Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
19.09.2024

Fındık Üretimi Yaparken Neleri Atlıyoruz?

Fındıkta üretim arttırıcı bir politika izlenmesi gerektiğini vurgulayan Fındık sektöründe uzman bir isim olan Tarım Uzmanı aynı zamanda eski Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı, fındık üretiminin hangi yollarla arttırılabileceğini açıkladı.

info@karadenizekonomi.com / 19.04.2022

Fındık Üretimi Yaparken Neleri Atlıyoruz?

 “Toprak, fındık ağacı, su ve insan kaynağı dörtlüsünü sosyolojik olarak değerlendirmeli ve hayata geçirmeliyiz” diyen Akbaşlı, “Toprağımızın bize ve gelecek nesillerimize uzun yıllar yetebilir olmasını sağlayacak başta erozyona karşı önlemler almalıyız. Karadeniz’in dik ve sarp yamaçlarında fındık tarımı erozyon için bir şans ve hatta şans ötesi bir tarımsal üretim biçimidir. Fındık ağaçlarının saçak köklü olması ile toprağın yüzeyine milyonlarca kök atarak toprağı tutması, yağışlarla toprakların derelere gitmesini engellemekte bir velinimettir” dedi.

Fındık ağacı çeşidinin verimde önemli olduğunu söyleyen Akbaşlı, “Fındık ağacı çeşidini en az 50 yıllık öngörü ile belirlemeliyiz. Verimliliği, hastalıklara karşı dayanıklılığını, bahar soğuklarından etkilenmeyecek geç çiçeklenen, yeni dikim sistemleri, hasat kolaylığı vs. gibi birçok konuda avantaj sağlayacak, meyvesinin aroması, yağ oranı, dayanıklılığı, depolanması gibi detaylara dikkat edilerek seçimler yapmalıyız” diyerek açıkladı.

Fındık tarımında suyu efektif kullanmanın ve sudan olduğunca yararlanmanın gerektiğini de sözlerine ekleyen Akbaşlı, “Su durumu ise herkesin bildiği gibi değildir. Karadeniz bol yağış alması ile şanslı olduğu kadar yer altı ve yüzey suları açısından hiç de şanslı değildir. Kişisel su ihtiyaçlarımızı da minimize etmek en başta gelen görevlerimiz arasında olmalıdır” dedi.

Fındık bakımlarına da dikkat çeken Akbaşlı, “Diğer bir başlık olan İnsan kaynağı olarak ise maalesef üzerimize düşenlerin sanırım son yıllarda yüzde birini bile yapmıyoruz. Başta bilginin paylaşılması, komşular arasında yardımlaşma, üretici dayanışması olmak üzere birçok konuda sınıfta kalıyoruz. Yıl içerisindeki bahçe budanması, temizlenmesi, gübreleme, ilaçlama, hasat, harman ve depolama işlerinde yaptığımız çalışmalarda ekonomi ölçekli bakış açımız bizleri insani duygulardan uzaklaştırmaktadır. Başta üreticilerin kendileri olmak üzere çalışanlarımıza sunduğumuz imkânlardaki yetersizliğimiz veya üşengeçliğimizle hiç de iyi şeyler yapmıyoruz. Çalışanlarımızın beslenmesi, konaklaması, sosyal ihtiyaçlarının karşılanmaması bizleri birazcık değil epeyce insanlık dışına itiyor. Bu durum ‘’önce insan’’ bakış açısına son derece ters bir durumdur. Çalışma saatlerine uyum, insan gücüne orantılı ağırlıklar, kişisel koruma malzemelerinin temini, beslenme, sosyal imkânlar ki banyo, tuvalet, yatak yerleri, televizyon, internet gibi ihtiyaçların karşılanması olmaz ise olmaz olmalıdır. Ayrıca, çalışınlar la dostlukların kurulması, birlikte zaman geçirilmesi, ihtiyaçların karşılanmasından daha önemlidir. İlk yardım malzemelerine erişim, tarım alanı dışındaki yörenin tarihi, turistik ve ören yerlerinin gezdirilmesi, yöreye özgü yöresel yiyeceklerin ikramı gibi kişiyi kendince özel hissettirecek tutum, insanı bir yaklaşımın ötesinde çalışanların verimliliği ne de önemli katkı sağlayacaktır. Çalışanlarla birlikte harman şenliği düzenlenmesi, mahsulden bir miktar hediye verilmesi, ücretlerin gününde saatinde ve zamanında ödenmesi, asla ve asla borçlanılmaması ‘’emeğe saygı’’ temel prensiplerden en önemlisi olmalıdır” diyerek ifade etti.

Fındığa harmanda da dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Akbaşlı, “Mahsulün pazara arzından önce mahsule gerekli titizliğin gösterilerek kurutulması, yabancı maddelerden temizlenmesi, çuvallanması ve pazarın istediği normlara uygun hale getirilerek pazarda mahsulle gurur duyulması, onunla organik bir bağ hissi oluşması, pazarda üstünlük sağlayacak bir ayrıcalık olmalıdır. Tek mesele ekonomi asla olmamalıdır. Her mesele bir bütün ve birlikte değerlendirilmelidir” dedi.