Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

HEDEF; MİKTAR BAZINDA DAHA FAZLA İHRACAT

“2023 yılı hedefimiz, 4-4.5 milyon dolar ''

info@karadenizekonomi.com / 14.01.2016

HEDEF; MİKTAR BAZINDA DAHA FAZLA İHRACAT



Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Edip Sevinç, fındık az olsun fiyatı yüksek olsun algısının yanlış bir yaklaşım olduğunu ifade etti. Sevinç, Türkiye’nin fındık ihracatındaki son durumunu  değerlendirdi.

 KFMİB Başkanı Edip Sevinç, üretim düştüğü sürece, Gürcistan, Azerbaycan ve ABD’nin Türk fındığı için bir tehdit oluşturduğunu kaydetti. Fındığın tarım ürünleri arasında önemli bir ihraç ürünün olduğunun altını çizen Sevinç, 3 milyon dolara yaklaşan ihracat rakamlarının sevinç verici olduğunu, 2023 yılı hedeflerinin 4-4.5 milyon dolar ihracat rakamına ulaşmak olduğunu söyledi.

FINDIK İHRACATINDA YENİ TREND ÇİN VE ARAP PAZARI

KFMİB Başkanı Edip Sevinç, Dünyada fındığın sadece çerez olarak tüketilmediğini vurgulayarak, fındık ihracatında Çin ve Arap pazarında yeni bir trend 

yakalandığını, özellikle Çin pazarından umutlu olduklarını, Çinlilerin fındığı yeni yeni tanıdığını, hedef ülkeler arasında, Japonya, Rusya ve Hindistan’ında yer aldığını belirtti.

“HEDEFİMİZ MİKTAR BAZINDA İHRACAT”

Fındık fiyatının serbest piyasada arz ve talebe göre oluştuğunu aktaran Sevinç, “2016 yılının 2015 yılına göre daha iyi geçeceğine inanıyorum. En azından miktar bazındaki ihracat açısından söylüyorum. Döviz bazındaki sonucun ne olacağını şimdiden kestirmemiz mümkün değil. O tamamen fiyatlarla ilgili bir şey. Fiyatlarda arz talep dengesine göre şekil aldığına göre onu o zaman göreceğiz. Bizim hedefimizin her zaman için miktar bazında ihracat olduğunu açıkça söyleyebilirim. Tabi ki dövizin daha fazla gelmesi, fiyatların yüksek olması herkesin lehinedir ama fındık tüketimini engellemeyecek boyutta olması lazım” dedi.

“TÜRKİYE’DE SİSTEMATİK BİR ÇOCUK İŞÇİLİĞİ YOK”

Sevinç, Türk fındık ihracatçısının fındığın sosyal boyutunda üzerine düşen görevi yerine getirdiğini ifade ederek, Türkiye’de sistematik bir çocuk işçiliği bulunmadığını, bunun bölücü ve yıkıcı unsurların özellikle Hollanda üzerinden Türkiye’ye atılan bir iftira olduğunu vurguladı. 3’TE

“2023 yılı hedefimiz, 4-4.5 milyon dolar fındık ihracatı”

Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Edip Sevinç, Öncü Gazetesi’ne konuştu.

KFMİB Edip Sevinç, ihracatta miktar düşüklüğüne tahammülleri bulunmadığını kaydederek şöyle konuştu;

