Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

12.07.2021

FINDIKTA ÜRETİM KAYBININ ANLAMI

Hiç uzatmaya, hatta evelemeye, dahası gevelemeye bile gerek yok! Yıl 2001. Türkiye’nin fındık bahçeleri 544 bin hektar. Üretim 725 bin ton kabuklu fındık. Yıl 2021. Türkiye’nin fındık bahçeleri 740 bin hektar. Üretim henüz resmi olarak açıklanmadı a

Pozitif olan her şeye itirazı ve söyleyecek lâfı olanlar haricinde!

Onlar için de zaten Mevlana asırlar öncesinden tarif yapmış:

Bir lâfa bakırım lâf mı diye. Bir da söyleyene bakarım adam mı diye!”

Nerede kalmıştık?

Ya da rakamları hatırlatırken neyi eksik bırakmışız?

2001’de Türkiye’nin Dünya üretimindeki payının yüzde 80 olduğunu hatırlatmadık!

2021’deki payının da Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, yani resmi ağzın geçen haftası açıklaması ile yüzde 65’e düştüğünü…

Yani bahçelerde 544 bin hektardan 740 bine hektara çıkmış, ama üretimde yüzde 80 paydan yüzde 65’e düşmüşüz. Dolayısıyla diğer üreten ülkelerin payı yüzde 35’e kadar çıkmış.

Ama bu olup bitenlere, ne bahçedekilerden nemalanlar ile ne de milletin kürsüsünden ahkâm kesenlerin gıkı çıkmıyor!

Peki, o günden bugüne olan biten ne?

Bu rakamlar nasıl yorumlanacak?

Ya da bahçeler ne kadar artarsa artsın, kalite ne kadar yükselirse yükselsin, ha bire, her gün fındık diken dünyadaki diğerlere “Ey yad eller, yabancılar bakın! Sakın endişe etmeyin! Türkiye’nin fındık alanları 740 değil, 1 milyon 40 bin hektar olsa bile üretim artmayacak! Arttırmayacağız! ” ben diyeyim “garantisini” siz söyleyin “mesajını” kafayı kuma gömerek vermeye çalışanlar, diğer ülkelerdeki dikimi dolaylı olarak teşvik ettiklerini ne zaman ve nasıl anlayacaklar?

Sanırım, Devekuşu olmadıklarını anladıkları ve kavradıkları zaman!

Yani “iş işten”, ya da “Atı alan Üsküdar’ı” geçtikten sonra!

Haaa!

Ortada kötü gerçeği görmeyip, “Türk fındığı vazgeçilemezdir” yalanı ile oyalanmanın rakamsal olarak ortaya koyacağı muhtemel bir gerçeği de şimdiden kayda almak gerek.

O da; dün yüzde 80 olan, bugün yüzde 65’e düşen üretimdeki pay 5 yıl sonra yarı yarıya hale gelecektir. 10 yıl sonrasında ne olacağını, düşünmek bile istemiyorum.

Bir de iki de bir “peşkeş peşkeş” diye peşrev çekenlere iki çift sözüm var!

Gerçek “peşkeş çekmek”, lâf ebeliği yapmaktan öteye gitmemek, her işin başı olan üretimdeki payın azalmasına sebebiyet vermek, dolayısıyla üstünlüğün kaybolmasını neden olmaktır.

O ki “peşkeş” söz konusu edildi, ediliyor! Bir de geçen yıl TMO’dan 24 TL’den aldıkları fındıkları satamayanların “değirmenine su taşımak için” peşkeş çekenleri de bir kenara koymamak lazım değil mi?

İki satır da, siyaset erbabının fındıktan oy rantı peşinde koşmasına!

Ben 1983’den bu yana olan bütün seçimleri hatırlıyor, sandık rakamları ile de kayıt altına alıp, not tutuyorum.

Fındık üretilen illerdeki sandıklara başta fiyatı olmak üzere fındık politikaları hiçbir zaman olumlu veya olumsuz oy olarak yansımamıştır.

Fındık üzerinden siyasi hesap beklentilerine girenlere duyurulur.

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi