14.10.2016
6 Ekimde bu sütunlarda Türk Fındığına İhanet Etmek başlıklı değerlendirmemiz yer almıştı.
Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karanın, başta Gürcistan olmak üzere diğer ülkelerde artmaya başlayan üretim ile ilgili aynaya bakma yerine, başkalarını suçlamayan açıklamasını söz konusu etmiştik.
Genelde de, iş yapma değil, konuşma üzerine odaklı politikalar izleyen Ziraat Odalarının yanlışlarına dikkat çekmiştik.
Dün, Nurittin Karan efendi, yarası olan gocunur diyerek bir açıklama yaptı. Bizim gazetede de yer aldı. Ama yapmaları gerekenleri değil, her zamanki gibi, suçu ve suçluyu kendi dışında arama, onu da sadece konuşarak yapmayı tercih eden bir davranış biçimi…
Her zaman olduğu gibi!
Oysa; bizim 1980de muhabir olarak başlayan meslek hayatımızda ve 2000den sonra hasbelkader yazarlık ile devam eden meslek hayatımız boyunca neleri, nasıl yazdığımız ortadadır.
Biz kamuoyu denilen toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde, bir bütün kabul eder halde yazar çizeriz. Öyle de yapmaya çalıştık. Gerektiğinde üretici, ihtiyaç hasıl olduğunda tüccar, işe yarayacağını düşündüğümüzde tüketici ve alıcı için kalem oynattık. İddia ediyorum, benim üretim noktasındaki sadece yazma değil, proje ve bahçede yer alma çabalarım bile bunlara nal toplatır.
Az önce de ifade ettik; yazdıklarımız kayıtlardadır.
Çünkü biz söz uçar yazı kalır hesabına kayıtlara bakmayı biliriz.
Biz biliriz de, ilişikte gazete sayfalarına yansıyan açıklamayı 13 Mart 2006da AK Parti Giresun Merkez ilçe başkanı sıfatıyla yapan Nurittin Karan hatırlar mı? Hatırlamaz mı?
Gazete kupürü ortada…
Ama; o günlerde söyledikleri ile bugün savunduklarını ben yorumlamayacağım. Siz kıyaslayın!
Ha bir de beşer şaşardır! denir ya! Bazen doğruyu da söylerler!
Mesela, biz Bunlar sadece konuşuyor, iş üretmiyor diye gerçeği ortaya koyuyorduk ya; Sayın Karanda bunu dünkü açıklamasının son cümlesi ile zaten onaylıyor:
-Biz de fındık ve fındık üreticisinin hakkını savunmak için konuşmaya devam edeceğiz.
Biz de onu söylüyoruz zaten; konuşmaktan başka bir şey yaptığınız yok ki!
*
Oldu olacak iki satır ondan yazıp, bazı soruları da kamu adına ileterek Trabzon ili, Ortahisar ilçesi adına Ziraat Odası Başkanlığını üstlenen Mustafa Bekara da; Fındığı bu hale düşüren, fındığın tek alıcısı Ferreronun Türkiye piyasasına girmesidir açıklamasından söz edip, sorumuzu soralım:
Sayın Bekâr; hiç düşündünüz mü? Bir de piyasaya girmese, hiç alım yapmasa ne olurdu? Kendimiz üretir, kendimiz yeriz dersiniz diye düşünüyorum ama, Türk halkı fındığı zaten az yiyor.
İsterseniz güncel olma hesabıyla şu soruya da cevap arayalım:
Bu adamlar veya diğer çikolata devleri fındıklı ürünlerden tamamen vazmı geçtiler? Geçmediklerine göre, bunlar neden şu sıralar Türkiye yerine Gürcistan, ABD, Azerbaycan veya az da olsa üreten diğer ülkelerden ihtiyaçlarını temin ediyorlar?
*
Bu vesileyle öz ve son cümle:
Bunların bırakın her aşamada Türk fındık sektörüne, adlarına ücretli olarak görev üstlendikleri fındık üreticisine bile faydaları yoktur, olmamıştır. Vesikası da dün ve bugün hesabıyla ortadadır.