Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

Arıcılar, dünya pazarından 300 milyon dolarlık pay istiyor

Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Konak,''Dünya ile kıyasladığımızda pastadaki payımız 20 milyon dolar civarında ki bu rakam çok düşük. Dolayısıyla burada yapılacak olan laboratuvar çalışmalarıyla 300 milyon dolarlık para ulaşmak zorunluluktur.''

info@karadenizekonomi.com / 8.11.2019

Arıcılar, dünya pazarından 300 milyon dolarlık pay istiyor

Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu hafta alanında ülkemizin tek enstitüsü olan Arıcılık Araştırma Enstitüsü müdürü ziraat mühendisi Feyzullah Konak ile birlikteyiz. Konak ile dünya bal üretiminde ilk sıralarda yer alan ülkemizde arıcılığın geldiği noktayı, katma değerli ürün yaratma noktasında nerede olduğumuzu ve dünya bal ticaretindeki yerimizi mercek altına aldık.

 

-Efendim, öncelikle merkeze ilişkin kısa bir bilgilendirme yapar mısınız?

 

-Tabi ki… Enstitümüz, arıcılıkla ilgili verimlilik, hastalık, ıslah ve mekanizasyon çalışmalarının yanı sıraprojelendirilmiş çalışmaları, arı ürünlerinin tamamlayıcı tıp alanındaki gelişimine ve insan sağlığına yönelik çalışmaların yapıldığı bir merkezdir. Dolayısıyla her ne kadar Ordu’da kurulmuş olmakla birlikte tüm Türkiye ilgi alanımızdadır. Arıcılık Araştırma Enstitüsü çatısı altında aynı zamanda arı ürünlerinden katma değer yaratmak amacıyla oluşturulan bir AB projesi olan BALMER de faaliyet göstermektedir.

 

-Bölge ölçeğinde bakıldığında BALMER de arıcılık için büyük bir kazanım olsa gerek…

 

-Kesinlikle… AB destekli 10 milyon euroluk bir yatırım olarak hayata geçirilen bu tesis bal paketleme ve bal mumu tesisi dışında çeşitli analiz laboratuvarları ile de ülkemiz arıcılığının geleceği için bulunmaz bir fırsattır. Bu laboratuvarlarda uluslararası akrediteye sahip analizlerle oluşturulan standartlarda balın kalitesinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. İleride ortak kullanım tesisleri yapılarak girişimci ve üreticilere ceplerinden tek kuruş çıkmadan her türlü analiz ve 27 farklı ambalajlamanın yapılacağı bir şirket olarak öngörülen BALMER’de oluşturulan pazarlama birimi ile de paketlenecek olan balların pazarlanması sağlanacak. 

 

-Enstitü’ye dönecek olursak bünyenizde kaç kişi çalışıyor?

 

-Bünyemizde alanında uzmanlaşmış 30’dan fazla teknik personel, proje çeşitlendirilmesinde Ar-Ge çalışmaları ile arıcılıkta katma değeri artırmak ve hastalıklarla mücadele geliştirmenin yanı sıra bitkisel üretimin değerini ortaya koymak ve mekanizasyon çalışmaları yapmaktadır.

 

-Laboratuvarlarınızda yapılan analiz çalışmaları sonrasında sağlıklı bala daha kolay mı erişeceğiz?

 

-Son kurulan Ar-Ge laboratuvarında 40 bine yakın analiz yapılarak ürünler ortak değerlendirmeye tabi tutulmaya başlandı. Oluşturulan veriler incelendi ve ortaya çıkan sonuç şu ki; bir balın kalitesini anlamak için dört ayrı kategorik değerlendirmeye ihtiyaç vardır.

Üretici eline aldığı balın değerini bu laboratuvar çalışmaları sonucunda eski usulden uzaklaşarak tamamen bilimsel analizler sonucunda anlayabilecek duruma geldi. Yani üretici nasıl bir bal ürettiğini tüketici de nasıl bir bal yediğini anlayacak. Bu kategorik değerlendirmeleri tamamlama sürecindeyiz. Bu süreç atlatıldıktan sonra tüketici de yediği balın kalitesini bizim analiz normlarından yola çıkarak rahatlıkla anlayabilecek.

