Poyraz, “Sağlıklı büyüme, katmadeğer üreterek ve ülkeye doğrudan yatırımcıları çekerek olur. Üretim ekonomisine geçmeliyiz. Dolara bağımlı ekonomide 5-10 yılda bir kriz olur, dün de olduğu gibi bugün de bunu yaşıyoruz.”
info@karadenizekonomi.com / 21.02.2022
Poyraz Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Poyraz, reel sektörün, üreten kesimin yapılan zamların altında ezildiğini ülkemiz üretim ekonomisine geçmek zorunda. Dolara bağımlı bir ekonomi olduğumuz sürece her 5 yılda 10 yılda bir ekonomik krizi ülke ekonomisinin yaşadığını belirterek Karadeniz Ekonomi programında Murat Gürsoy’a şu açıklamaları yaptı:
Büyüyen Türkiye Ekonomisini nasıl değerlendirirsiniz? Son zamanlarda kurdaki oynamalar ve ülkemizin döviz açığı, sizce sürdürülebilir bir büyüme midir?
Kamu harcamaları, inşaat ve tüketime dayalı bir büyüme şeklimiz var. Bu sürdürülebilir bir büyüme değil. Sağlıklı büyüme üreterek, hatta katma değer üreterek ve ülkeye doğrudan yatırımları çekerek olur. Bu alanda zayıfız” Yatırım yapan reel sektör enerjiye gelen zamları altında kalırken dolardaki büyük oynaklık yatırım planı yapan sanayicinin yatırımlarını durdurma kararı almasına yol açmıştır.
Hükümet iyi niyetle ekonomik paketler açıklıyor, ancak çıkış yolu üretim ekonomisine geçmekten geçiyor. Ülkemiz de son gelişmeler üstüne politik risklerin de eklenmesiyle dışarıdan, bırakın doğrudan yatırımı sıcak para bile bulamıyoruz. Bunun için ciddi maliyet ödüyoruz. İş adamı kredi aldığında en düşük faizli krediyi ister. Şimdi kamu bankaları bu işin altında kaldı. Özel bankalar faiz düşüremiyor, çok maliyetleri yüksek. Türkiye’de döviz yükselirse enerjide dışa bağımlı olan, ara malda dışa bağımlı olan ülkemiz bunun maliyetlerini enflasyon ve hayat pahalılığı olarak ödeyecek. Ben bir iş adamı olarak düşük faiz isterim. Yatırım yapabilmek için uzun süre önümü görebilmek isterim. Kurda oynaklığı hiçbir yatırımcı istemez.
Ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. Bir sanayici olarak baktığınızda Türkiye sanayi açısından hangi adımları atmalı?
Ülke olarak zor günlerden geçmekteyiz. Sanayicisinden esnafına kadar büyük zorluklar yaşıyoruz. Ülke insanımızın özü itibariyle girişimci insanlardır. Tüm bu olumsuzluklara sanayici olarak bizler geleceğe umutla bakmaktayız. Bu ülke bu devlet bizim. Türkiye’nin üretim noktasında gelişebilmesi için ara mal üretecek büyük sanayi yatırımlarına ihtiyaç var. 60-70 milyar dolar civarında ara mal ve hammadde ithalatımız var, ihracatımızın da yüzde 65’i ithal girdilerden kaynaklanıyor. Cari açığı azaltmak istiyorsak, ara mal ve hammadde üretecek tesisleri kurmalıyız ve ülke olarak buna gücümüz var. Yaşadığımız sorunların üretimle aşılabileceğine inanıyoruz.
Dövizin aşırı oynak hale gelmesinin ihracatçılar için nasıl bir sıkıntı yaşattı, anlatabilir misiniz?
Emtia fiyat artışlarından dolayı dövizin yükselmesi ile beraber sanayiciler ve işletmeler sermaye sıkıntısını daha fazla hissettiler. O yüzden finansmana kolay ulaşabilmek, düşük faizli krediler kullanabilmek bu dönemde çok önemli. Geçen seneki gibi KGF kredilerinden bekliyoruz. KOBİ’lerimizin buna şu an çok ihtiyacı var. Bizlerin beklentisi öngörülebilirlik, dengeli kur ve finansal istikrar. Bir ülkenin ekonomisinin gelişmesi ve dış yatırımların özellikle de doğrudan yatırımların gelebilmesi için ülkede güven ve istikrarın olması önemli. Biz iş dünyası olarak buna önem veriyoruz.
Mevcut durumu dünya ekonomisindeki hareketliliğe bağlı olarak ihracatla kompanse edebildik, ancak ihracat düşerse o zaman ne yapacağımızı bilemeyiz. Önümüzdeki yılın 2022 bütçesini yapmakta tüm iş dünyası ve biz zorlandık. Dolara göre birkaç farklı senaryo hazırlamak zorunda kaldık. Yıllardır aynı şeyi konuşuyoruz, ancak bir türlü buna çözüm üretemiyoruz. Köklü ve doğru olan şeyleri bildiğimiz halde yapmıyoruz ya da yapamıyoruz. Gelir dağılımındaki uçurumun büyümesi beni üzüyor. Herkesin çıkarları doğrultusunda sürdürülebilir bir büyüme sağlamamız lazım. Ben bundan endişe ediyorum.
