İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (SMMMO) İl Başkanı Yücel Akdemir gazetemiz Genel Yayın yönetmeni Murat Gürsoy’un Altaş Televizyonu’nda yaptığı Murat Gürsoy ile Karadeniz Ekonomi programına konuk oldu. Programda sektöre ilişkin önemli açıklamalar yapan Akdemir pandemi etkisinin en az iki yıl daha devam edeceğini söyledi.
info@karadenizekonomi.com / 13.07.2021
Ordu SMMMO odasına kayıtlı olan üyelere verilecek eğitim hakkında bilgiler veren Başkan Akdemir, Ordulu olarak pandemi sonrasında ilk yüz yüze eğitimin ve ilk ziyaretin Ordu’da olduğu için mutlu olduğunu söyledi. Akdemir; “İstanbul SMMMO ve Ordu SMMMO sıcak ilişkileri olan iki oda. Eğitim olarak İstanbul’un imkanları geniş. Geleneksel olarak Ordu başta olmak üzere Anadolu’daki tüm illerimizle üretimimizi paylaşıyoruz. Türkiye’nin gündeminde af durumu var. Afla ilgili gerek iş dünyasının, meslek mensuplarının ve kamunun aydınlatılması gerekiyor. Bunlarla ilgili çalışmalarımızı yaptık. Pandemi koşulları biraz rahatladı. Nefes alalım istedik ve ilk durağımız Ordu olsun istedik” dedi.
Affın geniş kapsamlı olduğunu söyleyen Yücel Akdemi; “Yaklaşık bir yıl önce 7256. çıkmıştı. 30 Ağustos tarihli borçları kapsıyordu fakat o afla bu af arasındaki en büyük fark o af sadece borçlar için yapılandırmaydı. Af dediğimiz zaman sadece borçların yapılandırılması yok. Af dediğimiz zaman biz matrah artırımı diyoruz matrah artırımının anlamı şu geriye dönük 5 yıl eğer yaptığınız muhasebe işlemlerinizde, ticari hayatınızda eksiklerimiz varsa matrah artırımına gidip aftan faydalanırsınız, hiçbir inceleme yapmıyor bir temiz sayfa açıyorsunuz. Matrah artırımının paralelinde yine stoklarınız varsa yersiz stoklarınız aldığımız birtakım demirbaşların faturası yoksa veya kayıtlı arsa bina gibi gayrimenkulleriniz gerçek değerlerinde değilse onları değerlendirmeleri var. Affa sadece taksitlendirme gözüyle bakmamak lazım diğer maddeler son derece önemli. Aslında bir iş dünyasının beklentisi geçen hafta diğer maddelerle ilgiliydi. Geçen hafta gerçekleşmedi bu kadar ikinci bir affın erken çıkmasındaki temel nedenlerinden biri bu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa yaşanıyor, bir yılda iki tane af ama bunun gerekçesi dediğim gibi diğer maddelerde sadece vergi değil vergi gözüyle bakmayalım SSK ile ilgili tüm borçlar taksitlendirme kapsamına giriyor SSK'nın içinde özel inşaatlar, kamuya olan borçlar, belediyeye olan borçlar meslek odalarına olan borçlar bunların tamamı hem yarı kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlar ve kamuya olan borçların belediyeler dahil olmak üzere tüm borçları yapılandırmaya gidiyor. Kamuoyunda algılandığı zaman sadece maddi ekonomik olarak algılanıyor. Faizlerde kolaylık sağlanıyor asla borç asıllarından vazgeçilmiyor ama diğer maddeler son derece önemli bu konuda ciddi bir beklenti vardır. Af gerçek anlamda hayata geçecek bunlara iş dünyasının bu yönüne kulak vermesi gerekiyor dedi.