 

-Bal üretiminde Dünya’daki yerimiz ve hedefimiz konusunda neler söylersiniz?

 

-Dünya Tarım Örgütü FAO’ya göre üretimde Çin, koloni sayısında Hindistan ilk sırada bulunuyor. Ama öbür tarafından bakıldığında ülkemiz jeopolitik konumu nedeniyle bal ticaretinin yüzde 80’lik kısmına hitap edebilecek noktada. Dolayısıyla bu bir fırsattır ve biz de üreticimize bu fırsatları yaratma yolunda çalışmalıyız. Sorunuza gelecek olursak; Dünya bal üretiminde ikinci sıradayız. 100 bin tonun üstünde üretim var. Aynı zamanda en çok bal tüketen bir ülkeyiz. Dünya bal ticaretine ilişkin bir başka veri de 2 milyar dolar olan ticaretin önümüzdeki yıllarda 2.4 milyar dolar düzeyine çıkacağıdır.

 

-Bu ticaret hacminde bizim payımız nedir?

 

-Varolan potansiyelle kıyasladığımızda pastadaki payımız 20 milyon dolar civarında ki bu rakam çok düşük. Dolayısıyla burada yapılacak olan laboratuvar çalışmalarıyla 300 milyon dolarlık paya ulaşmak zorunluluktur. Dolayısıyla en önemli misyonlarımızdan biri deEnstitü olarak işadamları, bal üreticileri ve girişimciye bütün altyapıyı hazırlamaktır.

 

-Verimlilik konusunda hangi noktadayız?

 

-Dünyada kolon sayısı bakımından dünya üçüncüsüyüz ancak koloni başına bal veriminde yeterli düzeyde değiliz. İşte burada yaptığımız verimlilik ve mekanizasyon, mobil arıcılık sistemi ve koloni yönetimi geliştirilmesine yönelik çalışmalarla bu düzeyi yükseltmek amacındayız.

 

-Üretici bazında durum nedir peki? Yani üretici kendisine sunulan değerin farkında mı sizce?

 

-Bu entegrasyon yapı her şeyden önce birahenk içinde yürütülmeli. Zaten üretici ürününün karşılığını tüketici de arzu ettiği ürünü piyasada bulduğunda sistem kendiliğinden kurulmuş olacak.

 

-Ülkemizde ne kadar bal üreticisi var?

 

-Bu tesiste projeler kapsamında faaliyet gösteren bir kuruluş olduğumuz için sahadan aldığımız bilgilerle ve özel sektörle işbirliği kapsamında her türlü işbirliğini gerçekleştirebiliyoruz. Oluşturulan veri tabanına göre ülkemizde birliklere kayıtlı 60 bin üzerinde arıcı var.80 ilde sivil toplum örgütü olarak arı yetiştirici birlikleri ve bal üretici birlikleri var.

 

-Bal fiyatlarındaki durum nedir?

 

-Dünya bal piyasasına baktığımızda üreticimiz balını oldukça iyi fiyattan pazara çıkartabiliyor.  Tüketici de bala maddi olarak hakettiği değeri veriyor ama öte yandan da kaliteli bal yemek istiyor. Bunun altyapısı da bu merkezde oluşturulmuş durumda. Bundan sonraki süreçte bu yapı üreticide de tüketicide de yerini bulacaktır.

 

-Bal aynı zamanda üzerinde çokça spekülasyon yapılan bir ürün. Bu konuda neler söylersiniz?

 

-Sık sık haksız rekabetin getirdiği spekülasyonlarla karşılaşıyoruz. Arının yapmadığı balı satanlar, tağşişli ürünleri piyasaya sürenler konusunda bakanlıkça denetimler yapılıyor. En son geçtiğimiz günlerde bakanlıkça yayımlanan bir liste var.

 

-Arıcılık Enstitüsü olarak yeterince verimlilik sağladınız mı?

 

-100’ün üzerinde proje gerçekleştirdik. Artık üretimde çeşitliliğe geçmeliyiz. Üreticiye baktığımızda sadece bal üretiyor. Oysa arının tek ürünü bal değil. Bu merkezde balmumu değerlendirmesi,propolis ve polen ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Yaklaşık 10 yıldır ve yılda 50 ton polen üretimi yapılıyor. Yani arının tüm ürünleri, tamamlayıcı sağlık ürünü ve gıda olarak insanlığın yararına sunuluyor.