Hükümetin açıkladığı ekonomik paket hakkında neler söylemek istersiniz?
Yeni bir ekonomik paket açıklandı. Bana göre bu paket bu şekilde değil de başka türlü olsaydı daha iyi olurdu. Ekonomistler diyor ki: Merkez bankası faizleri 19’larda tutsaydı bu hükümet bu zamların hiçbiri olmazdı. Bana 0 faizle kredi verseniz ben yine çekmeye korkarım çünkü güven yok. Yarın ne olacağı belli değil. Bu ortamda yatırım olmaz. İnsanlara güven gelirse ancak o zaman. Özel bankalarla kamu bankaları arasında faiz uçurumu var. Kamular yüzde 15 ile kredi veriyor, özel bankalar yüzde 21-22’ lerde. KDV’yi indirdiler bazı gıda maddelerinde, sonra tekrar bazı ürünleri çıkarttılar o indirim listesinden. Çok kötü bir dönemden geçiyoruz. Biran önce bundan kurtulmamız lazım. Enerji sorunları var, yatırım yok.
Ordu’nun gelişmesi adına Ordu için yapılabilecek neler var, neler söylemek istersiniz?
Bu noktada ilimizin gelişimine ivme kazandıracağına inandığımız projelerin tamamlanmasını istiyoruz. Biz aile olarak Ordu’ya sevdalıyız. Bütün yatırımlarımız Ordu’da en büyük mutluluğumuz yatırım yapmak istihdam sağlamak. Maalesef Ordu’da birlik ve beraberliği, güç birliğini sağlayamadık. Bunun üzüntüsü içerisindeyiz. Ordu şehrimiz bizim en büyük sevdamız Ordu’da Ordu Valimiz, Siyasilerimiz, Büyükşehir belediye, Altınordu belediyesi, şehrin dinamikleri, sivil toplum kuruluşları olarak güç birliği yapmalı birlik ve beraberlik içinde Ordu ilimizi yarınlara hazırlamalıyız. Ordu yeni OSB 5 yılı aşkındır, hayata geçmedi, kamulaştırma ağır gidiyor. Sanayicilerimizin, yatırımcılarımızın değerini bilelim. Fındıkta mutlaka Ordu-Giresun üreticisi çok daha fazla desteklenmelidir. Fındıkta ihracatçı çok önemli işler yapıyor. Bölge Üreticimizin çok daha fazla desteklenmesini istiyoruz. Ordu ve Giresun üreticisinin sorunları çözülmeden ülkemizde fındık sorunu çözülmez. Üreticimizi güçlü tutmalı fındıkta maliyetleri düşürmeli kaliteyi ve verimliliği artırmalı, üreticimizi her konuda bilinçli tutmalıyız. Fındıkta 3 doların fındık için iyi olduğunu düşünen bir sanayici aynı zamanda 500-600 dönüm fındık bahçesi olan bir üreticiyim. Özellikle üreticimizin son yıllarda fiyatlardan memnun olduğunu bahçelere bakmalarından ve dikim sahalarının artmasından gözlemlemekteyiz. Üreticimize verilen destekler artmalı özellikle yamaç arazide fındık toplayan Ordu -Giresun üreticisi daha fazla desteklenmeli çünkü Fındık Ordu ve Giresun illeri için hem ekonomik hem de coğrafi bir gerçek, fındık bölge insanının en büyük geçim kaynağıdır.
Küresel ısınma her sektörde olduğu gibi fındık sektörünü de etkiliyor. Yaşanan değişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fındıkta bir tezim var. En büyük sorun ordu ve Giresun’da. Devlet olarak taban fiyat açıklıyorsunuz, Ordu ve Giresun engebeli arazi dönüm başına 100 kilo alıyor, samsun ve Batı Karadeniz 200 kilo alıyor. Aynı taban fiyatı veriyorsunuz. Olmuyor, haksızlık. Samsun bir süre sonra fındığa dönecek fiyatlar şuan 39-40 lira. Yurtdışında fındığın 0,80 cent maliyeti var. 3 dolara satıyorlar. Amerika’da ve İtalya’da fındık üretimi artacak. Ordu ve Giresun için bu çok kötü bir durum. Şimdi ordu üniversitesi ziraat fakültesiyle beraber fındıkla ilgili bir çalışma yapacağız. Üniversite ve sanayici iş birliği olacak. İl olarak çoğu alanda avantajlı bir iliz. Turizm, balıkçılık, tarım açısından. Her alanda gelişebiliriz.
