1.08.2016
Ülke ve bölge ekonomisinde fındıktan gelen dövizin önemini sanıyorum bilmeyen yoktur. Fındığı ihraç eden ihracatçı firmalarımız, fındığımızı satın alan sanayi kuruluşları ve üreticilerimiz bizim için son derece önem arz etmektedir.
Her kesimin ekonomik refaha katkı sağlayan sanayi kuruluşlarımıza ve ihracatçılarımıza gereken önemi ve saygıyı göstermesi gerekir.
Yine aynı şekilde bu fındığı üreten üreticimize ve bu fındığı çikolata sanayinde işleyen sanayi kuruluşlarımızında değerini bilmeliyiz.
Geçtiğimiz günlerde yerel bir basında ,belge kanıt olmadan Türk Fındık İhracatçısını belirsiz birtakım imalarla suçlayan bir haber servis edildi!
Bizler basın ve medya olarak Bölge ve Türkiye ekonomisine katkıda bulunan isimleri, firmaları kötülemeden karalamadan önce suç kanıtımızı da ortaya koymalı öyle konuşmalıyız, aksi takdirde kalemden yazıya dökülen her haber itibar suikastçılığına girer!Kaldı ki isim kişi ayırt etmeden basın meslek ilkelerine yakışan da budur!
Ekonomide söz sahibi kesimler için yerel yada ulusal basında bir haber yaparken son derece dikkat etmeliyiz ,aksi takdirde ekonomik olumsuz yansımalarını toplum olarak yaşayarak görürüz ,buda zannediyorum tercih ettiğimiz bir sonuç olmayacaktır. Unutmayalım ki hedef aldığımız firma Türk fındığının dünya da tanıtımına büyük katkı sağlamaktadır.
Görüyoruz ki basın yayın organlarının sayısının hızla artması kalitenin de hızla artacağı anlamına gelmemektedir. Denetim zayıflığı başta olmak üzere, günümüzde basın kavramının farklı yorumlanması ve algılanması neticesinde bir haberin doğru olarak ulaştırılmasını sağlayan bir çok kriteri belirleyen Basın Ahlak İlkelerinin göz ardı edildiği haberlere ,daha sık rastlar olduk.
Evrensel nitelikteki olan Basın Ahlak İlkelerine göre ideolojiler, belirli çerçeveden olaylara bakmayı ve algılamayı doğurur, fakat bu durum yapılan haber ile başkalarını zan altında bırakacak ve yanlış bilginin oluşmasını sağlayacak bir yaklaşımı oluşturmamalıdır!!!
Haberlerin tutarlı olması, hangi konuya ne amaçla değinildiğine özen göstermeliyiz.Sürekli olarak insanları kışkırtıcı, insanların kurumlara karşı cepheleşmesine neden olabilecek yayınları seyretmemeliyiz.Bu konuda belki sonuç çıkmasa da denetleme mekanizmalarına durumu anlatmamız gerekir.
Bizler haber alma özgürlüğümüzün doğru ve tarafsız kullanılması taraftarıyız.Çıkar odaklarının birer maşası olmamalıyız.Kimseye karşı göbek bağımız yoktur.Bizler elimizden geldiğince ülkesi için var gücü ile çalışanlardan olmalıyız.
Lise de çok değerli bir öğretmenim şöyle söylemişti: Her gün altın verdiklerini bile bilsem asla yalan yanlış haber yayınladığını düşündüğüm gazete, dergi vs. satın almam.Çünkü benim, kafamı karıştırarak, rastgele bilgilerle kullanacağım ucuza giden beyin hücrem yok.
Herkesin aklı ve vicdanı olduğundan vicdan muhasebesini yapacaktır.
Kalın sağlıcakla.Saygı ve sevgilerimle.