Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

Elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payı artıyor

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, yayınladığı raporla yenilenebilir enerjinin şebekeye entegrasyonuna dair soru işaretlerini ortadan kaldırıyor.

info@karadenizekonomi.com / 6.08.2018

Elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payı artıyor

Rapor, Türkiye’nin elektrik iletim hatlarının 2026’da günümüze oranla 6 kat daha fazla (60GW) rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücünü kaldırabilecek güçte olabileceğini ortaya koyuyor. Bu Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 30’dan fazlasının güneş ve rüzgardan gelmesi anlamına geliyor.

“Türkiye’nin Elektrik Sektöründe Yenilenebilir Kaynakların Artan Payı” adlı rapor, yenilenebilir enerjinin büyümesi konusunda şebekeye dair soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Türkiye’nin enerji dönüşümü yolunda yeni bir sayfa açan çalışma, Türkiye’nin elektrik iletim hatlarını TEİAŞ’ın ‘10 Yıllık Yatırım Planı’ ışığında inceliyor ve Türkiye’nin rüzgar ve güneş enerjisi potansiyelini değerlendirerek farklı senaryolar ortaya koyuyor.

Raporun en çarpıcı senaryosu, Türkiye’nin 2026 yılında, rüzgar ve güneş kapasitesini 60 GW’a çıkarmasının önünde şebeke tarafında bir engel olmadığına işaret ediyor. Analize göre, sisteme esneklik sağlayan yeni teknolojilerin kullanımı, daha efektif şebeke yönetimi ve planlaması ve kabul edilebilir bir ek yatırımla sekiz yıl sonra, Türkiye elektrik şebekesinin günümüze nazaran 6 kat güneş ve rüzgar enerjisi kaldırması mümkün. Böylece güneş ve rüzgardan üretilecek elektrik, toplam tüketimin yüzde 31’ini; diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının da hesaba katılmasıyla, yenilenebilir enerji toplam tüketimin yüzde 53’ünü karşılayabilecek düzeye geliyor.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin Direktörü Dr. Değer Saygın, raporun bulgularının Türkiye elektrik sektöründe önemli bir boşluğu doldurduğunu belirtti ve şöyle konuştu: “Çalışmanın sonuçları heyecan verici; Türkiye, hızla büyüyen ekonomisi ve giderek rekabete açılan enerji piyasası ile sekiz yıl sonra toplam elektrik tüketiminin yüzde 50’sini başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerjiden karşılamayı konuşabilecek potansiyelde. Bu çalışma, batarya sistemlerinin kullanımı, talep taraflı katılım sağlanması, sistem odaklı yaklaşım gibi şebeke yönetiminde yapılacak planlamalar ve cüzi bir ek maliyetle, elektrik altyapısında büyük bir değişikliğe gitmeden, güneş ve rüzgâr kapasitemizi altı kat artırabileceğimizi ortaya koyuyor”

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman ise, “Türkiye, son yıllarda Avrupa’nın en hızlı büyüyen rüzgâr ve güneş piyasalarından biri haline geldi. Ülkemiz, enerji dönüşümü için çözümler sunan sanayisi, esnek ve yeni iş modellerine açık yatırımcıları ve yaratıcı girişimcileri ile küresel ölçekte öncü rol oynayabilecek güçte. Enerji verimliliğini ve yenilenebilir kaynakları merkeze koyan bir anlayış oluşturmayı hedefleyen SHURA’nın bu çalışması, ülkemizin yenilenebilir enerjideki dönüştürücü gücünü çok iyi yansıtıyor. Çalışma, sistem operatörü, kamu kurumları, enerji planlayıcıları ve yatırımcılar nezdinde çığır açacak bir bulgu sunuyor ve Türkiye’nin enerji sisteminde büyük ölçekli bir dönüşüme ışık tutabilir” dedi.

Editöre Notlar:

Rüzgar ve güneş enerjisinin 2026 yılında toplam kurulu güçteki payı Baz Senaryo’da %12, İki Kat Senaryosu’nda %21, Üç Kat Senaryosu’nda ise %31. Hidroelektrik, jeotermal ve biyokütle enerjisinin toplam yenilenebilir enerji üretimindeki payı sırasıyla %35, %44 ve %53 olarak varsayıldı.

Şebeke entegrasyon stratejilerinin etkin uygulanmasıyla rüzgar ve güneş kurulu gücü Baz Senaryo’nun üç katına çıkabilir. Üretim alanları önceliklendirilirken iletim şebekesinin güçlü olduğu alanların seçilmesinin veyanı sıra bölgedeki tüketim miktarının göz önünde bulundurulmasının (sistem odaklı yaklaşım) yanı sıra iletim şebekesi kapasitesinin ve şebeke esnekliğinin artırılması da gerekiyor. Ayrıca iletim şebekesine yapılacak ek kapasite için yıllık 430 milyon euro’yu bulan yatırım sayesinde, Üç Kat Senaryosu’nda YAL/YAT talimatlarının makul seviyelerde gerçekleşmesine ve %1’den az yenilenebilir enerji kesintisine ihtiyaç duyulmasına imkân tanıyor.

Rapor, TEİAŞ’ın 10 yıllık planlarında öngördüğü 386 milyon euro yatırımın 430 milyon euro’ya çıkması gerektiğini gösteriyor. Bu 44 milyon euro’luk fark, Türkiye’nin 2017’de yaptığı toplam enerji yatırımının sadece binde dördüne denk geliyor.