Şenocak Fındık Yönetim Kurulu Üyesi Yiğit Şenocak, “Düz arazide ne ekerseniz oluyor fındığa ihtiyaçları yok. Ama Ordu ve Giresun için durum farklı. Bu arazilerde fındıktan başka ürün yetişmiyor. Buradaki çiftçinin geleceğini korumak adına Batı Karadeniz’de farklı ürün ekimini teşvik edilmelidir.”
info@karadenizekonomi.com / 9.07.2020
1953 yılında kurulan ve 250 yakın personeli ile birçok ülkeye ihracat gerçekleştiren Şenocak Fındık’ın Yönetim Kurulu Üyesi İsmet Yiğit Şenocak Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu Başkanı Burak Küntay’a fındık sektörüne ilişkin açıklamalarda bulundu. Arazi bölünmeleri nedeniyle üretimin azaldığına dikkat çeken Şenocak şunları söyledi; “Türkiye dünyada fındığın yüzde 80’ini üretirken Amerika yüzde 5’ini üretiyor. Ancak dönüm başı biz ortalama 76 kilo onlarsa 350 kiloya yakın üretim yapıyor. Arazi bölünmeleri nedeniyle çiftçimiz sıkıntıda. Küçük arazide istedikleri gelirleri elde edemedikleri için bahçelerine bakmıyorlar. Biz Şenocak olarak Valimiz, Belediye Başkanlarımız ve Tarım İl Müdürümüz ile hep beraber programlar yürüterek organik ve iyi tarım uygulamaları yapmaya çalışıyoruz. Üretici 1 ton aldığı yerden 1 buçuk ton alınca fiyatlardan olumsuz anlamda çok etkilenmiyor. Son dönemde bu tarz yatırımlar yapılıyor. İnşallah bu sayede fındık da daha stabil piyasaya yaklaşacağız diye düşünüyorum.”
Batı Karadeniz’de fındığın alternatifi var
Batı Karadeniz’de çiftçinin fındık dışında ürün ekimine teşvik edilmesi gerektiğinin de altını çizen Şenocak, “Biz yıllık 700 bin ton üretim yapan bir ülkeyiz. Bunun 225 bin tonu Ordu’da, 100 bin tonu Giresun’da üretiliyor. Trabzon ve Samsun’u eklediğimizde de bu sayı 450 binlere ulaşıyor. Geri kalan kısmı ise Batı Karadeniz’den karşılanıyor. Oradaki birçok çiftçi diğer tarım ürünleri ekimini sonlandırarak fındığa yöneldi. Ve çok büyük paralar kazanmaya başladı. Çünkü bir çiftçi orada 20-30 ton üretim gerçekleştirebiliyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta Ordu ve Giresun çiftçisinin geleceği. Bu topraklarda fındıktan başka ürün yetişmiyor. Kivi var fakat o bile düz arazi istiyor. İstanbul’a en çok göç veren ilk 5 şehrin içinde Ordu ve Giresun var. Biz göçü önlemeye çalışıyoruz. Düz arazide zaten ne ekerseniz oluyor fındığa ihtiyaçları yok. Ama bizim bölgemizin var. Eğer fındığı buradan alırsanız yapılacak başka bir iş kalmıyor. Son yıllarda biraz turizm öne çıktı fakat bu vatandaşı burada tutmak için yeterli değil. Ayrıca kalite olarak Batı Karadeniz ve burada yetişen fındığın aynı tadı vermesi iklim şartlarından ötürü mümkün değil. Oraya fındık ağaçları buradan gitmişti ama tat aynı olmadı.” dedi.
Yeni jenerasyon markalaşma konusunda iddialı
Markalaşma konusunda ülke olarak biraz geri kaldığımızı vurgulayan Şenocak, “Dünyada birçok ülke gezdim. Ülkemizdeki tesis altyapısı, hijyen ve kaliteye sahip değiller. Bizim üretmekten ya da pazarlamaktan yana sıkıntımız yok tek sorun marka olmak. Marka firmalara rakip olabilmek için çok büyük paralar gerekiyor. Hadi ben bir ürün yaptım onlara rakip olayım deyip pazarı elinden alamıyorsunuz. Ama yeni jenerasyon bu konuya daha fazla kafa yormaya başladı. İnanılmaz atılımlar yapılıyor. Eminim ki önümüzdeki 10 yıl içinde birçok markamızı dünyada daha fazla göreceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.