Korona virüs nedeniyle bütün dünyada ilan edilen 'Pandemi' sürecinden herkes olumsuz etkilendi ama süreç, en fazla da esnaf kesimini vurdu.

ABD, Almanya ve Japonya gibi ülkelerin, pandemi sürecinde iş dünyasına karşılıksız yaptıkları para destekleri biliniyor.

Mesela Anadolu Ajansı’nın merak ettiği Japonya hükümetinin süreçteki karşılıksız desteğinin 3 trilyon dolara ulaştığı söyleniyor.

New York'ta yaşayan bir arkadaşım, esnaflara yardım konusuyla ilgili bu sütunlarda yayınlanan bir yazımı okuduktan sonra aradığında, virüse yakalandıktan sonra uzun süre çalışamadığı süre boyunca ABD hükümetinden yardım aldığını söylerken, ''İyileştim çok şükür.  İşime de geri döndüm ama çalışamadığın aylar boyunca aldığım yardım, haftalığından fazlaydı'' demişti de şaşırmıştım doğrusu.

Sürecin başladığı günlerde bir dost meclisindeki sohbet sırasında Almanya hükümetinin de iş dünyasına karşılıksız yardım yapıldığı söylendiğinde, buna inanmayan iş insanı bir arkadaşım, Almanya'da iş yapan bir tanıdığını aramak zorunda kalmıştı.

Biliyorsunuz zamanın Almanya hükümeti de, iş dünyasına karşılıksız para yardımında bulunmuştu.

Ülkemizde iş dünyasına yönelik desteklerin ise genellikle kredi musluklarının gevşetilmesinden öte gitmediğine dair eleştiriler karşısında hükümetimiz, esnaflara bin liralık nakdi yardımın yanı sıra, büyükşehirlerdekilere 750, diğer şehirlerdeki esnaflara da 500 lira kira yardımı yapılacağını açıklamıştı biliyorsunuz.

Esnaflar arasında desteklerden yararlanamadıklarını söyleyenler olsa da,  uygulamadan memnun olan esnaflar çoğunluktaydı.

Bu arada bazı belediyelerin de, pandemi sürecinde zor günler geçiren esnaflara yardım etmek için yarıştıklarını görüyoruz.

Atakum Belediyesi mesela, Atakum’da,  alışverişlerin yerel esnaflardan yapılması için kampanya başlatırken, Ordu Büyükşehir Belediyesinin, her esnafa aylık 2 bin lira para yardımı yapma kararı da yüreğimize su serpti.

Hani ''Birlikte yeneceğiz'' diyoruz ya.

Bu dönemde bütün kamu kurumlarının, özellikle belediyelerin ellerini aşın altına koymalarını bekliyoruz.

Öyle anlaşılıyor ki, hükümet destekleri, ABD, Almanya ve Japonya'da görülenler gibi herkes için karşılıksız para yardımı şeklinde olmayacak.

Bu durumda bütçesi olan kamu kurumlarının özellikle belediyelerin devreye girmesi bekleniyor haliyle.

Ankara, İstanbul ve Gaziantep gibi bazı büyükşehir belediyelerinin destek kampanyalarını zaten işitiyorduk.

Son olarak Ordu Büyükşehir Belediyesinin de bu kervana katılmasının ardından CHP'li meclis üyelerin önerisiyle Samsun Büyükşehir Belediyesinden de bu konuda bir karar alması istenmiş.

Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi bu öneriyi ret etmiş.

Başkan Mustafa Demir,  önerinin mecliste ret edilmesinin ardından yaptığı açıklamada ''esnafla ilgili de hükümetimiz gerekli çalışmaları yapıyor ve etkin bir şekilde günü gününe esnafımızın durumunu birçok destekle birlikte takip ediyor. Biz Büyükşehir Belediyesi olarak pandeminin başından beri tüm belediyeyle ilgili ödeme yükümlülüğü olan insanlarımızın yardımına koşuyoruz'' demiş.

Belediyelerin öteden beri, belediyelerden yardım talep eden vatandaşlara yardım yaptığını zaten biliyoruz.

İlacını mı alamıyorsun.

Git belediyeye, göster reçeteni, alırlar ilacını.

Yolda mı kaldın.

Git belediyeye biletini de alırlar.

Bunlar yapılıyor ama Ordu Büyükşehir Belediyesinin yaptığı gibi on binlerce esnafa düzenli yardım yapmak için meclisten karar çıkarmak başka bir şey.

İşi ciddiye almak gerekiyor yani.

Bütçesi olmayan hiç bir proje başarıya ulaşmaz.

Ki;

Bütçesi yoksa ona proje de denmez zaten.

Yazının başlığını ''Büyükşehir'in esnafa yardım bilmecesi'' diye koymuşuz ama Samsun Büyükşehir Belediyesinin yaptığında anlaşılmayacak fazla bir şey yok. Başkan Mustafa Demir ''Hükümet zaten yardım yapıyor'' diyerek bu konuda gelen öneriyi ret ederek topu taca atmış aslında.

Samsun Büyükşehir Belediyesinin, belediyeye ait işyerlerindeki kira gelirinde yüzde 50 oranında indirim yapma kararını da önemsiyorum ama Samsun'daki on bin dolayındaki işyerinin kaçı belediyenin.

Saysak yüzü geçer mi bu sayı.

Sanmam.

Samsun’da yapılan aslında biraz da ''biz de bir şey yaptık'' demek için yapılmış bir hamle gibi olmuş.