27.04.2020
Dünya Gazetesinde Karadeniz Bölge Koordinatörü olarak görev yaptığım yıllarda Zonguldak’tan, Arvin’e kadar olan sorumluluk bölgemdeki illerde 50 dolayında toplantı organize etmiştim.
Dünya Gazetesinde Karadeniz Bölge Koordinatörü olarak görev yaptığım yıllarda Zonguldak’tan, Arvin’e kadar olan sorumluluk bölgemdeki illerde 50 dolayında toplantı organize etmiştim.
Ki, bu toplantıların yarısı imalat sanayinde zenginlik yaratmanın yollarını aramakla ilgiliydi ama bir o kadarı da tarımla ilgiliydi.
Mesela, Yeşilırmak Platformu’yla Amasya’da ortaklaşa düzenlediğimiz bir toplantıda, dünyada tarımdaki gelişmelerle ilgili bilgi verilirken bir domates fidesinden 60 salkım alınabileceği söylenmişti de toplantıya katılan herkes ne kadar heyecanlanmıştı.
Toplantıda ayrıca, Avrupa’yı besleyen İspanya’da tarımın zayıfladığı ve bu nedenle Avrupa ülkelerinin ülkemiz tarımına ihtiyacının artacağı söylenmişti.
O toplantının üzerinden 15 yıldan fazla bir süre geçti.
İspanya berbat durumda.
Bu sırada çok az sayıda ekili alanlarını bile sulamakta zorluk çeken İsrail’de topraksız seralarda sebze üretiliyor ama bu coğrafyada tarıma elverişli topraklara sahip tek ülke olan ülkemizde ise tarlalarımız boş bırakılıyor.
Bir zamanlar, ürettikleriyle dünyada kendi kendine yeten ender ülkelerden biriyken, şimdi saman bile ithal eden ülke durumuna gelmekle ilgili bir eleştiriyi tekrar yapmayacağım.
Tembelleştik biliyorum.
Ve yine biliyorum ki, bunun nedeni uygulanan tarım politikalarıdır.
Ve fakat.
Hiçbir şey için geç değil.
Şu korona belası, üretmeden ayakta kalamayacağımızı öğretti bize.
İnsanlık kötü günler yaşıyor.
Hayatta kalabilmek için büyük bir sınavdan geçiyoruz.
Koronalı günleri en az hasarla atlatsak bile, hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını biliyoruz.
Hazır parayla yaşamak yok artık.
Üretmek zorundayız.
Cumhurbaşkanı da“Ekilmedik tarla bırakmayın” diyor ya.
“Tarımsal üretimden uzaklaşmamıza neden olan politikaların sorumlusu bizatihi Cumhurbaşkanıdır” gibi suçlamaları bir tarafa bırakmalı ve Cumhurbaşkanı’nın yaptığı bu çağrıya kulak vermeliyiz
Sadece tarım yaprak zenginleşemeyeceğimizi biliyorum, ki yer yüzünde böyle bir ülke de yok zaten.
Ve fakat.
Tarım olmadan da zenginlik yaratılamaz.
Sanayimizi de geliştireceğiz elbette ama ovalarımızın göbeğine de termik santral kurdurmayacağız.
Samsun’daki en verimli topraklara sahip Aşaçinik’de doğup büyümüş biri olarak, köyümüzün topraklarını, Lojistik Köy kurabilmek için imara açan zihniyete kızgınım.
Tıpkı, ülkemin en verimli birkaç ovasından biri sayılan Çarşamba ovasının göbeğine santral kurdurdurmak isteyenlere olduğu gibi.
Üstelik korunması amacıyla hükümet tarafından ‘Büyük Ova’ kararı alınmışken yapıldı bütün bu saçmalıklar.
Dünya koronayla savaşıyor dedik ya.
Zor günler yaşıyoruz.
Bu günler de geçecek biliyorum.
Ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Korona sonrası yeni bir dünya düzeni kurulacak.
Bunun kaçınılmaz bir durum olduğu da biliniyor artık.
Bu yeni dünya düzenine hazırlıklı olmalıyız.
Ama önce karnımızı doyurmalıyız.
Çok daha fazla çalışacağız.
Yani üreteceğiz.
Ama yeniden kendi kendimize yeter hale gelmeyi öğrenmeliyiz önce.
Bunun içinde sulanabilir her karış toprağımızı ekip biçmeliyiz.
Sulanabilir yeteri kadar toprağımız da var çok şükür.