Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

17.10.2020

Fındıkta fiyat artıyor, ihracat azalıyor ise…

Bıkmadan usanmadan ifade ediyor, papağan gibi de tekrarlıyorum!

Bıkmadan usanmadan ifade ediyor, papağan gibi de tekrarlıyorum!

Konulara, olaylara, gelişmelere “at gözlüğü takarak” değil, “empati yaparak” bakmak lazım, diye. Onun içindir değerlendirilmesi gereken konu, cevaplandırılması istenen soru var ise, “Nereden baktığına bağlı” diyorum habire! Ama bu ülkede, böylesi bir toplumda pek işe yaramadığı da ortada. Çünkü, herkes “pire için yorgan yakacak” derecede kendi penceresinden bakıyor, değerlendirme yapıyor, gayret gösteriyor. Yani ortada bir toplu hesap, topluca çalışma, toptan bir kazanım hesabı yok gibi bir şey...

Örnek mi?  Alın size tek kuruş ithal girdisi olmadan (yani habire artan cari açığa en büyük darbeyi vuran) üretimini, ticaretini, ihracatını yaptığımız fındık... Açıklamaların yer aldığı basına bakıyorum da, söz konusu fındık ise; “24’ü aştı. 25’e yaklaştı. 30 lira olacak. 40’ı zorlayacak” gibi sadece içteki fiyat artışlarından dem vuruluyor. İstisnaları hariç tutacak olur isek kimse çıkıp da 1 Eylül’de başlayan 2020-2021 ihraç sezonunun geride kalan 6 haftalık tablosundaki rakamların ne anlama geldiği üzerine düşünmüyor, kafa yormuyor! Sektör tarihinin 343 bin ton iç fındık ihracatı ile rekorunun kırıldığı 2019-2020 sezonunun 1 Eylül-11 Ekim 2019 tarihleri arasındaki bölümünde 69 bin ton ihracat yapılarak bundan 442 milyon dolar döviz kazanılmıştı. Bu sezonun (2020-2021) aynı döneminde ihraç miktarının 43 bin tona, elde edilen dövizin de 295 milyon dolara düşmesinin nedenleri üzerine maalesef kimse kafa yormuyor. Sahip olduğu 750 bin hektarlık alanda 2 milyon ton fındık üretebilecek iken, son 10 yılın ortalaması ile 600 bin tonu zor aşan Türkiye’nin “Çok çalışıp, çok üretip, çok satıp, çok kazanıp” yılda 4-5 milyar dolar döviz elde etmesi için orta ve uzun vadeli hesaplar neden hiç yapılmıyor? Bizim dışımızda az da olsa üretim yapan ama dikim alanlarını her geçen yıl arttıran diğer ülkelerin fındıklarının patır patır satılmasını neden kimse araştırmıyor? Dahası önümüzdeki süreçte bu düşüşün devam etme ihtimalinin yüksek olduğu gerçeği ile kimse yüzleşmek istemiyor. Bunun nedenleri ve ortadan kaldırılması için yapılması gerekenler ve alınması lüzumlu olan tedbirlerin hiç ama hiç esamesi okunmuyor.

Gerçek manada kalkınmada, dünyanın gelişmiş ekonomileri arasına girmede dışarıdan gelecek 1 doların içerideki 2 dolar karşılığı Türk Lirası’ndan daha kazandırıcı olduğu adeta unutulmuş gibi... Bugünkü tablo sadece içerideki fiyat artışları ve dışarıya ihracatın her haliyle düşüşü ile ilgili olsa neyse! İçeride 100 bin tonunun tüketimini zorla aştığımız fındıkta, dışarıya satış azalınca, durunca, hem üretici hem fabrikacı hem entegreci hem ihracatçı olan bir müteşebbisin gönderdiği şu satırlarda yer alanları da dikkate almak gerekmiyor mu? “Durum fecaat. Fırsatçı ve stokçular bankalardan parayı alıp, siyaseti de yanlarına alarak piyasaya yüksek fiyat beklentisi ile tıkadılar. Fabrikaların hemen hemen hepsi yatıyor. İşçiler evlerine gönderildi, gönderiliyor. Covid nedeniyle tüketim de azaldı. Türkiye’de yüzde 45, Avrupa’da yüzde 12 daralma oldu. Bugünkü hal durumudur. Ne yapacağımızı, nasıl hareket edeceğimizi bilmiyoruz.” Evet! Hiç evelemeye gevelemeye gerek yok. Dünya fındık üretim ve ihracatının büyük kısmını elinde bulunduran bir Türkiye’den söz ediyor da, bu denli bir üstünlüğe, böylesi bir hâkimiyete rağmen üretimden dış satıma kadar sürdürülebilir ve istikrarlı politikalar izleyemiyor isek, bu işin bir değil, birçok yerinde yanlışlık var demektir.

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi