Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

10.10.2021

GIDA’NIN YENİ  COĞRAFYASI   

Sorun tetiklemesi dedikleri bu olsa  gerek... Ana sorun diğerlerini tetikliyor ve beraberinde  getiriyor. Bunun son örneği, iklim değişiminin tarım üretimini  tüm dünyada enden boya  olumsuz etkilemesi  ve  değiştirmesi.

Kayıtlar, 1700-2020 yıllarını kapsayan 300 yılı aşkın sürede,  tarımsal ekim alanları ve hayvan sayısının 5 kat arttığını belgeliyor. 60’lı yıllardan sonra gübre vb. kimyasalların kullanımı, birim alandan sağlanan ürün  verimini ve   hayvancılık çıktısını çok arttırıyor.

Ama 20. yy. sonunda insan yaşamını artık  birebir  etkileyen  iklim değişimi, tarımsal verimliliği çok düşürüyor. Eldeki tek çare, ekim alanlarının arttırılması oluyor. Cornell Üniversitesi‘nin saptaması, verimliliğin 1970‘den bu yana verimliliğin beşte bir  azaldığı.

Burada kritik soru gündeme geliyor: İklim değişimi her yerde  böyle ekim alanı genişletilmesine olanak tanıyor mu ?

Sorunun cevabı ‘’ hayır ‘’. 

Dünya orta kuşağında ekim yapmak giderek  zorlaşırken, kuzey kutbuna yakın  boreal alanlar elverişli oluyor. Kanada, Rusya ve Nordik ülkeler bu işin kazançlı ülkeleri. Buna karşılık bu işte kaybeden, dünya ülkelerinin dörtte biri kadar, 50‘ye yakın ülke var.

Rusya örneği çok şey söylüyor: Bu ülke, küresel ısınma  sonucu 2015‘de dünyanın 1 no’lu buğday üreticisi oldu. Ülke, Çin, G. Kore ve Japonya‘ya tarımsal ekim alanı bile kiralıyor. Bir dönem bir hayvan yemi olan soyanın ithalatçısı olan ülke, şimdi soya ihracatçısı.

BM’ye göre 2021’de dünya nüfusu 7,9  milyara ulaştı.Bu nüfus 2064‘de 9,7 milyar insan olacak. Gıda ihtiyacı  şimdiye göre üçte bir artacak. Bunun yanında, büyüyen orta sınıf  nedeniyle çeşitlenmiş bir gıdaya talep artacak.    

İki olumsuz sonuç kaçınılmaz: İlki, yeni ekim alanlarının çoğu  gelişmiş ülkelerin elinde, gıda üretimi giderek belli büyük  ülke ve şirket gruplarının elinde yoğunlaşıyor. Bu az gelişmişler açısından önemli bir sorun odağı olacak. İkincisi, tarımsal alanların deplase olması, yeni göçmenleri, tarım işçilerini gerektirecek.

Buna karşılık hammadde ve işlenmiş besin israfı, FAO ölçüleriyle halen toplam çıktının üçte biri. 

Bu da yeni bir doğru orantıyı ortaya çıkarıyor :

Açlık ile besin israfı arasında  doğru orantı var, ikisi birlikte  artıyor...

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi