Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

‘’Tüm kesimler etkilenme oranlarına göre desteklenmeli’’

TÜRMOB Genel Başkanı Kartaloğlu, ‘’Yaşanan ekonomik sıkıntılar ve ekonomik sorunların çözümü noktasında fırsat ve imkanları beraberinde getirirken, işletmeleri ciddi risklerle karşı karşıya bırakıyor. Bu zor günleri yıkıcı hasarlar almadan atlatabilmek için toplumun tüm kesimlerinin etkilenme oranlarına göre desteklenmesi gerekiyor.’’

info@karadenizekonomi.com / 22.04.2021

‘’Tüm kesimler etkilenme oranlarına göre desteklenmeli’’

Covid-19’un yaratmış olduğu sağlık sorunu ve sağlık sorunu çözmek amacıyla yapılan mücadelenin bir sonucu olarak oluşan ekonomi sorununun tüm dünyayı etkilediğini dile getiren TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, şu açıklamalarda bulundu;

‘’Covid-19 salgını geçtiğimiz yıl ve içinde bulunduğumuz yılın temel belirleyicisi oldu. Salgının seyrine ilişkin maalesef isabetli bir öngörüye sahip olma şansımız bulunmuyor. Covid-19’un yaratmış olduğu sağlık sorunu ve sağlık sorunu çözmek amacıyla yapılan mücadelenin bir sonucu olarak oluşan ekonomi sorunu tüm dünyayı etkiliyor. Pandeminin yaratmış olduğu sorunları çözmek ve yarınları şekillendirecek zeminin ise şimdiden hazırlanması gerekiyor. Yaşanan ekonomik sıkıntılar ve ekonomik sorunların çözümü noktasında fırsat ve imkanları beraberinde getirirken, işletmeleri ciddi risklerle karşı karşıya bırakıyor. Bu zor günleri yıkıcı hasarlar almadan atlatabilmek için toplumun tüm kesimlerinin etkilenme oranlarına göre desteklenmesi gerekiyor. Kamu mali dengesindeki bozulmayı önlemek için işletmelerin destek beklediği bir ortamda yeni yükümlülükler getirmek ya da var olanları artırmak, işletmelerin pandemi dolayısı ile aldığı tahribatı daha da derinleştirebilir. İşletmeler ve çalışanlar üzerindeki vergisel yüklerin artırılması yönünde verilecek her karar uzun vadede daha büyük sorunları beraberinde getirecektir. Kısa vadeli günü kurtarıcı politikalar yerine uzun vadeli politikalar önceliğimiz olmalıdır. İşletmeleri borçlandırmak ya da yükümlülüklerini artırmak yerine hibe ve öz sermaye destekleri ile yardımcı olmak gerekiyor. OECD Ülkelerinde devletler borçlanırken işletmelere hibe destekleri sağlandı. OECD verilerine göre ülkelerin büyük bölümü kamu mali dengesindeki bozulmayı borçlanma ile giderme yöntemini seçti ve borçluluk oranları arttı. Hükümetler harcamaların artması ve gelir tahsilatının azalmasıyla birlikte giderlerini finanse etmek için borçlanma yöntemini seçti. OECD üyesi ülkeler, 2020 yılında piyasalardan 18 trilyon dolar borç aldı. Bu rakam bir önceki yıla göre 6,8 trilyon dolarlık artışı işaret ediyor. Borçlanmadaki artış eğilimi 2008 mali krizine verilen tepkiler de dahil olmak üzere yakın tarihte ki en yüksek yıllık artışı ifade ediyor. 2021’de, yüksek derecede belirsizliğe bağlı olarak, devlet borçlanmasının 19 trilyon dolara yükseleceği tahmin ediliyor. Borçlanmaların önemli bir kısmı kısa vadeli borçlarla sağlandı. Borçlanma talebindeki artışa rağmen faiz oranları düşük seviyesini korudu. Düşük faiz oranları ile borçlanma şansını yakalayan ülkeler için borçlanma bir fırsat olarak karşılarına çıktı. Bu süreçte Türkiye düşük faiz oranı ile borçlanma imkanına sahip olamadı. Türkiye’nin risk priminin yüksek olmasından dolayı borçlanma maliyetinin yüksek olması bu dönemde bizim için büyük bir sorun oluşturdu. Güçlü ve kapsayıcı bir iyileşmeyi uzun vadeli olarak sağlayabilmemiz için geniş ve kapsayıcı bir bakış açısıyla gerçekleştirilecek reformlara ihtiyacımız var. Bu zorlu pandemi dönemi, ekonomide yapısal reformların gerçekleşmesi, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyümenin sağlanmasına yönelik politikaları hazırlama ve uygulama zemini oluşturma imkanı bizlere sunuyor. Bugünün zorlukları ile mücadele ederken, önümüzdeki günleri şekillendirecek ekonomi politikalarını doğru şekilde belirlemek, sürdürülebilir ve sürekliliği olan bir büyüme elde etmek için harekete geçmemiz gerekiyor. Ekonomi, tarım, adalet, hukuk, eğitim, sosyal güvenlik gibi alanlarda gerçekleştireceğimiz yapısal reformlar, verimlilik artışını, üretimi, istihdam yaratmayı, dijital dönüşümü hızlandırarak Türkiye’nin yarınlara daha güçlü adım atmasına imkan sunacaktır.’’