Tayfun Karataş Fatsa Ticaret ve Sanayi Odasında 8 yıldır Türkiyenin en genç oda başkanı ünvanı ile başkanlık yapıyor. Döneminde koyduğu hedeflerle Fatsa OSByi kıskanılan bir sanayi bölgesine dönüştüren Karataş ve ekibi, 1 Ekimde yapılacak seçimlerde
info@karadenizekonomi.com / 29.09.2017
Orduya yapılacak bir liman sadece Ordunun limanı değildir. Bugün Karadeniz Akdeniz yolundan, çevre illerle bağlantılarımızdan bahsediyoruz. Mesela Fatsa-Kumru-Korgan Niksar yolu gibi güzergâhları ticarete çevirmemiz gerekir. Sonuçta yol varsa ticaret vardır. Orduya kuracağımız kapasiteli bir limanı çıkış kapısı olarak değerlendirip Tokatın, Sivasın, Kayserinin ürettiği ürünlerin ihracatını buradan yapmalıyız. Yaptığımız ve yapacağımız yolları ticarette kullanmamız gerekir.
-Tayfun Karataş kimdir? Okurlarımıza kendinizi tanıtır mısınız?
-1977 yılında Fatsa doğumluyum. İlk orta lise tahsilini Fatsada okudum. Üniversite tahsilimi Girne Amerikan Üniversitesinde işletme bölümünde
tamamladım. Askerlik dönüşü iş hayatına girdim ve 17 yıldır çalışmaktayım. Fatsa, Altınordu ve Giresunda otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir şirketin ortaklığını ve yöneticiliğini yapıyorum. 2009da Fatsa Ticaret Ve Sanayi Odasının yönetim kurulu başkanlığına talip oldum 8 yıldır bu görevi yürütmekteyim.
Türkiyede en genç oda başkanı olma özelliğimiz var ve bunun bize getirdiği avantaj kadar ve dezavantajlar da vardı. Gençliğimizin bize verdiği heyecanı odamıza yansıtarak hasbelkader güzel işler yaptığımızı düşünüyorum. Bizden önce büyüklerimizin bize çizdiği ve ya bize bıraktığı bu yolda bizler daha iyi yerlere çıkartarak hizmetimizi iyi bir yere getirdiğimizi düşünüyorum.
-Fatsa Ticaret ve Sanayi Odasının geçmişinden de söz eder misiniz?
-Odamız 1 asırlık bir odadır. Yüz yılı aşkın bir süredir faaliyetini sürdürmekte birbirinden değerli isimler bu odada yöneticilik yapmış. Benden önce Fahri Bey (Fahri Tanrıkulu), şu anki meclis başkanımız 3 dönem burada yönetim kurulu başkanlığı yürütmüş. Kendisi de odaya ciddi manada sinerji ve değer katarak Fatsa ticaret ve sanayi odasını her konuda iyi bir şekilde temsil edip, sonra da bizim gibi genç bir kişinin elinden tutarak bir halef selef olarak bize yer vermiştir.
-Sizin Fatsodak görev döneminiz nasıl geçti?
-Biz yönetimi ve bu binanın arsasını 2011 yılında aldık, arsa bedelini kendi öz kaynaklarımızla karşıladık. Herhangi bir hibe kullanmadık. 2012 yılında inşaatına başlayıp 2 yıl gibi çok kısa bir sürede bitirdik. Bin 700 kayıtlı üyemiz var. Sanayici üyelerimiz de var, büyük esnaf üyelerimiz ve tacirlerimiz var. Herkese aynı yakınlık ve aynı uzaklıktayız. Fatsada ticarete güvenilir bir ticaret olarak bakmak gerekir. Fatsa merkez ve çevre ilçeleri Korgan, Çamaş, Çatalpınar, Kabataş ve Aybastıyı bir bütün olarak değerlendiriyorum. Fatsa denildiği zaman ben hepsini bir değerlendiriyorum ve bu 7 ilçenin tamamı gerçekten ticaret yapılabilecek, güvenilir insanların olduğu bir şehirdir. Kumru ilçemizin şöyle bir özelliği var Türkiyede karşılıksız çek ve senedin en az olduğu on ilçeden biridir.
-Fatsa son yıllarda nasıl bir değişim yaşadı?
