Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

FATSO Başkanı Tayfun Karataş Ordu limanı İhracat kapısı olur

Tayfun Karataş Fatsa Ticaret ve Sanayi Odası’nda 8 yıldır “Türkiye’nin en genç oda başkanı” ünvanı ile başkanlık yapıyor. Döneminde koyduğu hedeflerle Fatsa OSB’yi kıskanılan bir sanayi bölgesine dönüştüren Karataş ve ekibi, 1 Ekim’de yapılacak seçimlerde

info@karadenizekonomi.com / 29.09.2017

FATSO Başkanı Tayfun Karataş  Ordu limanı  İhracat kapısı olur

“Ordu’ya yapılacak bir liman sadece Ordu’nun limanı değildir. Bugün Karadeniz Akdeniz yolundan, çevre illerle bağlantılarımızdan bahsediyoruz. Mesela Fatsa-Kumru-Korgan Niksar yolu gibi güzergâhları ticarete çevirmemiz gerekir. Sonuçta yol varsa ticaret vardır. Ordu’ya kuracağımız kapasiteli bir limanı çıkış kapısı olarak değerlendirip Tokat’ın, Sivas’ın, Kayseri’nin ürettiği ürünlerin ihracatını buradan yapmalıyız. Yaptığımız ve yapacağımız yolları ticarette kullanmamız gerekir.”

-Tayfun Karataş kimdir? Okurlarımıza kendinizi tanıtır mısınız?

-1977 yılında Fatsa doğumluyum. İlk orta lise tahsilini Fatsa’da okudum. Üniversite tahsilimi Girne Amerikan Üniversitesi’nde işletme bölümünde 

tamamladım. Askerlik dönüşü iş hayatına girdim ve 17 yıldır çalışmaktayım. Fatsa, Altınordu ve Giresun’da otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir şirketin ortaklığını ve yöneticiliğini yapıyorum. 2009’da Fatsa Ticaret Ve Sanayi Odasının yönetim kurulu başkanlığına talip oldum 8 yıldır bu görevi yürütmekteyim.

Türkiye’de en genç oda başkanı olma özelliğimiz var ve bunun bize getirdiği avantaj kadar ve dezavantajlar da vardı. Gençliğimizin bize verdiği heyecanı odamıza yansıtarak hasbelkader güzel işler yaptığımızı düşünüyorum. Bizden önce büyüklerimizin bize çizdiği ve ya bize bıraktığı bu yolda bizler daha iyi yerlere çıkartarak hizmetimizi iyi bir yere getirdiğimizi düşünüyorum.

-Fatsa Ticaret ve Sanayi Odası’nın geçmişinden de söz eder misiniz?

-Odamız 1 asırlık bir odadır. Yüz yılı aşkın bir süredir faaliyetini sürdürmekte birbirinden değerli isimler bu odada yöneticilik yapmış. Benden önce Fahri Bey (Fahri Tanrıkulu), şu anki meclis başkanımız 3 dönem burada yönetim kurulu başkanlığı yürütmüş. Kendisi de odaya ciddi manada sinerji ve değer katarak Fatsa ticaret ve sanayi odasını her konuda iyi bir şekilde temsil edip, sonra da bizim gibi genç bir kişinin elinden tutarak bir halef selef olarak bize yer vermiştir.

-Sizin Fatso’dak görev döneminiz nasıl geçti?

-Biz yönetimi ve bu binanın arsasını 2011 yılında aldık, arsa bedelini kendi öz kaynaklarımızla karşıladık. Herhangi bir hibe kullanmadık. 2012 yılında inşaatına başlayıp 2 yıl gibi çok kısa bir sürede bitirdik. Bin 700 kayıtlı üyemiz var. Sanayici üyelerimiz de var, büyük esnaf üyelerimiz ve tacirlerimiz var. Herkese aynı yakınlık ve aynı uzaklıktayız. Fatsa’da ticarete güvenilir bir ticaret olarak bakmak gerekir. Fatsa merkez ve çevre ilçeleri Korgan, Çamaş, Çatalpınar, Kabataş ve Aybastı’yı bir bütün olarak değerlendiriyorum. Fatsa denildiği zaman ben hepsini bir değerlendiriyorum ve bu 7 ilçenin tamamı gerçekten ticaret yapılabilecek, güvenilir insanların olduğu bir şehirdir. Kumru ilçemizin şöyle bir özelliği var Türkiye’de karşılıksız çek ve senedin en az olduğu on ilçeden biridir.

-Fatsa son yıllarda nasıl bir değişim yaşadı?

