Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
14.11.2024

10.01.2021

Samsun AFAD’ın kendisi afet gibi

Vezirköprü’de göçük altında kalan iki kardeşi kurtarmaya giderken, namaz kılmak için aracı durdurdukları iddia edilen arama kurtarma ekibi için başlatılan valilik soruşturması gündeme bomba gibi düştü.

Vezirköprü’de göçük altında kalan iki kardeşi kurtarmaya giderken, namaz kılmak için aracı durdurdukları iddia edilen arama kurtarma ekibi için başlatılan valilik soruşturması gündeme bomba gibi düştü.

İnananlar, beş vakit namazın farz olduğunu bilirler.

Namazın bazı hallerde kaza edildiği bilinir ama Kuran’da buna dair bir hüküm olmamakla birlikte, Peygamber’in bu konuda hadisleri var ancak, Vezirköprü’de yaşanan ‘hayat kurtarmak’ gibi durumlara giderken namazın kaza edilip edilmeyeceğine dair bir hüküm de yok.

Bir fetvaya da rastlamadım bu konuda.

‘Hayat Kurtarmak’ gibi çok önemli bir görev, vakit namazlarını kazaya bırakmak için mücbir sebep sayılır mı?

Din bilimcisi de olmadığım için bu konuda görüş beyan etmekten sakınırım.

Bu nedenle ben de, hadis bilimcisi olan kız kardeşimin eşi Doç.Dr. Hikmet Atan’a danıştım.

İki ezan arasında iki saat gibi bir süre var biliyorsunuz.

Bu nedenle ezan okunur okunmaz namaz kılmak için aracın durdurulmasını istemek zaten gereksiz bir durum olmuş.

Hikmet Atan’da bunu doğrularken, ‘’Hareket halindeki aracın içinde de pekala namaz kılınabilirdi’’ dedi.

Böyle bir ruhsat varken mücbir sebep aramak anlamsız aslında.

Ki;

Her müslümanın bu konuda üç aşağı beş yukarı bir fikri vardır diye düşünüyorum ama AFAD’daki o personel gurubunun, görevleri sırasında saniyelerin bile önemli olduğu bir göreve giderlerken, namaz kılmak için neden araç neden durdurulmak istenmiş bunu da anlayamadım doğrusu.

Yaptıkları suç mudur bilmiyorum.

Yürütülmekte olan Valilik soruşturması sonucunda konu aydınlanacaktır.

Ve fakat.

Sadece o görevlileri de suçlayamam.

Valilik soruşturmasında ifadesi alınan şoförün söylediklerinden yola çıkacak olursak, Samsun’daki AFAD yönetiminin, AFAD gibi gözbebeğimiz kuruluşu zaafa uğrattıklarını da anlamak mümkün.

Şöyle ki;

Vezirköprü’deki göçük olayının haberi AFAD’a geldiğinde, oluşabilecek felaket durumlarında olay yerine personel taşımak için kullanacak araç şoförü başka bir göreve gönderildiği anlaşılıyor.

Saçma sapan bir durum ama bununla da bitmiyor.

Görev, saat 13 sıralarında başka şoföre verilmiş.

O şoför Vezirköprü’ye gitmek için bir saat sonra yani saat 14’de hazır olmuş.

Bir saatlik gecikme bile fazla ama olay yerine gitmek için saat 19,20’de harekete geçilmiş.

O iki kardeş, toprak altında can çekişirken, onları kurtarması gereken ekip, 5 saat 20 dakika sonra yola çıkmış yani.

Namaz kılmak amacıyla aracın durdurulmasını isteyen personel de bundan cesaret almış olmalı.

Nerden baksan tutarsızlık.

Nerden baksan saçmalık.

Depremler ülkesiyiz biliyorsunuz.

Son felaketi İzmir’de yaşadık.

AFAD ve diğer gönüllü arama kurtarma ekiplerinin İzmir’de yarattıkları mucizelere hep birlikte tanık olduk.

Bir ora da görev yapanlara bak.

Bir de bunlara.

 

* * *

Dünyaya demokrasi dersi verenlere bak

 

Kendilerini dünyanın jandarması sanıyorlardı.

Her yere müdahale ettiler.

‘’Demokrasi getireceğiz’’ iddiasıyla, Uzak Asya’dan sonra Ortadoğuyu da kan gölüne çevirdiler.

12 Eylül sonrasında başkanlarından birinin  ‘’Bizim çocuklar başardı’’ dediğini işittiğimizde, bizim cuntacılarımızı da onların kışkırttığını biliyoruz artık.

Derken,

Donald Trump gibi bir şımarığı seçerek, kendi başlarına da çorap örmüş oldular.

O şımarık seçimi kaybetti ama koltuğu bırakmak istemiyor.

Taraftarlarına ‘’ben kazandım ama oylarımı çaldılar’’ diyerek, taraftarlarından kongre binasını işgal etmelerini istemiş.

Onlar da yapmış iyi mi..

Mızıkçıya bak.

Halkını sokağa dökmüş.

Sonunda belalarını buldular işte.

‘’Allah’ın sopası yok ki gözüne soksun’’ denir ya.

Tamda öyle bir durum olmuş.

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi