1986 yılına dayanan bir geçmişe sahip Tutam Çay’ın 2006 yılından bu yana hızla yol alıp başarıya ulaşmasında önemli bir paya sahip olan firma yöneticisi Bahadır Yıldırım iş hayatındaki stratejisi ve yönetim şekliyle ilgili bilgiler verdi.
info@karadenizekonomi.com / 28.07.2020
1986 yılına dayanan bir geçmişe sahip Tutam Çay’ın 2006 yılından bu yana hızla yol alıp başarıya ulaşmasında önemli bir paya sahip olan firma yöneticisi Bahadır Yıldırım iş hayatındaki stratejisi ve yönetim şekliyle ilgili bilgiler verdi. Yıldırım, “İş hayatında samimiyetten yanayım. Bu size paranın bile açamadığı kapıları açabilir. Çalışanlardan yöneticilere tedarikçilerden bayilere kadar karşılaşılabilecek problemlere karşı öngörü sahibi olmak, tahmin yürütebilmek başarının garantisi. Bir yönetici vizyoner olup her zaman birkaç adım daha ileriyi görmek zorunda. Eğer bunu başaramazsa kaybetmeye başlıyor demektir. Mesela ben günlük planlar yapmam. Ufkum 20 yılı görebiliyorsa, 20 yıllık planım olur. Hedeflediğim en uzak noktaya bayrağı koyar sonra o yolu soluklanmak için bölümlere ayırırım. Yol haritasının dışına çıkmayı sevmem, hatta bu konuda bazen sabit fikirli olduğumu bile düşünüyorum.
Kalkabildikten sonra kaç kere düştüğünün önemi yok
Aslolan pes etmeden yoluna devam edip istikrarı sağlayabilmek. Çünkü ne kadar hızlı kazanırsan o kadar hızlı kaybedebilirsin. Bir atasözü ‘yere kaç kere düştüğünüzün önemi yok. Önemli olan ayağa kalkıp kalkamadığınızdır’ der. Zannediyorum başarıyı getiren unsurda bu. Başarıyı yakalamış birçok iş insanı her tür olumsuzluğa rağmen düşseler de ayağa kalkıp doğruyu buluna kadar pes etmemişler. Kimisi erken yaşta başarıya ulaşmış, kimisi belki çok geç yaşta ama nihayeti kalıcı olmuşlar.
Aramızdaki en büyük farkı teknoloji yarattı
Baktığınız zaman bizler hem varlığı hem yokluğu bilen bir kuşağız. Renksiz televizyonu da gördük teknolojinin şu anki geldiği noktayı da. Bizden önceki kuşaklarda durum farklı onların işleri beden gücü gerektiriyordu. Biz ise çoğu işimizi teknoloji sayesinde kolayca halledebiliyoruz. Ama o kuşağın avantajı işlerini güven ortamı içinde yürütmesiydi. Çeklerin senetlerin piyasada olmadığı veya çok nadir bulunduğu bir dönemde sadece söze itibarla ticaret yapabiliyorlardı. Bugüne kıyasla imkanları daha kısıtlı ama ürünleri daha kıymetliydi. Tabi işlerini yürütürken biraz daha temkinlilerdi. Belki o zamanlar şu günlerimiz anlatılsa ticaret yapmaya bile korkabilirlerdi. Aramızdaki en büyük farkı ise teknoloji yarattı. Yüz yüze görüşmeden ticaret yapar hale geldik. Ama tercih yapmak zorunda kalsam X kuşağındaki güvenle Y kuşağının teknolojisini birleştirmek isterdim. Ticarete çok kısıtlı bir bütçe ile girmiştim. En önemli kozum insanlara kurduğum diyaloglarda güven sağlamam olmuştu. Bugün ise o sağladığım güvenle iş hayatında 12 yılı geride bıraktım. Fakat artık ekonomide riskler çok yüksek gardını almadan sadece güvenle yoluna devam etmek mümkün değil.KARADENİZ EKONOMİ