“Fındık öncelikle Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünleri içerisinde tarım ürünleri bazında en önemli ihraç kalemlerinden bir tanesidir. Üstelik bizim kemiksiz ihracat diye tabir ettiğimiz, hiçbir ithal girdi olmadan, tamamen Türk üreticisinin ürettiği üründen, diğer bütün yardımcı malzemelerden, kullanılan teknolojiye ve fabrikaya kadar her şeyiyle ülkemizin ürettiği bir üründür. Bu açıdan çok önemlidir. Uzun yıllar fındık ihracatında 220 bin ton ortalamayı aşamamış olmamız göz önünde bulundurduğumuzda ve ihracatımız bir milyar dolar civarında iyi bir ihracat sezonunda bir milyar doları aşamadığını da düşündüğümüzde bu gün artık 2009 yılından itibaren ulaştığımız rakamlar son derece heyecan verici ve sevindirici boyuttadır. Ancak bunda Türk sanayicisinin fındığı işlemede fındığı pazarlamada gösterdiği maharet yanında 2009 yılından itibaren fındıkta serbest piyasa rejimine geçilmiş olmanın çok önemli bir payı var. Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu dönemde, 2009 yılında büyük bir cesaretle fındıkta serbest piyasa rejimi kararını almış olması ve üreticiyi alan bazında destekle, fiyat dışında destekleme sistemini başlatmış olmasından bugünkü başarı üzerinde çok büyük etki var. Bu her şeyden önce üreticinin, bu ürünün sahibi olduğunu tam anlamıyla pekiştirmesine sebebiyet verdi. Devlet himayesinden devletin ulufe şeklinde dağıttığı taban fiyatlarından medet beklemek yerine kendi ürününün az talep dengesini kendisi kurması anlamına geldi. Rekolte kaybından 2009 yılından bu yana fiyatlar beklenmedik derecede arttı. 20 liraları gördü, bu sene on iki den başladı, on üç on dörde çıktı simdi on bir lira civarında. Serbest piyasa içerisinde normal olan hadiseler, çünkü artık fındıkta az talep dengesi söz konusu. Bu arada tüm dünyada sert kabuklu meyvelerin besin değerleri, antioksidan ihtiva etmeleri yönüyle birlikte sağlık üzerindeki etkileri de göz önüne aldığımızda bu tür ürünlere ciddi manada bir talebin olduğu söylenebilir. Bunun yanında başka bir problemle karşı karşıyayız. Fındığı satacağız ama satmamız için üretmemiz lazım. İddialarımız var, 2023 projeksiyonumuz var, dört, dört buçuk milyar dolar hedeflerimiz var, ihracattaki hedeflerimiz büyük ama bunlar ancak fındıkla sağlanacak işerdir. Bir başka perspektifken baktığımızda da eğer malı piyasaya arz edemiyorsanız, mal tüketilmiyorsa, tüketici bu malı her zaman bulup, her zaman bu üründen mamul ürünlerle mal olmuyorsa bu ürünün geleceği yok demektir. Şöyle çok yanlış bir algı var ‘’ Rekolte düşük olsun, fiyatlar yükselsin ülkeye döviz girsin ‘’. Bu bir sene iki sene böyle olabilir, ama bu asla sağlıklı bir yol olmaz. Çünkü tüketilmeyen, yeni ürünleri piyasaya sürülmeyen bir ürünün geleceği olması mümkün değil. Böyle bir ürünü gelecek nesillere devredebilmemiz mümkün olmaz. Önemli olan her şeyden önce arzın dünya ihtiyacını karşılayabilecek hatta dünya ihtiyacını tetikleyecek boyutta olmasıdır. Bu belki bir müddet fiyatların istenilen düzeyde olmamasına sebebiyet verebilir, ama bunun arkasından gelecek olan tüketim alışkanlığı bundan sonra üretim ne olursa olsun fiyatı hiçbir şekilde etkilemez. Şimdi bizim sıkıntımız tüketim alışkanlığı tam oluşmadan, özellikle alternatif ülkelerde fındık endüstrisi gelişmemişken fiyatların yükselmesi sebebi ile beraber oradaki tüketim durdu. Bu gün iyi döviz girişi var ama 240 bin ton yıllık ihracat bizim beklediğimiz ve bizi tatmin edecek bir miktar değil. Halbuki biz 301 bin ton ihracat yaptık, demek ki yapılabiliyormuş. İhracat miktarı azlığı bizim hiç tahammül etmemiz gereken bir olgudur. Bu nedenle yaşlanan arazilerde verimin arttırılması, bu anlamda da çeşitli algı çalışmalarının yapılması, yeni türlerin ıslahı, geç donlara karşı dayanıklı olan fındık türlerinin dikilmesine teşvik etmek gibi misyonları bizde üzerimize aldık.”

