9.02.2020
Dünden bugüne hep söyleye geldik. Türkiye’nin güçlü olması Anadolu’nun üretkenliği ile doğru orantılıdır. Anadolu kalkındığında Türkiye kalkınıyor ve güçlü oluyor. Türkiye’nin sağlıklı büyümesi için önemli yatırımların artık Anadolu’ya kaydırılması ve daha fazla yatırım ve üretim yapılması sağlanmalıdır. Bugünden tezi yok, her şeyi büyük şehirlere yığmaktan vazgeçmeliyiz. Karadeniz Ekonomi Gazetesi olarak Anadolu’yu gezerken ziyaret ettiğimiz il valileri ile Ticaret ve Sanayi Odası başkanlarının da beklentilerinin bu yönde olduğunu gözlemledik ki 2020 yılı içinde merkezi hükümetin önemli yatırım hamlelerinin ipuçları da buna işaret ediyor. Özellikle de yeni yatırımlar için Anadolu’daki bütün Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) buna uygun hale getirilmelidir. Aslında bunca ili gezerken gördük ki hükümetten beklenen yatırım yapması değil gerekli altyapıları oluşturması ve OSB’leri kamulaştırarak yatırımcıya uygun zemini hazırlamasıdır. Olası bu gelişmeler de istihdama yansıyarak işsizliğin azalmasını sağlayacaktır.
2018 yılının ikinci yarısında başlayan ekonomik dalgalanmanın sonucu 2019’da özellikle iş insanlarına kur şoku olarak yansımış ve ciddi kayıplar olmuştur. Kamu bankalarının yükü artmış hal böyle olunca da iş insanlarının ayakta kalması için adeta seferber edilmiştir. Kredi Garanti Fonu ve Eximbank’dan iş yeni kaynaklar yaratılmıştır. Oysa çıkış yolumuz üretmekten ve ileri teknolojiye yatırım yapmaktan geçmektedir. Bu nedenle artık ezberleri bozarak yeni yatırımları Anadolu’ya yaymak ülke ekonomisindeki riskleri azaltacaktır.
FINDIKTA GÖZLER TMO’DA
Ülke çıkarlarını gözetmek ve dengeleri sağlamak adına Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) 2019 sezonu öncesi tüm paydaşların desteğini alarak başarılı bir alım dönemi geçirdi. Kurumun başarılı genel müdürü Ahmet Güldal, gerek fındık ve un sektöründe gerekse ofisin alım yaptığı diğer tüm ürünlerde bilinçli bir şekilde yönetiyor. Sahaya hâkim olmanın verdiği rahatlıkla başta üretici ve ihracatçı olmak üzere tüm paydaşların katılımıyla ülke çıkarları noktasında görüşmeye devam ediyor. Fındıkta son 40-50 yılın en iyi ihracatının yaşandığı sezonda gözler TMO depolarındaki 80 bin ton fındığa yöneldi. İhracatçılar, TMO’dan alımdaki başarısını satışa yansıtmasını ve satış politikasını -hangi ayda yapacaksa- şimdiden fiyatı deklare etmesini ve eşitlik ilkesini koruyarak tüm taleplere cevap vermesini istediler. Öte yandan diğer büyük paydaş Fiskobirlik Başkanı Lütfü Bayraktar da fındığın sanayiciye değil Fiskobirlik’e verilmesi noktasında açıklama yaptı. Bizce doğrusu herkese ülke çıkarları doğrultusunda verilsin demek olmalıydı. Karadeniz Fındık İhracatçılar Birliği Başkanı Edip Sevinç de haklı olarak Fiskobirlik’e bir ayrıcalık sağlanmasının yanlış olacağını ülke çıkarları gereği eldeki fındığın sanayiciye verilerek ülkeye döviz girdisi sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Gözler şimdi başarılı bir fındık alımı dönemi geçiren TMO’da. Ofis, önümüzdeki aylarda fındığı satacaksa kaç liradan satacak? Bir de 2020 yılı için daldaki rekolte işaretlerini mi bekleyecek? Sonuç olarak tüm paydaşlar şunu açıkça gördü. Özellikle büyük alıcı son iki sezonu iyi analiz etmeli. TMO’nun alım yaptığı yıllarda özel sektör olarak arasında makası açarsa ofisten fındığı 2018 yılında olduğu gibi daha fazla vererek alacağı gerçeğini bu yıl da görmüştür. Dolayısıyla çıkarılacak en büyük ders bu olmalıdır.