Özel Altaş Koleji 20 yaşında
info@karadenizekonomi.com / 11.05.2017
Orduda özel okullar arasında ön sırada yer alan ve aldığı derecelerle fark yaratan Özel Altaş Koleji 20. Kuruluş yıldönümüne ulaştı. Kolej, Orduda 1997 yılında Seçkin Kolej adıyla kurulduktan sonra 2010da adını Özel Altaş Koleji olarak değiştirerek şu anki bulunduğu yere taşındı.
Bir aile şirketi olan Altaş Grup bünyesinde kurulan Kolejin Genel Müdürü Selman Altaş Bizim aile olarak eğitim sektöründeki derdimiz çok para kazanmak değil, hizmet etmek dedi. Üç yıldır Özel Altaş Kolejinin Genel Müdürlüğünü yapan Selman Altaş, yönettiği 927 öğrencisi bulunan koleje, Ordudaki diğer özel eğitim kurumlarına, öğrencilere ve eğitim sistemine ilişkin sorularımızı yanıtladı:
-Eğitim gibi çok hassas bir sektörde üst düzey yöneticilik yapıyorsunuz. Başka iş alanlarına göre nasıl bir özellik gerektiriyor?
-Aile şirketi içinde ben hemen her grupta çalıştım. Gıdadan balık çiftliğine inşaat malzemesinden beton santraline kadar her grupta faaliyet gösterdim. Bu
tarafa gelirken, okul kolayladır ne olacak diye düşünüyordum. Beton santralinde mesai mefhumu yoktur, işçiyle, şoförle ustalarla uğraşırsınız, çalışma şartları ağıdır. Onların nazaran okulu çocuk oyuncağı gibi götürürüz; mesai saatleri belli, giriş çıkışlar belli, okumuş insanlarla muhatap olacağız. Ama buraya geçince şunu anladık, buraya herkes evladını veriyor. Herkes güzünün sakındığını bu kuruluşa veriyor. Siz de sabah saat 8,45 akşam 17 arasında onların başında bir nevi koruculuğunu yapıyorsunuz. Çok ağır ve hassas bir sorumluluk. Buraya gelişimin ikinci ayında ben böyle bir iş görmedim dedim. Gerçekten zor. Çocuk insan, öğretmen insan bunların hepsini senkronize biçimde düzenli hale getirmek zor oldu. Ama sonunda babamın da 20 yıllık bir tecrübesi vardı ve sağ olsun, onun da desteği ile iyi bir sistem kurduk, devam ettiriyoruz.
-Orduda özel eğitim kuruluşları ne durumda?
-Köklü kuruluşlar var. Doğa, Bahçeşehir, Final gibi köklü eğitim kuruluşları var. Özel ordu koleji devam ediyordu şimdi doğa adı altında devam ediyor. Sonra Bahçeşehir geldi. Her yeni okul gelişinde onlar doldu biz de sayımızı artırdık. Bu da Ordunun özel okul ihtiyacının fazla olduğunu gösterdi bize. Şu anda Biltem gibi başka farklı kuruluşların da Orduya gelmek istediği, yer aradıkları söyleniyor; bu anlamda Ordu yeni girişimleri de kaldırır diye düşünüyorum.
-Eğitim hassasiyet isteyen bir sektör. Bu sektörde rekabet var mı, nasıl yapılıyor?
-Bizim diğer kurumlara göre rekabet anlayışımız biraz farklı. Biz diğerleri ile değil kendimizle yarışıyoruz. Kendimizi bir adım öne götürmek istiyoruz, biz başka grupları örnek alma yerine kendimiz neredeyiz, ne yapıyoruz. Bu anlamda yurt genelinde turnelere çıkıp diğer okulların neler yaptığını inceliyoruz. Biz sistemin neresindeyiz, kendimizi nereye atabiliriz, derdimiz çabamız bu yönde. Yatırımları da buna göre yapıyoruz. Aile olarak yatırımlarımızı da bu eksende yapıyoruz. Keza çoklu spor salonumuzu bu düşünce ile hayata geçirdik. Karadenizde gerçek anlamda buz pisti olan tek okul bizim okulumuz.
-Altaş Kolejini diğer özel eğitim okullarından ayıran fark nedir?