-Ben göreve geldiğimde ekonomik raporu elime aldığımda fatsa %97.5 oranla tarıma dayalı idi. Tarımı da fındıktan oluşuyordu. Bu üzüntü veren bir tablo idi. Fındık ve fiyat iyi olduğu zaman avantajlı bir süreç, fındık az ve fiyat düşük olduğunda ise tehdit unsuru olarak görülüyordu. Bu anlayıştan kurtulup, bölgenin kalkınması için sürdürülebilir bir gelir akışı oluşturulmalı, 3 ay değil yılın 12 ayı sıcak para getirecek bir üretim ekonomisine geçilmeli idi. Allah razı olsun OSB7yi bölgemize kazandıranlardan. Ben göreve geldiğimde 400 çalışanı vardı, ben yeni bir hedef koydum; 2 yılda iki bin istihdam dedim. İstanbul’a gidip firmaları ikna etmek için saatlerce beklediğimi bilirim. Bu girişimlerimiz domino etkisi yarattı ve şuan 26 fabrika 3.700 çalışana ulaştık.

-OSB’de faaliyet alanı olarak yoğunluk hangi sektörlerde?

-Özellikle tekstil sektörü daha yoğun yaşanmakta. Bugün baktığınızda Karadeniz’in tekstil sektöründe ki merkezi noktasındadır. Bugün Bulancak OSB’ye ciddi yatırımlar geliyorsa bunun esas sahibi Fatsa OSB’dir. Çünkü bölgenin reklamını biz yaptık, performansı biz gösterdik. Bizim bölgemizde yer bulamayınca Bulancak OSB’ye gidiyorlar. Bugün Karadeniz Bölgesi eğer sanayide üretime dayalı bir sanayi anlayışını yavaş yavaş içine çekip büyütebiliyorsa bunun pay sahibi Fatsa’dır. Teksitil dışında bentonit, orman ürünleri, ceviz yağı fabrikası ki Türkiye’de bu fabrika tektir. Düşünün ki California’dan cevizi getiriyor işleyip Japonya’ya ihraç ediyoruz ve Türkiye’de sadece bunu yapan fabrikanın sahibiyiz. Büyük bir onur kaynağı bizim için. Bununla birlikte Türkiye’nin en fazla kontrplak fabrikasından birini içinde barındırıyoruz. O yüzden farklı sektörlerde alanlarında en iyi olanları içimizde barındırıyoruz.

-Büyüme çalışmalarınız nasıl gidiyor?

-Ben 2009 yılında göreve geldiğimde istihdam hedefini 2 bin olarak belirledik ve bu hedefe 2 yılda ulaştık. Yerel dinamikler de sahiplenip destek oldu. Fatsa OSB olarak örnek teşkil ediyoruz. İngiltere’den bir heyet geldi ve Fatsa’da böyle bir OSB olmasına çok şaşırdı. Fatsa gerçekten bir rol model olmaya başladı.

-Sanayinin Anadolu’ya yayılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Sayın Cumhurbaşkanımız 2023 yılı için 500 milyar dolar ihracat hedefi ortaya koydu. Bu iş sadece İstanbul, Kayseri, Bursa gibi illerle olmaz. Türkiye‘nin tüm illeri topyekûn bu hedefe yoğunlaşmalı. Bunun için daha fazla üretim alanları oluşturmalıyız. O nedenle OSB alanlarımızı doldurduk ve şimdi büyüme çalışmalarına başladık. Sanayi eğitim programına alındı. Kamulaştırma çalışması için ilgili yer sahipleriyle kamulaştırma programları yaptık. Yaklaşık 550 dönümlük OSB alanımıza bin dönümlük bir alan daha kamulaştırılarak kazandırdığımızda toplamda bir parselde 1550 dönümlük bir OSB oluşturmuş olacağız ki, Karadeniz’de bir parsellik yerde bin 550 dönümlük bir OSB yok. Yeni dönemdeki hedefimiz bu. O yüzden oradaki hedefimiz 10 bin istihdam. Bu durum Ordu adına bir anlamda hem iyi hem kötü. Şöyle ki bakıyorsunuz Ordu’da yatırım alanları dolmuş, güzel tarafı ise Ordu tercih edilen bir noktaya gelmiş ama kötü olan tarafı Ordu’ya şuan bir yatırımcı gelse verebileceğiniz bir metre kare dahi yer yok! Kesinlikle Ordu’nun bu anlamda yatırım alanlarını oluşturmamız lazım. Çünkü eğer göçü engelleyeceksek, terse göçü başlatacaksak üretmeden başka çaremiz yok.