-Ben göreve geldiğimde ekonomik raporu elime aldığımda fatsa %97.5 oranla tarıma dayalı idi. Tarımı da fındıktan oluşuyordu. Bu üzüntü veren bir tablo idi. Fındık ve fiyat iyi olduğu zaman avantajlı bir süreç, fındık az ve fiyat düşük olduğunda ise tehdit unsuru olarak görülüyordu. Bu anlayıştan kurtulup, bölgenin kalkınması için sürdürülebilir bir gelir akışı oluşturulmalı, 3 ay değil yılın 12 ayı sıcak para getirecek bir üretim ekonomisine geçilmeli idi. Allah razı olsun OSB7yi bölgemize kazandıranlardan. Ben göreve geldiğimde 400 çalışanı vardı, ben yeni bir hedef koydum; 2 yılda iki bin istihdam dedim. İstanbula gidip firmaları ikna etmek için saatlerce beklediğimi bilirim. Bu girişimlerimiz domino etkisi yarattı ve şuan 26 fabrika 3.700 çalışana ulaştık.
-OSBde faaliyet alanı olarak yoğunluk hangi sektörlerde?
-Özellikle tekstil sektörü daha yoğun yaşanmakta. Bugün baktığınızda Karadenizin tekstil sektöründe ki merkezi noktasındadır. Bugün Bulancak OSBye ciddi yatırımlar geliyorsa bunun esas sahibi Fatsa OSBdir. Çünkü bölgenin reklamını biz yaptık, performansı biz gösterdik. Bizim bölgemizde yer bulamayınca Bulancak OSBye gidiyorlar. Bugün Karadeniz Bölgesi eğer sanayide üretime dayalı bir sanayi anlayışını yavaş yavaş içine çekip büyütebiliyorsa bunun pay sahibi Fatsadır. Teksitil dışında bentonit, orman ürünleri, ceviz yağı fabrikası ki Türkiyede bu fabrika tektir. Düşünün ki Californiadan cevizi getiriyor işleyip Japonyaya ihraç ediyoruz ve Türkiyede sadece bunu yapan fabrikanın sahibiyiz. Büyük bir onur kaynağı bizim için. Bununla birlikte Türkiyenin en fazla kontrplak fabrikasından birini içinde barındırıyoruz. O yüzden farklı sektörlerde alanlarında en iyi olanları içimizde barındırıyoruz.
-Büyüme çalışmalarınız nasıl gidiyor?
-Ben 2009 yılında göreve geldiğimde istihdam hedefini 2 bin olarak belirledik ve bu hedefe 2 yılda ulaştık. Yerel dinamikler de sahiplenip destek oldu. Fatsa OSB olarak örnek teşkil ediyoruz. İngiltereden bir heyet geldi ve Fatsada böyle bir OSB olmasına çok şaşırdı. Fatsa gerçekten bir rol model olmaya başladı.
-Sanayinin Anadoluya yayılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Sayın Cumhurbaşkanımız 2023 yılı için 500 milyar dolar ihracat hedefi ortaya koydu. Bu iş sadece İstanbul, Kayseri, Bursa gibi illerle olmaz. Türkiyenin tüm illeri topyekûn bu hedefe yoğunlaşmalı. Bunun için daha fazla üretim alanları oluşturmalıyız. O nedenle OSB alanlarımızı doldurduk ve şimdi büyüme çalışmalarına başladık. Sanayi eğitim programına alındı. Kamulaştırma çalışması için ilgili yer sahipleriyle kamulaştırma programları yaptık. Yaklaşık 550 dönümlük OSB alanımıza bin dönümlük bir alan daha kamulaştırılarak kazandırdığımızda toplamda bir parselde 1550 dönümlük bir OSB oluşturmuş olacağız ki, Karadenizde bir parsellik yerde bin 550 dönümlük bir OSB yok. Yeni dönemdeki hedefimiz bu. O yüzden oradaki hedefimiz 10 bin istihdam. Bu durum Ordu adına bir anlamda hem iyi hem kötü. Şöyle ki bakıyorsunuz Orduda yatırım alanları dolmuş, güzel tarafı ise Ordu tercih edilen bir noktaya gelmiş ama kötü olan tarafı Orduya şuan bir yatırımcı gelse verebileceğiniz bir metre kare dahi yer yok! Kesinlikle Ordunun bu anlamda yatırım alanlarını oluşturmamız lazım. Çünkü eğer göçü engelleyeceksek, terse göçü başlatacaksak üretmeden başka çaremiz yok.