-Ticari ahlak başka, eğitim ahlakı bambaşka bir şey. Ticari ahlakı olmayanların eğitimden ticaret yapması bazı mide bulandırıcı girişimleri doğuruyor. Yani anlaştığınız kişilere, öğrencilere teklif götürmek gibi. Biz aile olarak baka bir okulda okuyan çocuğun ailesine gidip çocuğunuz bizde daha mutlu olur, demiyoruz. Bizim kapımızdan girenlere ve bize ulaşanlara dönüş yayıyoruz. Nezaket ziyareti yapıyoruz. Ama bazıları çocuklarımıza ve öğretmenlerimize böyle teklifler veriyorlar. Bizim fiyat politikamız standart, kişiye özel fiyat çıkartmıyoruz. İndirim koşullarımız var. Bunlara haiz olanlar indirimden yararlanıyor, haiz olmayanlar aynı şartlar altında rakamları ödüyor. O liste fiyatımız göstermelik liste fiyatı değil, ne ise o. Hatta bizim yönetimimizin bir vaadi var. Bir kişinin diğerinden bir lira farlı olduğunu kanıtlayan olursa üniversiteyi de okutma vaadi var. Pazarlığa kapalı olduğu için politikamız ilk etapta sevimsiz duruyor. Ancak aynı sınıftaki bir öğrenci 10 bin diğeri 8 bin verirse haksızlığı doğurur. O yüzden biz herkese eşit davranıyoruz.
-Eğitim önceleri tamamen devletin elinde olan bir alandı. Bu alanın özel sektöre açılması ile nasıl bir sonuç ortaya çıktı?
-Bu soruya rakamlarla yanıt vermek gerekiyor. Türkiyede özel okullar eğitim grubunun % 2,5uğunu karşılıyor. 75 bin okul var, bunun 6 bin 700 tanesi özel okul. Toplamda 15 milyon öğrenci var. Bu 15 milyon öğrencinin %2,5i özel okula gidiyor. Çalıştaylarda bize bir öğrencinin devlete maliyeti çok fazla. Okul kuracak, bakımını yapacak, kadrosunu oluşturacak, bu şartlar altında devlet bu işi biraz daha özele yıkmak istiyoruz. En az Rusya seviyesine çekmek istiyor. Rusyada özel eğitimin payı yüzde 37,5 civarında. O yüzden devlet özel okullar için teşvikler veriyor ki yaygınlaşsın. Bir öğrencinin kendisine maliyetinin altındaki bir rakamı teşvik olarak verip, kendi yükünü hafifletmek istiyor. Özel okullar da kendilerini iyileştirmeye çalışıyor. Bizim zamanımızda öğrenciler olarak öğretmeni ya severdik saygı duyardık o nedenle gürültü yapmazdık, ya da döverdi korkardık o yüzden gürültü yapmazdık. Çocukları azarlamak bile mobbing sayılıyor ve o öğretmen cezalandırılıyor. Özel eğitim kuruluşları bu tür konularda daha dikkatliler. Devlet okullarında görevli öğretmenler sonuçta devlet memuru ve kalitede düşme oluyor. Özel eğitim sektörü de açığı kapatıyor.
-Bölge çocuklarının kapasitesi ve eğitime yatkınlık düzeyi nedir?
-Karadeniz çocukları zaten zeki. İnsanımızın doğasında var. Ama bakınca Gaziantepte 146 TEOG birincisi var. Bizde 5-6 altı tane var, sonuçlar resmen açıklanınca net rakam belli olacak. Diğer okullarda da iyi derce yapanlar var. Biz dünya satranç birincisi çıkardık. Dünya resim yarışmasında, İngilizce de birinciliklerimiz var. Bizim çocuklarımız zeki ve dünya ile de yarışabiliyoruz. Çocuklara imkânı verince önü açılıyor. Bizim bir Lego sınıfımız var. İzmire yarışmalara gönderiyoruz. Bizim zamanımızda olmayan şeyleri çocuklar tıkır tıkır yapıyorlar.
-Aileler ücretler konusunda zorlanıyor mu?
-Ordu şartlarındaki rakamlar büyük kentlerde dönen rakamlara göre daha alt seviyelerde. Şu şartlarda İstanbulda olmuş olsak bizim rakamımız 50 bin lira. Alım gücünü dikkate alırsak uygun fiyat politikası olan bir okuluz. Zaten amacımız eğitimde çok para kazanmak değil. Bizim aile olarak da eğitimdeki amacımız şöyle ki, ben bu okuldan mezun oldum bu okulun genel müdürlüğünü yapıyorum. Bu okuldan mezun olup burada görev yapan öğretmenlerimiz var, İngilizce öğretmenizim, Beden Eğitimi öğretmenimiz var. Fabrikada çalışan gıda mühendisimiz, kimya mühendisimiz var, televizyonda okulumuzdan mezun olmuş elemanlar var. Bunu ön planda tutuyoruz.
-Özel Altaş Koleji olarak bundan sonraki hedefleriniz neler?
-Biz iki senedir mezun yemekleri düzenliyoruz. Mezunlarımızı bir araya topluyoruz. Şu anda mezun 960 öğrencimiz var, bu sene mezun olanlarla birlikte bin 200 öğrenciye ulaşacak. Bin öğrenciyi bir araya toplamaya çalışıyoruz. Nasıl Türkiyede Galatasaray Lisesi, Robert koleji, Fransız Lisesi, Amerikan Koleji mezunları bürokrasinin içine yerleşiyor, bunlar yabancı bağlantılı okullar; biz yerliyiz ve yerelde bunun benzerini oluşturmaya çalışıyoruz. Kendine güvenen cesaretli bireyler yetiştireceğiz, önce Orduya hizmet edecek, daha sonra Türkiyeye hizmet edecek ve bunlar bu kurumun başlığı altında olacak. Mezun dernekleri oluşturup kendi içlerinde haberleşerek iş ortaklığı ve istihdam konusunda dayanışacaklar.