-Kalifiye eleman sorununu nasıl aşıyorsunuz?

-Bölgede kalifiye eleman sıkıntısı var. Bunu aşmak adına kendi

Bünyemizde tekstil atölyesi kurduk ve burada 600’ün üstünde eleman yetiştirip iş dünyasına kazandırdık. İşletmeler özellikle şefleri bulmakta zorlanıyor. Bunun üzerine Ordu üniversitesine gittik ve Moda-tasarım gibi giyim bölümlerini Fatsa Meslek Yüksek okuluna açılmasını sağladık. Üniversite sanayi işbirliği hep konuşulur ama eyleme dönüşmez, sağ olsun rektörümüz bu konuda destek oldu. Fatsa OSB olarak üniversitemize bina yaptık. Yapmış olduğumuz bina ve açılan iki bölüm sayesinde Fatsa Meslek Yüksek Okuluna 300 öğrencinin daha gelmesini sağladık. Moda defilesi yaptılar. Şehrin aynı zamanda sosyal yaşantısına da bir katkısı var. Ve Ordu Üniversitesine tek özel müteşebbisler olarak bina verip, eğitime destek olan tek ilçe Fatsa’dır.

-Ordu’nun şu anda bölgeye ve çevresine hizmet verecek yeterli limanı yok. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Türkiye dış ticaretin %78’ini deniz yolu taşımacılığı yapıyor. Eğer siz dünyada ihracat yapan bir ülke olmak istiyorsanız limanınızın güçlü olması lazım. Çünkü ihracat varsa denizyolu taşımacılığı olması lazım. Biz bunun mücadelesini çok verdik zaman zaman fakat bazı siyasetçilerimizin “potansiyel nerede” söylemleri ile karşılaşıyoruz. Buraya limanı kazandırmanız demek yarın limana bağlı yatırımcıların da bu bölgeye gelmesi demek. Kaldı ki Ordu’ya yapılacak bir liman sadece Ordu’nun limanı değildir. Bugün Karadeniz Akdeniz yolundan, çevre illerle olan bağlantılarımızdan bahsediyoruz. Mesela Fatsa-Kumru-Korgan Niksar yolu gibi güzergâhları ticarete çevirmemiz lazım. Sonuçta yol varsa ticaret vardır. Ordu’ya kuracağımız güçlü bir limanı çıkış kapısı olarak kullanıp Tokat’ın, Sivas’ın, Kayseri’nin ürettiği ürünlerin ihracatını buradan yapmalıyız. Yaptığımız ve yapacağımız yolları ticarette kullanmamız gerekir. Bugün Tokat’ın 15 milyon dolar ihracatı var, Sivas gibi bir ilin 30 milyon dolar ihracatı var. Çok düşük! Çünkü neden; buradan Japonya’ya gemiyle gönderdiği maliyet Tokat’tan Trabzon’a gönderdiği konteynırdan daha düşük! Dolayısıyla burada bir konteynır limanı şart. Hem Ordu ekonomisi hem İç Anadolu ekonomisini canlandırmak demektir. Baktığınızda Ordu ili ihracatı yüksek ithalatı çok düşük kar eden bir il konumunda.300 milyon üzerinde bir ihracat var, yaklaşık 60 milyon civarın da bir ithalatı var. Yani Ordu ili aslında hükümet açısından karlı bir il. Bu rakamı istesek artırabiliriz bunu da; OSB alanlarını çoğaltarak buna bağlı olarak limanlarımızı gerekli koşullara getirerek ve konteynırları içinde barındırarak bunu yapabiliriz. Bunu yaptığınız takdirde üreten, istihdam yaratan bir Ordu’yu oluşturmuş oluruz. Üniversitemizi mesela eksik olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum. Sadece Altınordu yerleşkesinde büyüyerek bunu sağlayamaz. Eğer Ordu’nun üniversitesiyse bunu ilçelerle de paylaşması lazım. Özellikle Ünye ve Fatsa’da fakülte sayısını arttırması lazım. Aybastı gibi Kumru gibi ilçelere de Meslek Yüksek Okulu açarak onların da üniversiteyi sahiplenmesi lazım ki Ordu üniversitesi olsun. Böylelikle sosyal hayata katkı, öğrencilerin ekonomiye katkısını sağlayarak yaşam kalitelerini yükseltmiş oluruz yüzden Ordu Üniversitesi ‘de dönüp kendine bakması lazım!

