Murat Gürsoy’la Karadeniz Sohbetleri sayfamızın bu haftaki konukları Ordu’daki sanayi kuruluşlarının başında gelen ÇAMSAN’ın Ordu ve Giresun Disribütörü Ordu MDF’nin ortağı işadamları Celalettin Yıldız ile Göktürk Yener oldu.
info@karadenizekonomi.com / 25.02.2019
-Çamsan, ilimizin üretim ve istihdamında önemli rol alan ciddi bir sanayi kuruluşumuz. Böyle bir kuruluşu temsil etmek nasıl bir duygu?
-Tabi ki temsilcisi olmakla gurur duyuyoruz. Çamsan’ı öncelikle ülkemiz açısından, Ordu açısından, sektör açısından yerli ve milli görüyoruz. Çamsan markasına ve ürünlerine satıcılar, kullanıcılar ve sektörler temsilcileri olarak sahip çıkmamız gerekiyor. Kullanım alanlarında ihtiyaç halinde Çamsan’ın ürünlerini ön plânda tutmalıyız. Bu ürünümüze, dolayısı ile bu güzide kuruluşumuza sahip çıkmalıyız diye düşünüyoruz.
-Sizin bayilik hizmetiniz ürün ve bölge anlamında neleri kapsıyor, anlatır mısınız?
-Biz Ordu MDF temsilcileri olarak diyoruz ki Çamsan Ordu’da, Ordu MDF Ordu’da. Çamsan’ın bütün ürünleri elimizde stokta hazır. Özetle Çamsan hangi ürünü üretiyorsa bizde hazır diyoruz. Çünkü burası Çamsan’ın deposu, satış ve pazarlama yeri gibidir. Çamsan ile Ordu MDF bir bütündür, öyle görüyoruz. Çünkü biz olmasak onlar, onlar olmasa biz olmayız.
-Çamsan’ın bölge ekonomisinde ve ihracatında önemi ve yeri nedir?
-Yeni yatırımlarla Çamsan daha da büyüyecektir. Çamsan’ın büyümesi, yatırım yapması demek Ordu’nun büyümesi demektir. Kaliteli ürünlerin imalâtına devam etmesi demektir. Çamsan’ın büyümesi nitelikli ürünlerin de artması demektir. Ayrıca ihracatımızın da artması demektir.
-Diğer sektörler ve üretimin diğer alanlarına ilişkin ne düşünüyorsunuz? Çünkü Ordu ekonomisi daha çok tarıma dayalı bir ekonomi bildiğiniz gibi?
-Ordu’nun ekonomisi birinci derecede fındığa dayalı bir ekonomi. İkinci derecede diğer tarımsal ürünlere bağlı bir ekonomidir. Üçüncüsü ise inşaat sektörüdür. İnşaat sektörü ekonomide bir anlamda işin dinamosu haline gelmişti. İnşaat sektörü bin 700 kalem malzemeyi değerlendiriyor. Kısa sürede toparlanacağını düşünmüyorum. Çünkü yaşanan küresel bir sıkıntı var.
-Peki, bir ekonomik daralma var. Kriz de deniyor. Siz bu süreci nasıl görüyorsunuz?
-Bu durum sadece Ordu’nun sorunu değil, Türkiye’nin sorunu. Hatta dünyanın sorunu. Biz de Ordu ölçeğinde bu krizden etkileniyoruz ama ben inşallah geçer diye umuyorum. Denizler altı ayda soğur, altı ayda ısınır, diye bir söz vardır. Ama buna kriz diyebilmemiz için çok daha büyük olayların olması gerekir. Yaşananlara kriz demeyelim de, durgunluk diyelim. Neler olur diye sorarsanız, bana göre 2019 yılı ikinci yarısından itibaren bir gevşeme olur ama çok fazla iyileşme beklemiyorum. Ama 2020 yılından umutluyuz. Amerika’nın ülkemizde, Orta Doğu’da Rusya’ya ve Çin’le olan ticari savaşları önemli.
-Yatırımcılara neler öneriyorsunuz, bu tür dönemlerde krizden etkilenmemeleri için nasıl bir yol izlemeleri gerekiyor?
-Herkes kendi bütçesiyle ticaret yapsa, öz kaynağını kullansa bu durumlara düşmez. Hak etmediğimizi, kazanmadığımızı harcıyoruz. Üretmeden tüketmek yok. Bankanın kredisi ile ayakta durmaya çalışan ekonomik yapı içerisinde duruyoruz. Türkiye’nin başka illerine gidin bankadan kredi çekme oranı bir de bankalarda mevduat yatırım oranına en fazla krediyi Ordu çekmiştir, en düşük mevduatı Ordu’dadır.
-Toplum olarak, işletmeler ve işadamları olarak hak etmediğimiz lüksü, konforu mu yaşıyoruz?
-Biz toplum olarak lüks yaşamayı seviyoruz. Krediyi hangi para birimi üzerinden kullanıyorsunuz. Borcun Türk Lirası olacak. Kredi ile çalışmayacaksın. İşletme sermayen borcun yüzde 30’unu geçmeyecek. Uzun vadeli mal alıp satmayacaksın. Sabırlı ve açgözlü olmayacaksın. Açgözlü insan batmanın eşiğindedir.
-Üretmeden tüketmek olmaz, elimize çantamızı alıp dünyanın bütün ülkelerini gezip birlikte imalat yapmamız lazım. İmalat yapıp üretip satmamız lazım.
-İnşaat tabi ki gerekli ama Ordu ekonomisi olarak ben inşaatı hiçbir zaman temel kalkınma işi olarak görmüyorum. İnsanlar artar, topraklar artmaz. İnsanlar ihtiyacı kadar ev sahibi olmalı. Bir insana bir ev lazımsa biz ikinci evi almanın peşine düşüyoruz, ondan sonra sanal bir büyüme oluyor. İnsanlar yatırımlarını başka üretim hatlarına çevirmeli.
-Turizm faaliyetleri bir sektör olabilir mi bölge için?
GÖKTÜRK YENER-Burada bölge ekonomisinin gelişmesi için turizme biraz daha ağırlık vermeliyiz. İmalat sektörüne ağırlık vermemiz lazım. İhtiyaçlarımızı kendi bölgemizde imal edilen ürünlerden almalıyız. Sanayi konusunda Ordu Türkiye’nin en eksik kalan illerinden birisi. Gerçek yatırımcılar var, yer bulamıyorlar. Muhakkak yeni OSB’nin açılması, mevcutların genişletilmesi gerekiyor. Faaliyetimiz sadece alım-satım değil. Biz üreteceğiz ve dışarıya da satacağız.
-Her alanda üretmemiz gerekir diyorsunuz. Örneğin artık köyler boşaldı, fındık bahçeleri sahipsiz. Bu konuda ne diyorsunuz?
- Üretim deyince insanlar biri gelip çok büyük fabrikalar kuracak üretim yapacak, diye düşünüyor. Mikro üretimler de var, küçük ailelerimizin mesela yaylaya çık süt, yoğurt, yumurta organik hiçbir şey bulamıyorsun. İkincisi köyde hepimizin evinin önünde bahçe yapabileceği yer var. Hepsini kapattık. Hiç kimse ekip dikmiyor. İnsanlar marketlerden hazır tüketmenin peşinde.
-Teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz..,