-Kalifiye eleman sorununu nasıl aşıyorsunuz?
-Bölgede kalifiye eleman sıkıntısı var. Bunu aşmak adına kendi
Bünyemizde tekstil atölyesi kurduk ve burada 600ün üstünde eleman yetiştirip iş dünyasına kazandırdık. İşletmeler özellikle şefleri bulmakta zorlanıyor. Bunun üzerine Ordu üniversitesine gittik ve Moda-tasarım gibi giyim bölümlerini Fatsa Meslek Yüksek okuluna açılmasını sağladık. Üniversite sanayi işbirliği hep konuşulur ama eyleme dönüşmez, sağ olsun rektörümüz bu konuda destek oldu. Fatsa OSB olarak üniversitemize bina yaptık. Yapmış olduğumuz bina ve açılan iki bölüm sayesinde Fatsa Meslek Yüksek Okuluna 300 öğrencinin daha gelmesini sağladık. Moda defilesi yaptılar. Şehrin aynı zamanda sosyal yaşantısına da bir katkısı var. Ve Ordu Üniversitesine tek özel müteşebbisler olarak bina verip, eğitime destek olan tek ilçe Fatsadır.
-Ordunun şu anda bölgeye ve çevresine hizmet verecek yeterli limanı yok. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Türkiye dış ticaretin %78ini deniz yolu taşımacılığı yapıyor. Eğer siz dünyada ihracat yapan bir ülke olmak istiyorsanız limanınızın güçlü olması lazım. Çünkü ihracat varsa denizyolu taşımacılığı olması lazım. Biz bunun mücadelesini çok verdik zaman zaman fakat bazı siyasetçilerimizin potansiyel nerede söylemleri ile karşılaşıyoruz. Buraya limanı kazandırmanız demek yarın limana bağlı yatırımcıların da bu bölgeye gelmesi demek. Kaldı ki Orduya yapılacak bir liman sadece Ordunun limanı değildir. Bugün Karadeniz Akdeniz yolundan, çevre illerle olan bağlantılarımızdan bahsediyoruz. Mesela Fatsa-Kumru-Korgan Niksar yolu gibi güzergâhları ticarete çevirmemiz lazım. Sonuçta yol varsa ticaret vardır. Orduya kuracağımız güçlü bir limanı çıkış kapısı olarak kullanıp Tokatın, Sivasın, Kayserinin ürettiği ürünlerin ihracatını buradan yapmalıyız. Yaptığımız ve yapacağımız yolları ticarette kullanmamız gerekir. Bugün Tokatın 15 milyon dolar ihracatı var, Sivas gibi bir ilin 30 milyon dolar ihracatı var. Çok düşük! Çünkü neden; buradan Japonyaya gemiyle gönderdiği maliyet Tokattan Trabzona gönderdiği konteynırdan daha düşük! Dolayısıyla burada bir konteynır limanı şart. Hem Ordu ekonomisi hem İç Anadolu ekonomisini canlandırmak demektir. Baktığınızda Ordu ili ihracatı yüksek ithalatı çok düşük kar eden bir il konumunda.300 milyon üzerinde bir ihracat var, yaklaşık 60 milyon civarın da bir ithalatı var. Yani Ordu ili aslında hükümet açısından karlı bir il. Bu rakamı istesek artırabiliriz bunu da; OSB alanlarını çoğaltarak buna bağlı olarak limanlarımızı gerekli koşullara getirerek ve konteynırları içinde barındırarak bunu yapabiliriz. Bunu yaptığınız takdirde üreten, istihdam yaratan bir Orduyu oluşturmuş oluruz. Üniversitemizi mesela eksik olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum. Sadece Altınordu yerleşkesinde büyüyerek bunu sağlayamaz. Eğer Ordunun üniversitesiyse bunu ilçelerle de paylaşması lazım. Özellikle Ünye ve Fatsada fakülte sayısını arttırması lazım. Aybastı gibi Kumru gibi ilçelere de Meslek Yüksek Okulu açarak onların da üniversiteyi sahiplenmesi lazım ki Ordu üniversitesi olsun. Böylelikle sosyal hayata katkı, öğrencilerin ekonomiye katkısını sağlayarak yaşam kalitelerini yükseltmiş oluruz yüzden Ordu Üniversitesi de dönüp kendine bakması lazım!
-Yeniden başkan adayı olduğunuzu biliyoruz. Hedefiniz nedir?