-Yeniden başkan adayı olduğunuzu biliyoruz. Hedefiniz nedir?

-Yarım kalan işlerimiz var özellikle OSB’nin büyütülmesi yönünde yoğun bir döneme girmeye hazırlanıyoruz. İstihdam alanları oluşturmak için bunun ne önemli ayağı OSB’dir.2009 yılında göreve geldiğimde OSB’yi gerekli yerlere taşımak üzere hedef koydum ve bugün muvaffak olduk buna. Şimdiki hedefim ise göreve sürem içinde Fatsa OSB’yi daha da büyütüp, 10 bin kişilik istihdama ulaştırmak.

-Ordu’nun Büyükşehir statüsüne geçmesi ile hizmetlerde bir farklılık oldu mu?

-Özellikle ulaşım anlamında Büyükşehir’in yaptıklarını takdir ediyorum. Eksik bulduğum yanları var yok değil. Tabi ki daha katılımcı bir yönetim tarzı ortaya koymalı. İstişareye dayalı bir yönetim anlayışı ile yol alsak daha başarılı oluruz diye düşünüyorum. Dolayısıyla doğru bulduğum çalışmaları da var doğru bulmadığım çalışmaları da var. Özellikle Sivil toplum ayağıyla daha çok istişare halinde bulunmak lazım. Ne yazık ki Ordu ili olarak çok büyük bir zafiyet içerisindeyiz. Biri bir şey söylediği zaman siyasete oynadığı düşünülüyor. Herkes altından bir tuğla çekip almaya çalışıyor. Halbuki doğru olduğuna inanıyorsak kimin söylediğine bakmamak lazım.

-İlçeler arası rekabet var mı?

-Rekabet kaliteyi doğurur yok diyen varsa yalan konuşur! Elbette bir rekabet halinde olacağız ama bu pozitif anlamada olmalı. Sınırları geçmeyecek boyutta olmalı. Yıllardır rekabeti birbirimize çelme takarak yaptık, oysa yeri geldiğinde omuz veren bir istişare tarzı ile yapmalıyız. Rakip olmak asla düşman olmak demek değildir. Benim için kalite, küçük de olsa yarışmaktan geçer. Çünkü her yol gelişmeye varıyor. Birindeki varlıktan zarar gelmez, yokluktan zarar gelir. Kaldı ki bizim ilçe düzeyindeki gelişmemiz Fatsa, Ünye diye geçmiyor, Ordu diye geçiyor. Bunun için bizim isteğimiz Altınordu neyse Fatsa’nın da o olması lazım. Ünye neyse Aybastı’nın da o olması lazım. Yani babanın bir çocuğuna 10 lira verirken diğerine 1 lira vermemesi lazım. Biz bu pencereden bakıyoruz…

-Havalimanı bölgeye nasıl bir pozitif etki yaptı?

-Bir yerde ticaretin gelişmesi için iki unsur vardır biri ulaşım diğeri iletişim. İletişim noktasında sıkıntımız yok ulaşım da sadece karayolu demek değildir, ulaşım havayolu demektir, denizyolu demektir, demiryolu demektir. Bunlar ticarete çok büyük katkı sağlar. Bunun en büyük örneği Ordu-Giresun havalimanı olmuştur. Dışarıdan gelen ve ticaret yapan kişilerin havaalanı olmadığı zaman bölgeye bakış açısı farklı oluyor. Bu durum ekonomiye de yansıyor, turizme de yansıyor. Bölge olarak en önemli eksiğimiz liman. Bunu da konuşlandırdığımız zaman Ordu’nun önü açıktır.

-Seçim tarihiniz belli oldu, rakip aday var mı?

-1 Ekim tarihinde seçim. Şuan herhangi bir liste veya rakip gözükmemekte. Bunun kattığı avantajda var dezavantajda var. Bu durum sorumluluğu daha da çok arttırıyor ve beklentiyi yükseltiyor. Ticaret ve Sanayi Odası başkanı olarak her oda başkanı gibi bir ücret almıyor. Bu tamamen özveri ve hizmet etme anlayışıyla yola çıkılan bir görev. Herhangi bir maddi çıkar beklemeden sadece bölgenin kalkınması için yer buluyoruz kendimize. 1 Ekim itibariyle görevimiz bize yeniden tebliğ edildikten sonra önümüzdeki 4 yıl boyunca Fatsa’yı kalkındırmak için çalışacağız inşallah. Üyelerimize de bu anlamda minnettarlığımı bir kez daha ifade etmek isterim.

-Teşekkür ederiz. Başarılar dileriz…