20.01.2021
Batı Trakya’daki soydaşlarımız, okulların yönetimini oluşturacak encümen seçimlerini yapacakmış. ‘’Alt tarafı okullara yönetici seçilecek. Bize ne bundan’’ diyenler olacaktır diye, peşinen söyleyeyim.
Batı Trakya’daki soydaşlarımız, okulların yönetimini oluşturacak encümen seçimlerini yapacakmış.
‘’Alt tarafı okullara yönetici seçilecek. Bize ne bundan’’ diyenler olacaktır diye, peşinen söyleyeyim.
Konu öyle basite alınacak türden değil.
Konunun birkaç önemli ayağı var.
İlki şudur:
Bu hak soydaşlarımıza Lozan Antlaşmasıyla verilmiş bir haktır.
Aynı hak, ülkemizdeki Rum Ortodoks azınlığa da verilmiştir.
Ve fakat.
Ülkemizdeki Rum azınlık, bu hakkı sonuna kadar kullanırken, Yunanistan, soydaşlarımızı ‘Türk Azınlık’ olarak kabul etmemektedir.
Daha doğrusu soydaşlarımızın Türk olduklarına itiraz etmektedir.
‘’Siz Türk değil, Müslüman Yunanistan vatandaşısınız’’ diyerek, bu Yunan devlet tezini, soydaşlarımıza kabul ettirmeye çalışmaktadır.
Türkiye’deki Ortodoks Rum vatandaşlarımız kendi dini liderlerini seçebiliyorlar biliyorsunuz.
Yunanistan’daki soydaşlarımızda kendi müftülerini seçiyorlar belki ama Yunanistan Hükümeti, soydaşlarımızın seçtiği müftüyü tanımıyor.
İşbirlikçiler içinden birisini müftü olarak atıyor ve bunu muhatap alıyorlar.
Soydaşlarımız, haklı olarak Lozan Barış Antlaşmasından kaynaklanan kendi müftülerini seçme hakkını kullanmak istiyorlar haliyle ve buna bağlı olarak Yunan hükümetinin dayatmasını kabul etmiyorlar.
Hal böyle olunca iki başlı bir dini yönetim ortaya çıkıyor.
Bu sorun uzun yıllardır sürüyor ama bir türlü de sonuç alınamıyor.
Okullardaki encümen seçiminin bir başka önemli boyutu da şudur:
Okullara cemaatler sızmaya çalışıyor.
Yunanistan hükümetleri de, cemaatlerin okullara sızmasını açıktan destekliyor.
Soydaşların büyük bir bölümü bunu kabul etmiyor.
Yunanistan devleti, ‘’Azınlık’’ kavramını da kabul etmediği için okullardaki tabelaları değiştirmişti.
Yunanistan’daki Albaylar Cuntası’nın darbesiyle başladı her şey.
Cuntacılar gelene kadar, soydaşlarımız Lozan’dan kaynaklanan haklarına dayanarak okullarımıza üzerinde, nerede kuruluysa mesela oranın adıyla ve ‘’…. Türk Azınlık İlkokulu’’ veya ‘’…. Türk Azınlık lisesi’’ gibi ifadeler yazdırabiliyorlardı.
Cuntacılardan sonra, ‘Türk Azınlık’ ifadesini kullanmaları yasaklandı. ‘…Müslüman ilkokulu’ veya ‘’… Müslüman Lisesi’’ yazılmaya başlandı.
Bu durumda soydaşlarımızın okulları yönetecek kişilerin seçileceği encümen seçimlerine müdahale etmeye çalışıyor.
Yunan halkıyla, Türk halkı arasında bir sorun yaşanmadığını ve yaşanmayacağını biliyorum.
Lozan Mübadelesine dayalı olarak dedeleri ve nineleri, Kavala yakınlarındaki Sarışaban’ın Çayleyik köyünden gelerek, Samsun’da iskan edilmiş bir ailenin ferdi olarak söylüyorum.
Mübadele öncesinde de, gerek Yunanistan sınırları içinde kalan Türk ve Yunan halkı ile gerek Anadolu’daki Türk ve Rum halklarının sade vatandaşları arasında bir sorun yaşanmadığını büyüklerimizden dinlediğim için biliyorum.
Ve fakat.
Yunanistan devletini yöneten siyasetçiler, bizi hep düşman olarak gördüler.
Yunan halkına da bu devlet tezini empoze etmeye çalışıyorlar.
Bugün Ege ve Akdeniz’’de yaşanan gerginliğin nedeni de Yunanistan dış politikasına yön veren siyasetçilerin gerginlik politikalarının bir sonucudur.
Demem o ki;
Batı Trakya’daki okullarda yapılacak encümen seçimi, basite alınabilecek bir konu değildir.
Dikkatli olalım.