“Bu Af Son Af Olmalı”
Afla ilgili son müracaat tarihinin 31 Ağustos olduğunu fakat tüm kanun düzenlemelerinde olduğu gibi kanun düzenleyicinin bir ay uzatma yetkisi olduğunu ileten Akdemir; Tüm bunların hepsinden faydalanabilmek için muhtemelen Eylül sonuna uzatılacak diye düşünüyoruz. Bir ay uzatılacaktır diye düşünüyoruz. İlerleyen günlerde göreceğiz talebin yoğunluğuna göre beklentiye göre kamu gereken karar alıp uzatacaktır. Dünya bu konuda ne yapıyor dünyaya bakmak lazım İrlanda'da en son af 1967’lerde bir daha düzenlememek üzere çıkmış. Dünya Savaşları dediğimiz büyük felaketler dediğimiz gibi dönemlerde affa ihtiyaç olabilir sağlıklı giden ekonomilerde yarardan çok zarar getirir. Bu dönem özel bir dönem herhangi bir eleştirim yok. Bu dönem gerçekten esnafımız çok zor durumda kaldı. Dükkanları aylarca kapalı kaldı zorunlu olarak yapılması gereken vergisi SSK ve benzeri ödemeler var. Her ne kadar belli kolaylıklar sağlandıysa da zorunlu olarak ödenmesi gereken meblağalar ödenemedi. Bundan dolayı bu dönemki af yerinde bir aftır. Bundan sonrasını konuşacaksak kayıt dışının önlenmesini istiyorsak vergisinin zamanında ödeyenin ödenmezlik yolunuz seçmemesini istiyorsak ona da saygı göstermek istiyorsan bundan sonraki süreçte umarım Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomisi sağlıklı olarak ilerler umarım bir kez daha af çıkmaz” ifadelerini kullandı.
“200 meslektaşımız hayatını kaybetti”
Pandemiden oldukça etkilendiklerini anlatan Akdemir; “Sıkıntılı bir süreç 2020'nin Mart’ın da başladı. Özel bir mesleği yapıyoruz. Bizim mesleğimizde mücbir sebep olmaz çalışmak zorundayız. pandemi var kimse sokağa çıkmıyor mali müşavirlerde çalışmasınlar olmaz pandemi döneminde çarkların dönmesini her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Türkiye'de pandemi döneminde çarkların döndüyse iş dünyası Finanslarını, çalışanlarını çalışanlarına ayakta tutmaya çalışmışlarsa, milyonlarca çalışanın kısmi çalışması nakdi ücret desteği gibi işlemleri yapılmışsa kredi işlemleri bankalarda devam edilmişse kamunun ihtiyacı olan beyannameler bildirgeler mali tablolar düzenlemişse, borsa ayakta kalmışsa bunların hepsi mali müşavirlerin yaptığı işler sonucudur. Eğer Mali Müşavirler bu işleri yapmazsa bu işler yürümez. TÜRMOB’a intikal eden rakamlara göre 200 civarında meslektaşımız hayatını kaybetti. Yüzlerce, binlerce arkadaşımız entübe oldu, testi pozitif çıkanlar oldu. Evinde atlatanlar hastanede yatanlar birebir hepsine yardımcı olduk. Hayatını kaybedenlerin ailelerine imkanlarımız ölçüsünde maddi yardımda bulunduk” açıklamalarını yaptı.
“2 Yıl Mücbir Sebep Kapsamında Kalmalı”
İlk etapta 65 yaşını geçenlerin mücbir sebep kapsamına alındığından bahseden Akdemir; “Pandemiden birinci derecede etkilenen sektörler mücbir sebep kapsamına alındı bu iş yerleri kapatıldı. İşyerlerinin mevcut durumuna göre, çalışanların mevcut durumuna göre mücbir sebep veya ertelemeler gündeme geldi. Şöyle mücbir sebep kapsamına girip kapatılmak zorunda kalan işyerlerinin birtakım ödevlerini erteleme getirildi. Beyannamelerine erteleme getirildi, ödemelerine erteleme getirildi. Bunlar zaman zaman kısa vadede olduğu zaman zaman uzun var uzun vadede oldu. Toplumun iş dünyasının çeşitli kesimleri çalışmak zorundalar üretimi devam ettirmek zorundasınız. Üretimi komple kapatamazsınız. Pandeminin kalkması yani 1 Temmuz tarihinin gelmesi bütün sorunların bittiği anlamına gelmiyor gelecek de bugünden itibaren ekonomik anlamda tedbir anlamına gelecek en az 2 yıl mücbir sebep kapsamında değerlendirilmek mücbir sebep bitmedi bize göre esas mücbir sebepler şimdi başladı geçmişte olanı oturduk kullandık ihtiyaçlarımızı 1 yıl 2 yıl imkanların ölçüsünde karşıladık. Bugün elimizde hiçbir şey yok” dedi.