“FINDIKTA ÇOCUK İŞÇİLİĞİ HOLLANDA ÜZERİNDEN TÜRKİYE’YE ATILAN BİR İFTİRADIR”

Fındık ihracatçıları olarak, fındıkta verim artırılması ve sosyal projele destek olduklarını söyleyen Sevinç şunları kaydetti;

“Fındık ihracatçıları olarak, Fındık İhracatçılar Birliği ve Fındık Tanıtım Gurubu vasıtasıyla beraber, bu anlamdaki projelere destek veriyoruz, Elimizde birçok proje var, bundan sonra gelecek projelere de destek vereceğiz. Üniversitelerimizle ve müteşebbislerle iş birliği yapmak istiyoruz. Türkiye’deki bütün üniversitelere yazı yazdık, özellikle fındık hasadında mekanizasyonla ilgili bir projeniz varsa gelin, her türlü desteği vermeye hazırız. Karadeniz de fındık arazisinde en ciddi maliyet unsuru fındığın elle toplanıyor olmasıdır. Bu çok problem doğuruyor, çocuk işçiliği ile karşı karşıya kalıyoruz, gereksiz ithamlara maruz kalıyoruz. Üreticimizde gelirinin büyük bir kısmını üretim maliyetine harcamak zorunda kalıyor. Bu nedenle bu beyanda da ciddi teşebbüslerimiz var. Makine İhracatçıları Birliği ve Makine Tanıtım Gurubuyla birlikte de iş birliğimiz var. Onları da konudan haberdar ettik, onlarda çalışıyorlar. Bunun yanında bir gen laboratuarıyla birlikte tamamen virüslerden arındırılmış, Türkiye’nin şartlarına uygun toprağa uygun verimli fidanların yetiştirilmesi hususunda da çeşitli çalışmalarımız var, bunları devletimize bildirdik, biz buradayız elinizde proje varsa kaynak eksikliği varsa yapabileceğimiz kadar Ekonomi Bakanlığımızın müsaadesi oranında bunların hepsini yerine getirebiliriz. En son Türkiye de çocuk işçiliğinin engellenmesi ile ilgili olarak İLO, Çalışma Bakanlığı ve Fındık Tanıtım Grubu arasında yaklaşık sekiz yüz bin dolarlık bir projeye Ekonomi Bakanlığı onay verdi. İnşallah çalışma bakanımıza da arz edeceğiz. Haksız yere Türkiye’nin itham edildiği bu konuda da biz elimizden geleni yapmaya çalışacağız. Türkiye de sistematik bir çocuk işçiliği yoktur. Bu bölücü ve yıkıcı unsurların özellikle Hollanda üzerinden Türkiye’ye atılan bir iftiradır. Ama ne yazık ki Avrupa’daki basın, oradaki endüstrinin ürkekliği sonucunda bu konuda çok ciddi soruşturmalar, çok ciddi arayışlar ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor. Bizimde buna kayıtsız kalabilmemiz mümkün değil. Bu anlamda da desteklerimizi devam ettiriyoruz.”

“YENİ HEDEF ÜLKE, JAPONYA, RUSYA VE HİNDİSTAN”

