24.02.2019
Milli ekonominin temeli tarımdır. Kırsalın sorunlarını çözmeden kentlerin çözemezsiniz. Seçilecek tüm yerel yönetim başkanlarının mutlaka köye dönüşe kafalarını yormaları gerekmektedir. Ülke ekonomisi için üreten ekonomiye geçmemiz gerektiğini her hafta ısrarla vurguluyoruz. Karadeniz Ekonomi Gazetesi olarak manşetimizi köylerde eskiden olduğu gibi tarım ve hayvancılığın canlandırılması olarak seçtik. Gelecek yeni yerel yönetimler köye dönüşü cazip hale getirmelidir ve bu yönde projeleri açıklamalıdır. Tarım ülkesi gerçeğimiz vardı yıllar öncesinde kalan. İnsanı doğduğu topraklardan ayrılmaya ve ömrünün kalanını oraların özlemini duyarak yaşamaya zorlayan şeylerin en başında geçim sıkıntısı gelmektedir. Hemen ardından da daha iyi bir hayat arzusu gelir. Türkiye, yakın geçmişten bugüne bu yana köyden kente göç sorunuyla boğuşuyor. Aradan geçen onca yılda bu sorunu çözmeyi ne yazık ki başaramadık. İnsanımız geçim sıkıntısı nedeniyle doğduğu yerde yaşamını sürdüremiyor, bu da kentlerde kontrolsüz nüfus artışına neden oluyor. Planı programı, mesleği olmadan büyük şehrin yolunu tutanları ise geldikleri yerde pek de ışıltılı bir ortam beklemiyor. Kol gücüne dayalı yoğun mesaiden kurtulamadıkları gibi, aldıkları düşük ücretle köydekinden daha zor bir hayata katlanmak zorunda kalıyorlar.
Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca yönelmeyi kolaylaştıracaktır. Fakat bu çok önemli işi isabetle amacına ulaştırabilmek için önce ciddi etütlere dayalı bir tarım politikası tespit oluşturulmalıdır. Onun için de her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayacağı bir tarım rejimine ihtiyaç vardır. Bu politika ve rejimde yer alabilecek başlıca noktalar neler olmalı derseniz? Şunlar olabilir:
Birincisi; seçilecek yerel yönetimlerden köye dönüş projelerini en öncelikli proje yapmalarını bekliyoruz. Onun için memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın hiçbir sebep ve suretle bölünemez bir nitelikte olmasıdır. Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu yerin nüfus yoğunluğuna ve toprağın verim derecesine göre sınırlandırılması lazımdır. Küçük büyük bütün çiftçilerin iş makinalarının sayısını arttırmak, yenileştirmek ve korumak gibi önlemler acilen alınmalıdır. Ülkemizi, iklim, su ve toprak verimi bakımından, tarım bölgelerine ayırmak gerekir. Bu bölgelerin her birinde, köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları modern tarım merkezleri kurulmalıdır. Özetle, seçilecek yeni dönem belediye başkanlarından Doğu Karadeniz Bölgesi’nin tamamında beklentimiz “köye dönüş projelerini” ortaya koymalarıdır ki üretim ekonomisine geçiş köylerde başlayabilsin.