İşyerlerinin çalışanlar konusunda devletten ciddi destekler aldığını söyleyen Yücel Akdemir; “Zaman zaman TOBB aracılığıyla veya devlet aracılığı ile uygun krediler verildi. Geçen yıl yüzde 0.5’lere 0.8’lere varan, yine piyasayı canlandırmak için faizler konut satışlarında belli konularda inşaat sektörünü ayakta tutan olağanüstü noktalara geri çekildi. Sektörler ayakta tutulmaya çalışıldı. 1 Temmuz geldiğinde bakıyoruz yüzde 0.5 olan faizlerin aylık ortalama yüzde 2’lere geldiğini finansman desteğinin zorlaştığını, diğer tarafta çalışanlar ile ilgiliyse kısa çalışma ödeneği basta olmak üzere, nakdi ücretsiz izin desteğinin ve birçok teşvikin bittiğini açıkçası işletme sahiplerinin bundan sonra kendi elde edecekleri gelirle bas basa kaldıklarını görüyoruz. Esas mücbir sebep bundan sonra başladı. Önümüzde en azından daha uzun olmasını istemem ama 2 yıllık sıkıntılı bir süreç var. Bizim 2020’den önce 2019'a görebilmemiz için aradan 2 veya bilemediniz 3 yıl geçmesi lazım. Hükümetin desteğini gerekiyor. Örneğin sigorta prim desteği gelebilir. Sigorta prim desteği yani işçilerini yeniden çalıştırmaya başlayanların desteği 30.06.2021 tarihiyle bitti. En azından 31.12.2021'e kadar uzatılmalı, benzeri işten çıkarma yerine ücretsiz izin desteği verilebilir. hangi rakamlarla hangi işsizlik oranları ile karşı karşıya kalacağımızı bilemiyoruz. Gözlemlediğimiz de söylüyoruz bu sıkıntılı dönemden geçişin ilk yolu olarak işverenler işçiden tasarrufu düşünüyorlar” açıklamalarını yaptı.
“Teşvikler kademeli olarak devam etmeli“
TOBB desteğiyle kredilerin önü açılmalı diyen Akdemir; “Bu şekilde teşviklerle şöyle hepsini birden kucaklaması söz konusu değil. Örnek söylüyorum internetten satış yapanlar ulaşım sektöründe olanlar birçok kesimin işleri iki kat 3 kat 4 kat arttı. Teşviklerin sınırlı bir şekilde verilmesi lazım yani pandemiden etkilenen kesimi desteklenmesi gerekiyor. Yoksa herkesi kucaklaması söz konusu değil. Etkilenen kesimin 1-2 yıl daha kademeli olarak desteklenmesi, ayakta durması gerekli. Ne kadar açılma olutsa olsun finansman sıkıntısı böyle olduğu sürece ayakta durmaları mümkün değildir” şeklinde konuştu.
