Hisarcıklıoğlu bu cümleyi, Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un katılımıyla TOBB'un ikiz kulelerinde yapılan Müşterek Konsey Toplantısı sırasında yaptığı konuşmada kurmuş.

Bankalar, merkez bankasının politika faizini yüzde 14 olarak belirlemesine rağmen gerek ticari ve gerekse breysel tüketici kredilerinde vatandaşlara kullandırdıkları kredilerde faizleri bir türlü düşürmüyorlar.

Hisarcıklıoğlu da sanırım buna isyan etmiş.

TOBB Başkanı bankaları vicdanlı olmaya çağırırken hepimizin duygularına tercüman olmuş aslında.

Maaşımı aldığım bankadan sıklıkla ''Kredin hazır'' şeklinde mesaj alırım ki, bankalarda hesabı olan her vatandaşa bu türden mesajlar gönderiliyor olmalı.

Bankadan bu şekilde mesajlar geldiğinde, merakımı gidermek için bile olsa  ''Kaç liradan para satıyorlar acaba?'' diyerek sıklıkla bakarım.

Gazete Pencere'nin dünkü manşetinde Hisarcıklıoğlu’nun bu çağrısını okuyunca bankamın mobil uygulamasına girerek son kez baktığımda bana teklif edilen kredinin aylık faizi 2,90 ile 2.74 oranında değişiyordu.

Faiz oranlarındaki değişiklik talep edilen miktar ile taksit sayısına göre değişkenlik gösteriyordu yani

Kredi kullanmak istesem ve bizzat bankanın şubesine gitsem daha düşük faiz oranı önerilir mi bilmiyorum ama mesela 2,74 faiz oranı yıllık yüzde 32.64’e, 2.90 ise yüzde 34.8'e  denk geliyordu.

Tefecilerin faizine denk neredeyse.

Buna şaşırdım elbette ama sonra da kendi kendime , ''Politika faizi yüzde 14 iken hazineye yüzde 20,77'yle para satan bankaların bana yüzde 32 ile para satmaya çalışmasına niye şaşırıyorsun ki?'' diye de sordum

Para hala çok pahalı.

Cumhurbaşkanı son günlerde Nass'a bağlasa da, faizleri aslında üretim artışını sağlamak amacıyla düşürmek istiyor olmalı.

Bu kadar pahalı para kullanarak, kimse işini çekip çeviremez.

Ki;

Günümüzde kredi kullanmadan öz kaynaklarıyla iş yapan sanayici sayısı çok azdır.

Sadece sanayiciler değil, yurttaşların neredeyse tamamı bankalara borçlu durumda.

Bu nedenle ''Hepimiz biraz defoluyuz'' desem sanırım yanlış bir tanımlama yapmamış olurum:.

Bunun için mi bilmem ''Borcumuz daha da katlanabilir'' şeklindeki bir endişe taşıyan çok insan var.

Sırf bu korku nedeniyle, yakın çevremde bile icraatını beğenmediğini söyleseler de ''İstikrarı korumak lazım'' diyerek iktidarın değişmesine sıcak bakmayanlar var.

İnsanlar borçlanmaktan korksalar da, bankalardan yine de borç alıyorlar.

Yüksek faiz oranları nedeniyle de kredi taksitlerini ödemekte zorlanıyorlar.

Ağustos ayı verilerine göre son 5 yıl içinde bankalar tarafından takibe alınan ve halen borcu devam eden icralık vatandaş sayısı 3 milyon 489 bin 933 kişi olmuş.

Zor ve bir o kadar da düşündürücü durum elbette ama bu kadar yüksek faizle kredi kullandırılmaya devam edilirse, ticari kredilerin geri ödenmesinde yaşanacak olası bir sıkıntı ise Allah korusun  felakete dönüşür ki kimse bunun olmasını istemez sanırım.

Ve fakat.

Talimatla da düşmüyor ki ''Faiz'' denen bu Allah'ın belası illet.

Şartların oluşması lazım yani.

O şartların ilki ve en önemlisi de üretmektir.

Ürettikçe hammadde maliyetleriyle birlikte paranın maliyeti de düşecektir.

Bankalar turşusunu kurmayacaklarına göre faizler düşse bile para satmaya devam edeceklerdir.

Bunun için varlar çünkü.