28.11.2021
Konum Şili... Şili’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri beni çok şaşırttı. Otoriterlik yanlısı A. Kast % 28 aldı, ilk sırada çıktı. Özgürlükçülerin adayı G. Boric ancak % 26 oy alabildi ,ikinci oldu. Oysa bu Şili‘nin 15 milyon seçmeni, bir kaç ay önce özgürl
Latin Amerika’da siyasal yönelim nereye doğru? Konuya daha yakından bakmak istiyorum.
1995‘den bu yana Latin Amerika kıt’ası için bir ‘’siyasal ölçüm‘’ yapılır. Adı ‘’Latinobarometre’’, 18 ülkede ölçüm yapılıyor. Sonuncusu, Ekim 2021’de yayınlandı, dünya halini çok iyi veriyor.Evet, insanların %50’si demokrasiden yana. Yine aynı nüfusun % 70’i demokrasinin işleyiş biçiminden yana tatmin olmuyor, ‘’ yetersiz ‘’ buluyor. Evet, askeri bir yönetimi onaylamıyorlar ama güçlü adam ‘’ ya da İspanyolca deyimle ‘’ caudillos‘’u arzuluyorlar. Barometrenin yöneticisi diyor ki : Demokrasiye daha güçlü bir destek bekliyordum...
İşin ayrıntısına bakalım: Evet, % 50 si ‘’ demokrasiden yanayım ‘’ derken, % 13 ‘ü otokrasi için ‘’evet ‘’ diyor. ‘’Hiç bir benim için bir şey söylemiyor ‘’ diyen küme, onlar da % 25. Bu kesimin özellikle 25-40 yaş grubunda olması olayı kayda değer kılıyor.
Her şeyi bir yana koyalım, Latin dünyası, çok değil 8 yıl önce 2013’de %79 oranla demokrasiden yana çıkıyordu.Hissedilir bir düşüş değil mi ? Daha da önemlisi bu dünyanın 2 büyüğü Meksika ve Brezilya’da ‘’evet ‘’ oranı ortalamanın altında. 18 ülke içinde ‘’ortalamanın üstünde ‘’ olan sadece 7 ülke var.
Peki sorun nerede düğümlü ?
İnsanlar için ekonomi 1.sorun odağı. Ama öyle olsa da piyasa ekonomisinin ‘’tek çözüm ‘’ olduğu inancı ilk sırada yer almakta. Demek ki konu ekonomi değil, gelirin ve servetin dağılımı. İnsanların % 83 ‘ü gelirin dağılımını ‘’adaletsiz ‘’ buluyor, doğru söze ne denir ki ?
Barometre ölçümünü ‘’ Hangi kurum güvebilir ? ‘’ bilgisi ile tamamlayalım, zira çok şey söylüyor : İnsanların % 60’ı için kilise ‘’ en güvenilir ‘’ kurum. Buna karşılık siyasal partiler % 13 ile ‘’ en az güvenilir ‘’durumda.
Bu veri bile bir siyasal analiz yapmamız için çok şeyler söylemiyor mu ?
Sonuçta herkes, demokrasiden yana ama demokrasinin işleyiş biçiminden memnun değil. Askeri yönetim istemiyor ama ‘’güçlü adam ‘’ı arzuluyor.
Bu çok bilinmeyenli denklem, sadece Latin Amerika’yı değil, dünyanın genel halini anlatmıyor mu ?
Ama Şili için birkaç söz daha söylemek gerek : ‘’Karanlığın adayı ‘’ Kast, 9 çocuklu,aile planlamasına karşı,kadın-erkek eşitliğini red ediyor, eski cunta lideri Pinochet yanlısı,kardeşi bu faşist generalin Merkez Bankası başkanıydı. Göçe karşı. Doğaldır ki,düzenin aynen korunmasını istiyor, taş oynatmayacak. Şili seçimlerini de ‘’ komünizm ile özgürlük arasında yapılan tercih ‘’ olarak tanımlıyor. Buna karşılık ‘’özgürlüklerin ve aydınlığın adayı ‘’ G. Boric, Şili ‘de sosyal güvenlik sistemini yok eden özel sigortaları iptal etmeyi,eğitimi iyileştirmeyi ve parasız yapmayı söz veriyor. Bunun için de zenginlerden daha fazla vergi alacağını ilan ediyor. Ama bence en önemli vaadi şu sözlerinde saklı :
-Bugün görevimiz, daha adil bir ülkeye giden yolu sunduğumuza başkalarını ikna etmektir.Unutmayacağız ki onlar bize savaş ilan ettiler ama biz umut ilan edeceğiz. Yaşasın Şili ve onun çalışkan insanları,yolumuz umut yolunda korku kültürünü yoketmektir...
Evet,düğüm korku ve korku kültüründe...
Aynı hafta Venezuella seçmeden yaptığı seçimini korku içinde yapmış, Arjantin ara seçimlerinde Peronistler sadece korkuyu pompalamış, Şili ise kıt’anın en büyük göç alan ülkesi.
Bu koşullarda ortamı sadece ve sadece korku yönetiyor.
19 Aralık’da yapılacak 2.tur seçimlerinde Şili’nin tercihi ‘’aydınlık’’ ile ‘’ korku ‘’arasında olacak.
Bu yüzden korku kültürünü yok etmek için hep boğuşan ‘’ışığın ve sevincin türkücüsü ‘’ Yaşar Kemal‘e bir kez daha selam olsun...