4.04.2020
Reel sektör, iş dünyası, kobiler ve esnaf kesimleri olmak üzere ekonomik kazanımlarımızı bu küresel salgına heba etmemeliyiz.
Reel sektör, iş dünyası, kobiler ve esnaf kesimleri olmak üzere ekonomik kazanımlarımızı bu küresel salgına heba etmemeliyiz. “Evde kal Türkiye’m” kulağa hoş geliyor elbette ama “evde kal” derken 83 milyonun tamamının evde kalmasının koşullarını oluşturmalıyız. Bu virüs belli ki uzun bir süre daha hepimizi etkileyecek. Ama ilk etapta en büyük zararı hizmet sektöründekiler görüyor. Açıklanan önlemler acilen sahada uygulamaya konulmazsa sıra reel sektörün diğer iş kollarına sirayet edecek. Vatandaş haklı olarak geleceğini kaybetmek istemiyor. Bunun içindir ki “bize kredi değil hibe lazım” diye feryat etmekteler. Ama biz bırakın hibeyi krediyi bile hızlı bir şekilde sağlamak noktasında sınıfta kalıyoruz. Bir algı yaratılıyor. Sanıyorsunuz ki kamu ve özel bankalar isteyen herkese kredi veriyor. Oysa böyle bir durum söz konusu değil. Hiç kimse alacağından vazgeçmiyor. Bankalar aramaya, doğalgaz, elektrik ve su faturaları gelmeye devam ediyor. Başta Mahfi Eğilmez ve Faik Öztrak gibi ekonomistler bu ülkede bugün para basılmayacaksa ne zaman basılacak? sorusunu soruyorlar. 100-150 yıllık birikimi olan firmalar geleceğe haklı olarak endişeyle bakıyor. İstihdamı koruyup yatırım
yapan bu kesimler başta olmak üzere henüz rahatlama sağlanamamıştır. Oysa alınan kararların sahada uygulanıp uygulanmadığı mutlaka denetlenmelidir.
Ekonomik İstikrar Kalkanı bir algı yönetimi olmamalı Ekonomik İstikrar Kalkanı çerçevesinde kamu bankalarının Temel İhtiyaç Destek Kredisi’ne evet ama yetmez cinsinden bir kredi olarak bakıyoruz. Öncelikle işyerini kapamış yüzbinler var. Geliri kesilmiş milyonlar… Ücretsiz izne gönderildiği için kirasını ödeyemeyenler… Vadesi gelen borçlarından ötürü çaresiz insanlar… Şu günlerde ülke genelinde kurulu tüm organize sanayi bölgeleri her şeye rağmen makineleri döndürmeye devam ediyor. Allah korusun ya çarklar dönmeyiverirse… Dolayısıyla kamu ve özel bankalar üzerinden yaratılan algıdan vazgeçilmeli ve gerekiyorsa bankalar denetlenmelidir. İş insanlarının kredi talepleri bankalardan dönerken siz istihdam garantisini nasıl sağlayacaksınız? Madem gün birlik ve beraberlik günüdür. Bunu da söylemde değil eylemde ortaya koymak zorundayız. Bu bir finansal sorun değil, insanlık dramı ve devlet tam da bugünler için vardır. Tüm işletmelerin vergi üzerinden doğal ortağı olan maliye, elini cebine atmalı, ortaklarının (şirketlerin) batmasına izin vermemelidir. Dolayısıyla Mahfi Eğilmez’in manşetimize taşıdığımız yazısı gibi “bugün basılmayacaksa ne zaman basılacak.” Anadolu’da güzel bir deyim vardır. “Dökülen su kabını doldurmaz” denir. Bu firmaları bir daha ayağa kaldıramazsak ortaya büyük işsizlik tablosunu çıkacaktır. O nedenle ülkenin kazanımları korunmalı ve işletmelerin ayakta kalmalı sağlanmalı ki istihdam sürsün. Özetle bu süreçte banka kredisine değil kamu hibesine ihtiyaç vardır. Korona virüs gibi acı bir gerçek ortada dururken banknot matbaasının bugünler için var olduğu hatırlanmalıdır. Başta da belirttiğim gibi “ evde kal” sözü güzel, anlamlı ve korunaklı bir ifadeyi çağrıştırıyor. Tabi ki evde kalmanın koşullarının oluşturulmasıyla…