Fındık Tanıtım Grubu olarak, Türk fındığını tüm Dünyaya tanıtma noktasında çalışmaların sürdüğünü aktaran KFMİB Edip Sevinç, “Ülkemiz için çok büyük bir sevinç içerisindeyiz, çünkü Fındık Tanıtım Grubu 1990’larda kuruldu. İlk olarak Çin de faaliyet göstermişti. O zaman arz fazlası fındığın tüketilmesi ciddi bir problemdi, bunun tüketilmesi için, fındığın bilinmediği yerlerde ve tüketim potansiyeli fazla olan yerlerde tanıtım çalışmaları yapmak amacıyla kurulmuştur. Rahmetli Ahmet Başkan büyüğümüzün de bu konuda çok kıymetli çalışmaları oldu, kendisini rahmetle anıyorum. Uzun yıllar istediğimiz sonucu alamadık, nihayet bu yıldan itibaren meyvelerin toplanmaya başlandı görülüyor. Öyle tahmin ediyorum ki önümüzdeki bir iki yıl içinde Çin ilk on ihracat yaptığımız ülke içine girecek, eğer orada yapılan üretimleri Çinli tüketici severse ve Çin ekonomisi de buna müsaade ederse, çok önemli rakamlara ulaşılacağı kanaatindeyim. Çine hiçbir zaman binle bin dört yüz ton arasındaki rakamdan fazla ihracat yapılmamıştı ama henüz sezonun başındayız, Ağustos Aralık ihracatının üç bin beş yüz ton olduğunu görüyoruz. Bu mükemmel bir sonuç bizim için, çok daha artacağını, çok daha iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyorum. Çin her zaman birinci hedef ülkeydi, ancak sonuçları yeni yeni almaya başlıyoruz. Hedef ülkelerimiz arasında Japonya ve Rusya var, Hindistan da çok kısmi çalışmalar var orası biraz zor ama ümit ediyorum ki savaş ortamı bittikten sonra Rusya’da da iyi sonuçlar alacağız. Rusya ekonomisinin çok kötü bir duruma düşmesi neticesiyle birlikte ihracatta çok düştü. Japonya kolay bir Pazar değil ama orada da iyi bir sonuç alınacağına inanıyorum. Arap ülkelerinde trend çok iyi gidiyordu. Özellikle Suriye, Irak, Libya, Cezayir pazarların da çok iyi gidiyor. Hem ekonomik krizler hem savaş ile birlikte biraz duraklama var. Ama Avrupa Ülkelerindeki Geleneksel pazarlardaki artışlarla bunları kapatabileceğimizi düşünüyorum” dedi.

“GÜRCİSTAN, AZERBAYCAN VE ABD TÜRK FINDIĞI İÇİN BİR TEHDİT”

Sevin, Çin pazarından umutlu olduklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü;

“Çinliler fındığı çerezlik şeklinde yemiyor, orada da dondurma sanayi, çikolata sanayi, pastacılık sanayi gelişiyor. Bir endüstriyel ürün olarak şu an da tüketiliyor. Özellikle fındık kreması ile ilgili yeni çalışmalar yapılıyor. O anlamdaki tüketiminde artacağına inanıyoruz. Fındığın en büyük avantajı çerezlik bir ürün değil, dolayısıyla sanayi ürünü olarak, çikolatanın dondurmanın pastanın içerisinde sunulduğunda bu dezavantajlar ortadan kalkacaktır. Zaten bizim ihrcaatcılar olarak da esas amacımız fındığı çerezlikten bir sanayi ürünü olaraktan dünyanın her yerine yayabilmektir. Tabiki de çerezlik olarak da tüketilecek, Türkiye de önemli miktarda çerezlik fındık tüketiliyor. Bunun daha da artması lazım, biz Türkiye pazarını da göz ardı etmiyoruz. Sonuçta önemli olan üreticinin fındığının tüketilmesidir. Fındık Türkiye de tüketilmiş, dışarı da tüketilmiş arz fazlası olmasın bütün isteğimiz bu. Üretim artsın halkımızda daha uygun fiyatlarda fındık yesin, üreticimiz daha fazla üretsin daha fazla kazansın, maliyetleri de düşürelim bu çok önemli, üreticinin kazanması lazım, kazanırsa sürdürülebilir bir üretim söz konusu olur.