-Yarım kalan işlerimiz var özellikle OSBnin büyütülmesi yönünde yoğun bir döneme girmeye hazırlanıyoruz. İstihdam alanları oluşturmak için bunun ne önemli ayağı OSBdir.2009 yılında göreve geldiğimde OSByi gerekli yerlere taşımak üzere hedef koydum ve bugün muvaffak olduk buna. Şimdiki hedefim ise göreve sürem içinde Fatsa OSByi daha da büyütüp, 10 bin kişilik istihdama ulaştırmak.
-Ordunun Büyükşehir statüsüne geçmesi ile hizmetlerde bir farklılık oldu mu?
-Özellikle ulaşım anlamında Büyükşehirin yaptıklarını takdir ediyorum. Eksik bulduğum yanları var yok değil. Tabi ki daha katılımcı bir yönetim tarzı ortaya koymalı. İstişareye dayalı bir yönetim anlayışı ile yol alsak daha başarılı oluruz diye düşünüyorum. Dolayısıyla doğru bulduğum çalışmaları da var doğru bulmadığım çalışmaları da var. Özellikle Sivil toplum ayağıyla daha çok istişare halinde bulunmak lazım. Ne yazık ki Ordu ili olarak çok büyük bir zafiyet içerisindeyiz. Biri bir şey söylediği zaman siyasete oynadığı düşünülüyor. Herkes altından bir tuğla çekip almaya çalışıyor. Halbuki doğru olduğuna inanıyorsak kimin söylediğine bakmamak lazım.
-İlçeler arası rekabet var mı?
-Rekabet kaliteyi doğurur yok diyen varsa yalan konuşur! Elbette bir rekabet halinde olacağız ama bu pozitif anlamada olmalı. Sınırları geçmeyecek boyutta olmalı. Yıllardır rekabeti birbirimize çelme takarak yaptık, oysa yeri geldiğinde omuz veren bir istişare tarzı ile yapmalıyız. Rakip olmak asla düşman olmak demek değildir. Benim için kalite, küçük de olsa yarışmaktan geçer. Çünkü her yol gelişmeye varıyor. Birindeki varlıktan zarar gelmez, yokluktan zarar gelir. Kaldı ki bizim ilçe düzeyindeki gelişmemiz Fatsa, Ünye diye geçmiyor, Ordu diye geçiyor. Bunun için bizim isteğimiz Altınordu neyse Fatsanın da o olması lazım. Ünye neyse Aybastının da o olması lazım. Yani babanın bir çocuğuna 10 lira verirken diğerine 1 lira vermemesi lazım. Biz bu pencereden bakıyoruz…
-Havalimanı bölgeye nasıl bir pozitif etki yaptı?
-Bir yerde ticaretin gelişmesi için iki unsur vardır biri ulaşım diğeri iletişim. İletişim noktasında sıkıntımız yok ulaşım da sadece karayolu demek değildir, ulaşım havayolu demektir, denizyolu demektir, demiryolu demektir. Bunlar ticarete çok büyük katkı sağlar. Bunun en büyük örneği Ordu-Giresun havalimanı olmuştur. Dışarıdan gelen ve ticaret yapan kişilerin havaalanı olmadığı zaman bölgeye bakış açısı farklı oluyor. Bu durum ekonomiye de yansıyor, turizme de yansıyor. Bölge olarak en önemli eksiğimiz liman. Bunu da konuşlandırdığımız zaman Ordunun önü açıktır.
-Seçim tarihiniz belli oldu, rakip aday var mı?
-1 Ekim tarihinde seçim. Şuan herhangi bir liste veya rakip gözükmemekte. Bunun kattığı avantajda var dezavantajda var. Bu durum sorumluluğu daha da çok arttırıyor ve beklentiyi yükseltiyor. Ticaret ve Sanayi Odası başkanı olarak her oda başkanı gibi bir ücret almıyor. Bu tamamen özveri ve hizmet etme anlayışıyla yola çıkılan bir görev. Herhangi bir maddi çıkar beklemeden sadece bölgenin kalkınması için yer buluyoruz kendimize. 1 Ekim itibariyle görevimiz bize yeniden tebliğ edildikten sonra önümüzdeki 4 yıl boyunca Fatsayı kalkındırmak için çalışacağız inşallah. Üyelerimize de bu anlamda minnettarlığımı bir kez daha ifade etmek isterim.
-Teşekkür ederiz. Başarılar dileriz…