 

-Bir de arı sütü var galiba? Hatta geçtiğimiz günlerde bu konuya ilişkin bir haber de okumuştuk. Arı sütü üretimi konusunda neler söyler misiniz?

 

-Aslında tam bir saklı kaynak ve cevherdir arı sütü. İlimizde üretilmeyen bir ürün ama ülkemizde de arı sütü üretimi bir tonu bile bulmuyor. Geçtiğimiz aylarda Ordu Büyükşehir Belediyesi ile ortaklaşa hazırladığımız bir projeden bahsetmeden geçemeyeceğim. Bu projeyle Ordu’da kadın arıcıların arı sütü üretmesi sağlandı. Türkiye'de 'gezginci' arıcılarla bal üretiminde ilk sırada yer alan Ordu'da ekonomik değeri yüksek olan arı sütünün üretilmesi için yürütülen proje kapsamında Büyükşehir Belediyesi ile Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nün ortaklaşa çalışmasıyla Önder Kadın Çiftçiler Yetiştirmeye Yönelik Arı Sütü Eğitimi Projesi hazırlandı. Proje kapsamında, eğitim alan kadın arıcılar, arı sütü üretiyor. Elde edilen arı sütünün kilogramı ise 7 bin liradan alıcı buluyor.

 

-Yani, sektörün bal dışında katma değerli ürünlerden de faydalanması gerektiğini düşünüyorsunuz…

 

Tam da öyle… Katmadeğeri artırıcı çalışmalar yapıldıkça propolis piyasada belli bir yer edindi. Arım balım projesi kapsamında burada oluşturulan ortak tesiste katma değerli ürünleri gerçekleştirecek kapasiteye sahibiz. Moleküler çalışmalar kapsamında da arıcılık ırklarına ilişkin çalışmalar var. Yurt içi ve uluslararası eğitim noktasında da aşama katetmekteyiz. Pakistan ve Gana gibi ülkelere yönelik eğitimler veriyoruz.

 

-Çok teşekkür ediyoruz

 

 

Arıcılık Araştırma Enstitüsü’nün Tarihçesi

 

Enstitü 22 Aralık 1994 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Ordu Arıcılık Üretme İstasyonu Müdürlüğü olarak kurulmuş olup 3 Haziran 2011 tarihinde de Arıcılık Araştırma Enstitüsü’ne dönüştürülmüştür.Ordu-Sivas karayolu üzerindeki Dedeli Mahallesi sınırları içerisindeki yerleşkede konumlanan kurumun görev alanı ülkemizde arıcılık yapılan tüm bölgeler olup görev konuları da arıcılık ve arı ürünleri olarak belirlenmiştir.

 

Enstitüde, arıcılık araştırmaları için ihtiyaç duyulan ülkesel düzeyde veri toplamak ve değerlendirmek, yöresel arı gen kaynakları ile ilgili araştırmalar yapmak ve sürdürülebilir kullanımını sağlamak, yöresel ve ürüne özgü ballarla ilgili nektar kaynakları ve kapasiteleri hakkında çalışmalar yapmak, laboratuvar altyapı imkânlarını arıcılık sektörüne cevap verecek şekilde geliştirmek, bu faaliyetleri diğer kuruluşlarla koordineli biçimde yürütmek, arıcılıkta verimliliği arttıracak ıslah, yetiştirme ve üretim teknikleri ile alet ve ekipmanlar üzerine çalışmalar yapmak, arı ürünlerinin beslenme ve gıda takviyesi olarak kullanım alanlarını artırıcı çalışmalar yapmak, apiterapi konusunda çalışmalar yapmak, arı hastalık ve zararları konularında çalışmalar yapmak ve çözümler geliştirmek, iklim değişikliğinin arıcılık üzerinde meydana getireceği muhtemel değişimleri belirlemek ve uygun adaptasyon önerileri geliştirmek, arıcılık ile ilgili gelişmeleri izlemek, gözlem yapmak, rapor hazırlamak ve karar vericilere muhtemel krizleri önleyici önlemleri öngören ayrıntılı raporlar sunmak gibi çalışmalar yapılmaktadır.