İyi tarım ve organik tarım uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sulama çok önemli. Sulamaya geçmemiz lazım. Don hadisesi var, donda yüzde yüz bir şey yapamazsınız ama biraz yapabiliriz. Don olacağı zamanlar bahçelerimizde bir şeyler yakabiliriz. Saman, lastik vs. bunlar hep önlemdir.
Fındık, inşaat, akaryakıt ve turizmde önemli yatırımlarınız var. 2021 nasıl geçti?
Fındık olarak daha iyi geçti. Isı yalıtım da yüzde 30 kapasitemiz düştü. Tekrar o iyi zamanları yakalamaya çalışıyoruz. Zamlar çok etkiledi sektörleri. Karlı sektörler kısmi zararlara dönüştü. 2022 pekiyi geçeceğe benzemiyor ama 3 ve 4 üncü çeyrek daha iyi geçecek diye umuyoruz. Turizm sektörü açılınca.
Artan kurlar ihracatı nasıl etkiledi?
Yaptığımız ihracatın yüzde 70’i ithal. Yüzde 30’luk kısım kalıyor. Kur yükseldikçe dışardaki alıcılar fiyatları düşürüyor. Fındığın örneğin 500 milyon dolar zararı var. Kurun yükselmesi tüm sektörlere zarar veriyor. Ekonomiyi mahvediyor. Dengeleri bozuyor.
Ülkeye giren dövizi artırmak için KDV’li ürün ihracatı yapmamız lazım ama bu kolay mı?
Şuanda yüzde 50 sanayi ürünü, yüzde 50 natürel ihracat yapıyoruz. Bunu 80’lere çıkarabiliriz. Teşvik verilse işlenmişle ilgili, daha fazla istihdam yaratırız, daha fazla döviz gelir.
İhracatçılar birliği olarak fındık araştırmaya güzel bir laboratuvar kurdunuz. Ve burada ilginç fındık çeşitleri başarılabildi mi?
Yağlı fındık dondan çabuk etkileniyor. Ben şimdi bahçelerime çakıldak fındık dikiyorum daha geç açıyor dondan daha az etkileniyor diye. Palaz ve yağlı fındıkları 5 6 seneye kadar tamamen bitiricez, hep çakıldak dikicez. Budama çok önemli. Fındıkla ilgili her bilgiyi üreticinin bulabileceği kitap bastırdık. Herkes bilgi edinsin.
Geleneksel pazarların dışına çıkabildik mi?
Fiyatların yüksek olması fındığın ileri gitmesini engelliyor. Fındık pahalı olunca, hemen yer fıstığı ithal ediyor firmalar. Daha ucuz diye maliyeti düşürmek için. Fındıkta yüksek fiyat kullanımı düşürüyor. 3 dolar ihracat için ortalama rakam diyebilirim. Fındık, ceviz ve badem insan sağlığı için çok önemli. Her geçen yıl üretimi artıyor, artacak.
Lisanslı depoculuk konusunda ne söylemek istersiniz?
Önemli konu. Depolama çok önemli fındığın kalitesi ve stok açısından. Şöyle diyelim 80 bin ton elinde fındık var ve satamadın ya da yüksek rekolte oldu bunlar için hep lisanslı depo şart. Alıcı 6-8ay ya da 1 yıl vadeli alım yapıyor. O zaman da depoya ihtiyaç var. Bilinçlenmek şart.
Hilmi Bey bize kızıyor diyor ki Türkiye fındığının 3 te 1 ini ordu üretiyor, ihracatta 10 da 1 siniz diyor. Haklı biraz. O da ordudaki iş adamlarının kabahati. İş adamı çok yok, zengin yok. 3 5 kişi bir araya gelse yapılır. Birlik beraberlik çok önemli. Proje üretmekte lazım. Hilmi Bey mesela bu konuda ısı yalıtımı benim aklıma soktu. Mecliste bir yasa çıkacak bütün inşaatlar yalıtımlı olacak dedi. Bununla ilgili bir yatırım yapabilirsin dedi, ben onu aldım aklımda yokken araştırdım ve yatırımımı yaptım. Orduda hep birbirimizin dedikodusunu yapsak başka….
Ordu spor hakkındaki düşüncelerinizi de alalım?
10 yıl yöneticilik yaptım. O zamanlar bir başkan sıkıntısı var. 7 yıl başkanlar belli olsun dedik. Ben ilk yıl başkan oldum. Birlik beraberlik çok güzel sağladık. Belediye ordu sporun içinde oluşa başarı olur. Güçler birleşsin. Ordu ekonomisinin gerçekleri belli Ordu şehrinin ekonomisi iki takımı taşıyamaz mutlaka bu iki takım birleşmeli güç birliği yapmalı Büyükşehir belediye Başkanımız bu konuya liderlik yapmalı.