Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

7.02.2022

GAZ NEYİN KONUSUDUR?

Dostum İsmail Bozkurt  KKTC‘de Kurucu Meclis Başkanlığı ve Kültür Bakanlığı  yapmış bir akil adamdır. Vatan gazetesinde her hafta  ‘’Düşünce Ortamı ‘’ adlı köşesinde yorum yazar.

Bu haftaki  yorumunda  geçen hafta  sizlerle paylaştığım ‘’Nordik Sol’’ konusunu kendi seçimleriyle harmanlamış ve yazısının sonunda şöyle demiş:

‘’Değerli dostum Kenan Mortan, dünyada bir ‘yaşam laboratuvarı’ olduğunu belirttiği beş Nordik ülkenin siyaset anlayışını şu cümle ile özetliyor: “Kurumlar ayakta olacak ve bunlara yurttaş güven duyacak! Bir de programlar yaşama dönüşürken ‘sosyal diyalog’ esas olacak, hot-zot uygulamaya yer yok.               

Sayın Mortan’ın “sözün özü şu” dediği cümleye de bakınız: “Siyasal programı olmak, buna inandırmak, ayağı yere basan vaatler yapmak, uçmamak / savurmamak,  günümüzde İsveç solunda olduğu gibi tüm siyasi hareketler için bir gerçeklik konumuna geldi.

Bu iki cümleyi bizim son seçimimiz (aslında tüm seçimlerimiz ve siyasetimiz) ile birlikte okuduğumda içimde bir burukluk duyuyorum. Nerede bizim ayakta olan kurumlarımız, nerede yurttaşın güven duyduğu kurumlar, nerde sosyal diyaloğun esas olduğu, hot-zot uygulamaya yer olmayan programlar? Nerde Sayın Mortan’ın  “sözün özü şu” dediği ve tüm siyasal hareketler için bir gerçeklik konumuna geldiğini savunduğu inandırıcı siyasal programlar, nerede ayağı yere basan vaatler, nerede uçmamalar / savurmamalar?

Bizdeki sağ sol ayırımının, -belki de hiç olmaması gereken bir konuda-, Ada’da federasyon mu kurulusun, iki ayrı devlet mi sürsün tartışmasında “görünür” olduğunu düşününce içimdeki burukluk daha da artıyor.

Siyasette cinsiyet eşitsizliği yaratan beyinlerdeki takozların yarattığı takozlar cabası!  

Sahi! Seçim sonrası yeni hükümet çalışmaları sürüyor. Ne dersiniz? Kadınların yeri olacak mı yeni hükümette?

Değerli dostumun son cümlesinden esinlenerek yazıma son vereyim: Zamanın Ruhunu okumak, sanırım günümüz siyasetinin en önemli işi! ‘’ 

 Sayın Bozkurt dostumu KKTC seçim sonuçlarıyla  ile başbaşa  bırakıyorum…

Bu hafta siz  dostlarımla paylaşmak istediğim  ‘’resim’’,  Avrupa / Rusya ve doğal gaz gerginliği. 

 

                                         X

 

Bir süredir  Avrupa semalarında ‘’ Putin Hayaleti ‘’  dolaşıyor.

Konu ‘’ Ukranya’nın işgali ‘’ gibi gözükse de,  işin aslı kanımca ne doğal gaz kesintisi, ne de artan  gaz faturası.

İşin özü,  Avrupa’daki ‘’ savaş korkusu ‘’...

2. Dünya Savaşı’ndan sonra  silahların gömdükten sonra  Avrupa’nın ana tasası haline  geldi. O kadar ki,  Avrupa’yı  1951‘de bir araya  getiren Avrupa Kömür-Çelik Birliği’nde ekonomik kaygılardan çok, ortak barışa  olan özlemin yattığı konusunda hemen herkes oydaşır.

Şimdi yaklaşık 5 haftadır yaşanan gerginlik sırasında Putin için  bir ‘’ geriye sayım ‘’işlemi, ABD için  büyük bir ‘’seferberlik‘’ var. Avrupa ve onun özelinde AB ise  ‘’ doğal gazın kesilmesi korkusu ‘’ içinde.

AB, doğal gaz ihtiyacının sadece üçte birini Rusya’dan karşılmakta.Bu hesapça  ‘’bağımlı‘’ değil. Rusya ise bu satıştan  her yıl  90 milyar $ net  gelir  sağlıyor. Bir köşede  600 milyar S’lık   ‘’net ‘’döviz  rezervi olsa da,   Rusya doğal gaz satış işinde göbekten ‘’bağımlı‘’. 3 aydan fazla sürecek bir  gaz ambargosu sonrasında tıknefes kalması kaçınılmaz.

Ama AB‘den çıkan ses çok cılız.... 

Almanya ‘’pısırık‘’, Fransa ise ‘’Bağımsız Avrupa‘’ demekten öteye  geçemiyor. Diğer üyelerden  ‘’ses‘’ çıkıyor olsa bile, ‘’sesi seda vermiyor’’.

Nedeni, Avrupa’nın  burnunun dibinde çıkacak bir  ‘’savaş  korkusu‘’.2 Dünya Savaşı‘nın bu kıt’a üstünde yarattığı yıkım, kıta insanının içine sinmiş, genlerine işlemiştir. Putin ise sıcak denizlere açılma konusunda kararlı.Çarlık Rusya’sı sınırlarına ulaşma özlemi var.

Bir ülkenin ‘’emperyal özlemleri‘’ni  göz ardı edebilirsiniz. Ancak tek bir kişinin, çoğulculuk anlamına  gelen demokrasinin tüm ilkelerini bir yana iterek, ‘‘ tek adam‘’ edasıyla,  dünyayı  tehdit etmesine  duyarsız kalma şansımız yok.

İşin ilginci, bütün bunlar olup biterken, demokrasiyi rejimini yeşerten topraklar olan Avrupa’nın bu ‘’ karnından konuşan ‘’ tavrıdır.

Avrupa’nın bu korkusu, ABD‘nin bunca ‘’derdi’’ varken, Putin‘in daha çoook benzeri cinsten kriz yaratma şansına sahiptir...

(km/ iletim tarihi : 5.02.2022) 

----------------------------------

*Rusya konusunda ayrıntı öğrenmek dostlarıma G. Hosking’in ‘’Rusya ve Ruslar /Erken Dönemden 21.Yüzyıla ‘’ ( İletişim yay.) adlı eseri öneririm.

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi