlatıyor.Tür fındığının önemini çizmeye kaliteye ve verimliliğe önem vermeye davet ediyorlar. Aslında her şey açık ve net; Fındıkta büyük bir değişim yaşanmaya devam ederken, bu işin kazananları ise sadece üretim kalitesini artıranlar olacaktır.