“Tek başımıza çalışmayı bir kenara bırakalım”
Muhasebeci ve mali müşavirlerin ortak olacak şekilde hareket etmelerinin hayati önem taşıdığını anlatan Başkan Yücel Akdemi; “Pandemi nedeniyle hayatını kaybedenlerin geleneksel işlemleri var. Kişiye bağlı bir meslek. Eğer şirket değilseniz hayatınızı kaybetmişsiniz o gün itibariyle mükellefiyetiniz sona eriyor ve bu nedenle de biz meslektaşlarımıza şunu öneriyoruz tek başımıza çalışmayın güçlerimizi birleştirin. Herhangi nedenle bir başınıza bir iş geldiğinde ailelerimiz mağdur olmasın. Tek başımıza çalışmayı bir kenara bırakalım mutlaka kendimize fikirlerimizin uyuştuğu yol arkadaşı bulalım. Vefattan sonra bireysel çalışan büroların devam etmesi mümkün değil. Covid-19’a yakalanma mücbir sebep kapsamına alındı. Serbest olarak çalışanlar Covid’e yakalandıktan sonra raporları ile birlikte gelir idaresine müracaat edip hastalıklarının bittiği tarih itibariyle onlara 15 gün süre tanınıyor. Geride bıraktıkları vermedikleri beyannameleri veremleri için eksik işlerini halletmeleri gerekiyor” dedi.
“Yeni yasal düzenleme oldukça yerinde”
1 Temmuz itibariyle Maliye Bakanlığı'nda bir komisyon kurulduğunu ve Adalet Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı ortak komisyonda 359’un düzeltilmesi konusunda bir çalışma yapıldığını söyleyen Akdemir; “Muhasebe ile ilgili kanuni yasal defterlerin yok edilmesi yırtılması tahrip edilmesi veya sahte veya muhteviyatı değiştirici belge düzenlenmesi diğer bir değişle naylon fatura düzenlenmesi ile ilgili cezalar vergi cezası değil hapis cezası olarak düzenleniyor. Yıllık olarak düzenleniyor yani burada bunlar tespit edildi Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunuyorlar her yılbaşındaki eylem için 3 ila 5 yıl arasında mevcut kanun ceza istiyor 5 yıl geriye dönülüyor 5 yılda her yıl benzer suçları işlemişseniz 25 yıl ceza ile karşı karsıya kalıyorsunuz. Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesinde aynı türden olan suçların bir defaya mahsus ceza teke indirilmesi maddesi var. Orada bir çelişki var o çelişkiyi gidermek için şu anda 359 konusunda Adalet Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı çalışıyorlar. Düşünün defterinizin 5 yaprağı yıpranmış ama bir şekilde diğer vesikalarla devlete vergi kaydı olup olmadığını ispat ediyorsunuz ortada bir kaybı yok ve bilgisayar kayıtlarımız var, buna da ceza var. Evraklarınız var, buna da cezalar var. Devletin kaybı olmadığı halde hapis cezaları gündemde şimdi tüm bunların hepsini düzeltici bir çalışma var son derece doğru ve yerinde” dedi.
“Şu anki mali tatilin bir anlamı yok”
Mali tatille ilgili açıklamalar yapan Akdemir; “Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar mayıs ayında bir mali tatile müsait değil. Arkadaşlarımızın beklentisi biz; haziran ayının işlerini beyannamelerini temmuz ayında veriyoruz. Diyoruz ki haziran ayının beyannamelerini temmuz ayında vermeyelim temmuz ayı mali tatil olsun. Ağustos ayında birleştirerek verelim ayrı ayrı verelim ama ülkenin içinde bulunduğu koşullar haziran ayı beyannamelerinin ağustos ayında verilmesine müsait değil. Örneğin ay sonunda beratlar var. Bunları kapsamıyor sadece KDV’yi kapsıyor muhtasarı kapsıyor. Maalesef Maliye Gelir İdaresi zorunlu nedenlerle inceleme elemanlarının turneye gönderiyor özellikle Anadolu'da turneye gelen devletin görevlisi incelemesini bitirmek istiyor maalesef bizden istediklerinde bize götürmek zorunda kalıyoruz. 1 Ağustos gelmeden davaları da açmak zorunda kalıyoruz mali tatilin bizim için anlamı yok mali tatili sadece ve sadece bizim kafamızı karıştırıyor. Mali tatilin sektörün kendi içinde oturup tartışması gerekiyor.