Bizim amacımız kendine güvenli cesur bireyler yetiştirmek. Biz aile olarak Orduyu çok seviyoruz. Yönetim kurulu başkanımız Namık Altaşın bir prensibi var; buradan mezun olanları çağırır sözünü alır; öncelik Ordu, daha sonra Türkiye, yurtdışına çıkarsan hakkımı helal etmem, der. Derdimiz Ordunun Türkiyenin bir yere gelmesi, bunu da bu genç nesil yapacak artık.
-Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da dile getirmişti; eğitim sisteminde uluslararası ölçekte iyi bir yerde değiliz. Ne dersiniz?
-Biz zorunlu olarak sınavlara çocuk yetiştiriyoruz. Çocuğun hangi liseye gideceği TEOG sınavı ile belirleniyor. Hangi üniversiteye gideceğini YGS ve LYS sınavında yapacağı başarılar belirliyor. Maalesef bir yarış içinde çocuklar ve biz de mecburen onları bu yarışa hazırlıyoruz ki ileri gidebilsinler. Gelecek kaygılarını bu sınavlarla ortadan kaldırırsak, eğitim alanında, bilim alanında uygulama alanında çocuklarımız daha rahat olurlar. Şunu söyleyebiliriz; hepimiz 7 ve 8. sınıflarda TEOG, 10. ve 11. Sınıflarda YGS, LYS sınavları öncesinde dershanecilik yapıyoruz. Biz okul olarak laboratuvarlara çok önem veriyoruz, çocuklara duyarsam unuturum, görürsem anımsarım, yaparsam asla unutmam mantığı formülü ile yaklaşıyoruz. Laboratuvarda kan grubu bakmasından hayvan beyni ve hücre modellemelerine kadar anlatıyoruz. Ama son sınıflarda ne yazık ki dersanecilik yapıyoruz.
-Mesleki eğitime yönelik düşünceleriniz neler? Firmalar ara eleman sıkıntısından söz ediyor.
-Ben meslek liselerinin önünün açılmasından yanayım. Çocuk ilkokuldan çıktıktan sonra hangi meslek grubunda olacaksa o alanlar seçilmeli, bu anlamda yönlendirilmeli, daha sonrasında başka bir tercihi olursa değişiklik koşulları ile ayarlanabilir. Her yerde üniversite var, üniversite mezunu var ama ara elemanı yok. Bundan on yıl 20 sonra en pahalı meslek işçilik olacak. Okul olarak bize üniversite başarısı kriter olarak kalıyor. Bizim üniversite başarımız oldukça iyi. Ama sistem değişirse herkes için daha hayırlı olur diye düşünüyorum.
-Okulda kaç kişi çalışıyor?
-Bizim okulumuzda 125 kişi çalıyor. 100 öğretmen var. Gerisi teknik personel. Ayrıca spor kompleksimiz var. Sayın Başbakan Yardımcımız Numan Kurtulmuş sağ olsun, teşrif edip açtılar. Yaklaşık 7 milyon TLlik bir yatırım. İçinde 400 metrekare buz pistimiz var. Hemen yanında yarı olimpik yüzme havuzumuz var. Üst katta da spor salonu var. Binanın özelliği şu; buz pisti eksi 10 derece, havuz 30 derece, salon oda sıcaklığında. Dünyada böyle karma tesisler var ama biz araştırdık böyle spor salonu olarak yapılmış bir örneğine rastlamadık.
-Özel Altaş Kolejinin arazi büyüklüğü, kapalı mekânları ve tesislerine ilişkin bilgi verir misiniz?
-13 buçuk dönüm arazi üzerinde 35 milyon TLlik yatırım var, 52 derslikte yaklaşık 12 bin 500 metrekare kapalı alanımız var. Bu yatırımın karşılığı eğitimde biraz uzun vadede oluyor. Normalde şirketlerin verimli yatırmaları 5-6 yılda geri dönmesi gerekiyor ama bu eğitimde 20 yılı bulabiliyor. O yüzden bu sektör para kazanmak isteyenler için çok mantıklı bir yatırım alanı değil. Ama bizim derdimiz çok para kazanmak değil, hizmet etmek. 400 öğrencimiz varken 1200 öğrence kapasiteli tesis kurduk. Amacımız sayımız artsın, maliyetlerimiz düşsün ve daha fazla kişi bizden yararlansın. Biz de grup olarak daha fazla insana dokunalım.
Röportaj: Kemal ÇEKÜÇ/KARADENİZ EKONOMİ