Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

2.02.2017

Markalaşmaya önem vermeliyiz...

Ordu ekonomisinde yetiştirdiğimiz Fındık, bal, kivi ve ne üretiyorsak bu ürünlerde markalaşmayı sağlamak zorundayız. Şirketler olarak markalaşmaya önem vermeli iş dünyası temsilcileri, ticaret ve sanayi odamız gerekli tüm altyapıyı iş dünyamıza sunabilmelidir.

Markalaşma, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke firmalarının dünya pazarlarında yer sahibi olma ve ticaret hacmini arttırma bakımından çok önemli bir unsur haline gelmiştir. Pek çok firma markalaşmak için yüksek reklam giderlerini göze almakta ve piyasada adlarını markalaştırmaya yönelik girişimlerde bulunmaktadırlar. Markalaşmanın önemini açıklamadan önce marka tanımından kısaca bahsedecek olursak, marka 556 sayılı markaların korunması hakkındaki kanun hükmünde kararnameye göre, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir. Amerikan Pazarlama Birliği tarafından ise, marka; bir satıcı ya da satıcılar grubunun ürünlerini ya da hizmetlerini tanımlamaya ve rakiplerinden ayırmaya yarayan isim, sembol, terim işaret veya desen veya bunların kombinasyonu olarak tanımlanmıştır.

Marka tanımlamasını yaparken alıcı-satıcı gibi çok önemli bir unsur göz ardı edilmemelidir. Bu iki aktör, koşulları, görüş açıları, beklenti ve ihtiyaçları farklı olsa da direk marka ile ilintilidir. Bu yönüyle markayı birbirinden ayrılmaz dört ana öğe ile tanımlarız: Tatmin, İlişki, Beraberlik ve Hikaye. Yani bir marka, müşterinin bir ürün ya da hizmeti satın alma ve kullanım sürecinden beklediği ana tatmin, bu ürün veya hizmetin pazarlama faaliyetlerinde etkileşimde bulunarak oluşturduğu beraberlik, bu beraberliğin sonucu olarak doğan bir alıcı-satıcı ilişkisi ve tüm bunların tıpkı insan yaşamı gibi doğma, büyüme ve gelişme gibi olaylar bütünü sonucu ortaya çıkan bir hikayedir.

Marka kavramı geçmişten bugüne basit anlamda aynı işlevini, yani diğer ürünlerden kendisini ayıran bir logo, şekil v.b. gibi kendisini göstermeye devam etse de, tüketim toplumumuz içinde kendisine artık çok daha farklı bir yer edinmiş, birey ile bir birliktelik (bireyi tamamlayan ve hatta bireyi birey yapan) içinde kendisine yer edinmiş bir kavram haline gelmiştir.

İşletmeler açısından, güçlü bir marka yaratabilmek, yüksek pazar payı ile birlikte yüksek satış ve kar anlamına gelmektedir, yani marka satılabilir bir değer olma özelliği kazanmıştır. Bir diğer önemli durum ise markanın tüketiciler üstünde bıraktığı sadakat duygusudur. Dağınık hale gelen medya ortamında, ağırlaşan rekabet koşulları içinde bu duyguyu yaratmak zorlaşmış ve markanın bu görevi büyük önem kazanmıştır. Bütün bu sebeplerden ötürü güçlü bir marka yaratmak işletmeler açısından olmazsa olmaz bir durum halini almıştır.

Marka koruması ve markalaşma kültürünün yerleşmesi için, tescil ve patent uygulamalarına öncelik verilmesi önemlidir. Aksine markayı sağlam bir temele oturtmadan yapılacak tüm reklam ve tanıtım süreçleri olumsuz sonuçlara, istenmeyen maliyetlere yol açabilecektir. Marka yaratırken bir bütünlük içinde pazarlama uzmanları, marka vekilleri ya da patent uzmanları ile eşgüdümlü çalışan bir firma yönetim kadrosunun oluşturulması (Özellikle pazarlama ve satış birimleriyle) firma ölçeğinde bir markalaşma atmosferi ya da kültürü oluşmasını sağlayacaktır. Ülke ekonomisi ölçeğinde bu kültürü yakalamak ise tüm yurttaşların, devletin, ekonomik birimlerin ortak çabasıyla mümkün olacaktır. Dünyada ekonomik rekabetin bir savaşa dönüştüğü bu ortamda, firmalarımızın gerek AB ülkeleri gerekse diğer gelişmiş ekonomisi olan ülkelerin piyasalarında var olması ve tutunabilmesi için kendi markalarımızı yaratmak ve markalaşmayı teşvik etmekten başka yolumuz yok gibi görünmektedir.

Ordu ili olarak ilçelerimizle beraber markalaşmaya büyük önem vermeliyiz.

Her şey daha güzel bir Ordu için.

Yazarın Diğer Yazıları