2016 yılının 2015 yılına göre daha iyi geçeceğine inanıyorum. En azından miktar bazındaki ihracat açısından söylüyorum. Döviz bazındaki sonucun ne olacağını şimdiden kestirmemiz mümkün değil. O tamamen fiyatlarla ilgili bir şey. Fiyatlarda arz talep dengesine göre şekil aldığına göre onu o zaman göreceğiz. Bizim hedefimizin her zaman için miktar bazında ihracat olduğunu açıkça söyleyebilirim. Tabi ki dövizin daha fazla gelmesi, fiyatların yüksek olması herkesin lehinedir ama fındık tüketimini engellemeyecek boyutta olması lazım. Azerbaycan Gürcistan meselesini ciddi olarak konuşmamız gerekir. Bunlar şehir efsaneleri değil, bu gün Gürcistan ve Azerbaycan kabuklu fındık olarak 100 bin tona dayandı. Bunun yüz elli bin tona, iki yüz bin tona çıkması durumunda Türkiye’yi ciddi tehlikeler bekler. Doğuda iyi bir rekolte var. Şu anda fiyatların düşmesinde Gürcistan ve Azerbaycan’ın çok büyük bir etkisi var. Onlar daima Türkiye’nin altında satarlar. Zaten Türkiye’nin altına girmezlerse satamazlar. Avrupa da bir rakip, Avrupalılar artık Gürcistan’a gidiyorlar oradaki plantasyonları destekliyorlar, orada fındık kırma fabrikaları kurmuşlar, hatta fındık işlemeye dahi başladılar. Bu nasıl engellenebilir? Türkiye de verimliliğin arttırılmasıyla engellenebilir. Yeterli miktarda fındık olursa kimse Gürcistan’a bakmaz. Çünkü Türkiye ihracat için teknolojik imkanları, lojistik imkanları, banka sistemini ve güvenilirliğini Gürcistan ve Azerbaycan gibi ülkelerde bulmak şimdilik söz konusu olmadığı gibi, bunu durdurabilmek de bizim elimizde. Mesela Amerika en büyük tehlikedir. Çünkü korkunç bir bilimsel potansiyeli var. İsterlerse Oregon bölgesinde Türkiye kadar fındık üretebilirler. Onu engelleyen nedir? Türkiye’deki büyük üretimdir. Türkiye isterse fındık fiyatlarını istediği gibi kullandığı takdirde Amerika’da fındık üretimine fırsat vermez. Ama biz az üretelim fiyat artsın deyince böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kalırız. Bunu herkesin düşünmesi lazım. Özellikle bazı çevrelerin her gün fiyat demesiyle çözülecek bir şey değil. Ya da fındığın yanması donmasıyla ilgili dua etmesiyle çözülecek bir şey değil bu.”

“AFLATOKSİN TESTİ YAPTINIZ MI?”

“ÜRETİCİ YANLIŞ YÖNLENDİREREK ZARAR VERİYORLAR”

Sevinç açıklamasının sonunda aflatoksinle ilgili Ziraat Odaları’nın üreticileri yanlış yönlendirdiğini aktararak şunları belirtti;

“Bir Ziraat Odası Başkanımız fındıkta aflatoksin diye bir şey olmadığını söylüyor. Fındık fiyatları yükselirken aflatoksinden kimsenin bahsetmediğini, fındık fiyatları düşerken tüccarın, ihracatçıların aflatoksini uydurduğunu söylüyor. Bu çok acı ve komik bir şey. Aynı zamanda çok da bilim dışı bir şey. Siz hiç aflatoksin testi yaptınız mı? Fındığınız Avrupa’dan geri döndü mü ? Biz ne zorluklarla beraber bu üreticinin malına bir şey gelmesin, bizim başımıza bir şey gelmesin diye binbir zahmetle bu fındıkları ihraç ediyoruz haberiniz var mı? Nerden biliyorsunuz da konuşuyorsunuz, fındıkta aflotoksin yoktur? Bunlar sektöre yakışmıyor. Sürekli üreticiyi yanlış yönlendiren söylemler üreticiye zarar veriyor. Konuşulması gereken şey sadece gerçeklerdir. Gerçekleri de bu işin içerisinde olanlar konuşur.”