18.04.2021
Dünyada en fazla fındığın üretildiği ülkemizde Doğu Karadeniz Bölgesi de fındığın merkezi konumundayken “neden çikolatanın merkezi olamıyor” sorusu, Türkiye’nin en büyük gruplarından OYAK’ın Sagra’yı alması ile tekrar gündeme geldi.
Dünyada en fazla fındığın üretildiği ülkemizde Doğu Karadeniz Bölgesi de fındığın merkezi konumundayken “neden çikolatanın merkezi olamıyor” sorusu, Türkiye’nin en büyük gruplarından OYAK’ın Sagra’yı alması ile tekrar gündeme geldi. Bu soruyu sanayicilere sorduğumuzda muhatabın öncelikle bölgemizdeki üniversiteler ve Fındık Araştırma Enstitüsü olduğunu söylemektedirler. Bahse konu olan kurumlar, fındıktan daha fazla katma değer oluşturma noktasında ve fındığın sorunlarının çözümünde yeteri kadar performans ortaya koyamaması ile eleştirilirken bazı sanayiciler de coğrafi gerçeklerimiz ve lojistik sorunlarını önceliyorlar.
Fındıktaki potansiyele rağmen ihracatımızı “500 bin ton iç fındık” olarak gerçekleştiremememiz de bir başka soru akıllara gelen. Ülkeye neden iki milyar yerine beş milyar dolar kazandıramadığımız sorusunun cevabı aslında son 10 yıllık rekolte ortalamasında gizli. Eğer ki son 10 yıl ortalamasını bir milyon tona çıkartabilirsek bu başarılabilir. Yüksek rekolteye ulaşmanın fındık fiyatlarını düşüreceğine inanan üreticisi kesimi ve belli bir ticaret grubunun endişelerini de yok sayamayız. Durum böyle olunca devletin, fındık sektörünün tüm paydaşlarıyla geliştireceği bir modeli ortaya koyması ülkemizin üretimini artıracak ve ülkeye 2 milyar dolar yerine 4-5 milyar dolar döviz girdisi sağlayacak yolu açacaktır.
İşte ABD’nin bademde başardığı hikâye tam da budur. Neden Türk fındığında bunu başarmayalım? Hiçbir paydaşın mağdur olmayacağı bir sitemi devletin desteği ile Türk fındık sektöründe uygulamak zorundayız. Aksi takdirde günü ve seneyi kurtarma hevesi ile geleceği kaybetmeye devam ederiz. Verimliliği ve kaliteyi artırmak için makineli tarıma geçmek aynı zamanda maliyetleri düşürmek anlamına geliyor. Devletin, üretim arttığında daha çok kazanacağını üreten kesime iyi anlatıp, tüm paydaşlarla ortak hareket ederek fındıkta bir milyon ton üretime geçerek ülkemize yakın gelecekte 4-5 milyar dolar getirecek politikalara imza atmak zorundayız.
Öte yandan ülkemizde verimlilik ve kaliteli üretimin artması noktasında Türk fındık ihracatçısı sorunların çözümü için kaynak ayırmakta ve sürdürülebilir iyi tarım uygulamalarının başarılı olması için ülke genelinde projeler hayata geçirmektedir. Kaldı ki kendi işi olmasa bile… Ancak eldeki hammadde, ülkemiz ve Avrupalı sanayici için o kadar önemli olduğundan bilinçli üreticinin ortaya çıkması için yoğun bir çaba harcanmaktadır. Bu gayretlere Tarım İl Müdürlükleri ve Ziraat Odaları’nın yoğun çalışmalarının eklenmesi ile son yıllarda bahçelerimizin veriminin artması süreci başladı. Bu süreç, endişeler giderildiğinde yerini 1 milyon ton kabuklu fındık üretimine bırakacaktır.
Zirai donlardan korunma adına ülkemizde üreticimizin soğuk havalarda yoğun bir şekilde bahçelerinde lastik yakması bilinen bir uygulamadır. Fransa’da bağcıların üzümlerin donmaması için yaktığı ateşi üreticinin bilinçli olması gerektiğini anlatan ve dünyanın her yerinde geçerli olan bir uygulama olduğunu unutmayalım. Günümüzde artık bizim üreticimiz de eskiye oranla daha çalışkan, daha güçlü ve bilinçli, Fındıktan kazandıkça bahçesine de bakıyor. Devletin verdiği destekleri de eskiye göre daha bilinçli üretimde kullanıyor.Tarım Bakanlığımız TMO Genel Müdürümüzle beraber her sezon öncesi Fındık sektörünün paydaşlarıyla birraya geldiği Ulusal Fındık Çalıştayını yeni sezon öncesi toplaması sağlıklı bir tablo çıkaracaktır .Fındık sektöründe özellikle yabancıların kabuklu sektöründe hakim olması yerel sanayimizi haksız rekabet olduğu yönünde açıklamalarıda her sezon olduğu gibi bu sezonda en çok konuşulan konu olmuştur.Sagra gibi firmalarımızın sayısının artması Türk Fındığının katmadeğerli satılmasını sağlıyacak ve gücünü artıracaktır.Yani aslında fındıkta üreticisinden ticaret grubuna ve alıcı boyutuna kadar büyük bir değişim sürüyor. Gözüken tablo Türk fındık sektöründe sözleşmeli tarıma geçilecek. İstikrar için üretim planlaması yapılacak, maliyetleri düşürmek ve üreticinin kazancını artırmak için makineli tarıma geçilecek. Ya da günü ve seneyi kurtarmaya yönelik geçici politikalara devam edeceğiz.
FRANSA ÜZÜM ÜRETİCİLERİ DE ÜRÜNLERİNİ DONDAN ATEŞ YAKARAK KORUYOR
Bu resimde Fransa’da üzüm bağı olan üreticilerin “üzümler donmasın” diye gece boyunca yaktığı ateşi görmektesiniz. Yani sadece bizim fındık üreticileri değil dünya genelinde çiftçiler ürünlerini korumak için gece don zamanlarında ateş yakıyor.
HAFTANIN SÖZÜ
En büyük risk, hiç risk almamaktır