Bir başka deyişle, “pimi çekilmiş ekonomi” şekliyle “akşamdan sabaha, hak getire” diyerek yaşamaya çalışan insanlar ile ayakta durmak için çaba gösteren Türkiye…

Geçen hafta Batman’ı arşınladık, şimdi de 2 gündür Karadeniz’in fındıklı illerinde koşturmanın peşindeyiz.

Koşturma değil ise bile fındık ihraç ederek ülkeye kazandırmanın peşinde olan ihracatçıların ellerinden eksik etmedikleri hesap makineleri ile doğru hesap yapamadıklarını görüyoruz.

“Dövizi çözemiyoruz ki, ihracatı arttıralım” diyerek, “Neyi, ne kadar, ne zaman, nasıl ve kaça satacağız. Bilemiyoruz” diye kara kara düşünüyorlar.

Onlar düşüne, hesap yapa dursunlar, devlet-i aliye de yanlış hesaplar ile sadece lâf üretme hiç ama hiç durmuyor.

Hem de, “Lâf ile peynir gemisi yürümez” derb-i meselini onlarca kez hatırlatmamıza rağmen…

“Görünen köy kılavuz istemez” gerçeği sık sık hatırlatılmasına rağmen, bırakın uzaklardaki köyü, bir adım ötesini göremeyenler için ne yapmak gerekiyor?

Şunu pimi çekilmiş bombayı bir imha edebilsek, belki bir kurtuluş savaşı değil ama reçetesi olabilir.

EHVEN-İ ŞER YOKTUR,

SADECE ŞER VARDIR

Bulmuşlar işin kolayını!

Hatalar çorap söküğü gibi art arda sökün edince…

Harama dönüştürülen helâller de keseye artık kifayet etmeyince…

"Çalıyorlar ama Allah için (tövbe tövbe) yapıyorlar" ile kandırma işi de bitince…

Oy vermek için değil, vermemek için bin bir gerekçe oluşmaya başlanınca;

-"Tamam. Kime verelim? Karşıda verilecek adam yok ki" deme işine son çare olarak, biraz daha hız vermeye çalışıyorlar.

Hem de; Müslümanlığı kimseye bırakmayıp, İslâm adına, kendi emellerine uyarladıkları sözde, ben diyeyim "ulemadan",  siz söyleyin "ukaladan",  "Ehven-i şer" diye fetvalar alarak!

Yok efendiler yok!

İslâm'da "ehven-i şer", yani "kötünün iyisi" diye bir tarif de yok, gerekçe de…

İslâm'da sadece şer vardır.

Kendi çıkarları için şerre kılıf bulma işi yoktur.

Bulanların da cehennemlik hali öteki alemde çohtur!

Sadece "her şerde bir hayır vardır."

O hayrı da Allah bilir. Kul ise zamanı gelince de öğrenir.

O kadar!