‘Erken Seçim’ alarmıyla birlikte Karadenizli iş adamlarıyla görüştüm. Ortak görüş ise şuydu; ‘Ekonomi seçimin gölgesinde kalmamalı’...

Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun ‘iş dünyası’ belirsizlikleri sevmez. Dolar ve Euro’nun, milli paramız TL karşısında değer kazandığı şu günlerde, özellikle yerel ve bölgesel markalarımızn istikrar ve güven ortamına her saniye ihtiyacı olduğu kanaatindeyim.

Hatırlanacağı üzere; Türkiye, geçen yılı ekonomik anlamda her şeye rağmen iyi tamamlamıştı. Sonuç kısmına baktığımızda da 2017 yılında ekonomide büyüme gerçekleşti ve 2018 yılına ise geçen senenin rüzgârıyla girdik. İlk 4 ay iyi geçti. Hatta piyasalardaki genel beklenti, yaz aylarında ekonomide üretim artışının hızlanacağı yönündeydi. İşte tamda bu ‘zamansız zamanda’ seçim havasına girilmesi, ekonomide olumlu gidişi riske etti.

Herkes ‘artık tek gündem ekonomi olmalı’ derken, ‘geçim’ derdi yerini ‘seçim’e bıraktı.

Ancak tek tesellimiz artık belirsizliklerin kısmen sona ermesi. Bölgemizde ülkemizi dünya çapında başarıyla temsil eden firmalarımız da yeni yatırımlar için seçimlerin biran önce yapılıp sonuçlanmasını bekliyor. Ancak ciddi sıkıntılar mevcut. Nefes kredisi konusunda, ülke genelinde olduğu gibi Karadeniz iş dünyasında da ‘yeterli kaynakların aktarılmadığı’ yönünde şikayetler var. Ayrıca, banka müdürleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne bağlı ticaret ve sanayi odalarıyla birlikte ticaret borsaları da yeterli kaynağı bankalara aktaramadığını, iş dünyasının kredi kullanamadığını anlatıyorlar. İş dünyası gerekli denetimin her yönüyle yapılmasını beklerken, üstüne basa basa ekonomi seçimin gölgesinde kalmasın diyoruz.

Sözün özü: seçim fırtınasına kapılmışken, gerçekleri de unutmamalıyız. İktidar, hangi siyasi parti olursa olsun, bu ülkenin en önemli sorunu ekonomidir. Bu nedenle aman dikkat!

Çünkü gerçek şudur ki, kah halkımız kah markalarımız seçim derdine değil, geçim derdine düşmüş durumdadır.