ZİRAAT ODALARINDAN SUAL ETMEYİN!

"Bunlarla ilgili bir şeyler yazsana" diye mesaj atılmasından;

"Bu zihniyetin, Türk fındığına ne kadar zarar verdiğini bir bir ortaya koysana" denilmesinden;

Yolda, izde, sokakta; "Bu hep böyle mi gidecek?" diye sorulmasından;

"Bunların işi gücü gazetelere demeç vermek, televizyonlara çıkmak mıdır" diye sual edilmesinden;

"Bıktım, usandım" dersem,yeridir.

*

Haberciliğin "5 N-1K" kuralı gibi..

Ne diyeyim?

Nasıl edeyim?

Neyi anlatayım?

Niçin irdeleyeyim?

Ne zaman yazayım?

Ve de; "Kim?" diye sorgu sual edeyim.

*

Evet.. Kim? Kim bunlar?

*

Fındıkta verim ana üretim bölgesinde 80-90 kiloya düşerken, elin gavurunda 200 kiloyu aşmış gidiyor.

Bahçeler de, üretici de yaşlanmış.

Geçmişin tam tersi, tüketim artarken, üretim düşmeye başlamış..

*

Ama bunlar; hani isminin başına Ziraat Odası Başkanı sıfatı yerleştirdiği için, medya da boy boy yer alıp da, "üretmeyin, satmayın, vermeyin" diyerek, fındıkta fiyattan başka bir şey bilmeyenler var ya; hah işte onlar..

*

E, ben bunlara ne diyeyim.. Bunlar tarımı, ziraati verimli ve kazançlı hale getirmek için çaba göstermesi gerekirken, Merkez Bankası gibi "kur ayarlama" memuru olmuş, fırıncılar odası gibi "fiyat belirleme komisyonu" kendini zan eder hale gelmişler ise, ben bunlara ne diyeyim?

Allah aşkına, bir akılverin de, bir şeyler yazayım.

İnanın yazsam da para etmeyecek! Şimdiye kadar yazdım da, yazdık da ne oldu? Çünkü hani denir ya; "Anlamak istememeye anlatmak kadar zor bir şey yoktur" diye..

*

Siz istirhamım. Asıl işlevini unutmuş olanlarla ilgili ne olur beni yormayın?

Allah rızası için..