Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

Reel faizi verin ki kurun ateşi sönsün!

Gazeteci ve ekonomist Meliha Okur, “Türkiye ne yapıp edip reel faizi verecek, bir sadeleştirme yapacak. Politika faizini artır ve şeffaf ol. Reel faizi vereceksiniz ki size yabancı yatırımcı geldiğinde kurun ateşini söndürebilesiniz.” dedi.

info@karadenizekonomi.com / 18.10.2020

Reel faizi verin ki kurun ateşi sönsün!

Ekonomi gündemine ilişkin açıklamalarda bulunan gazeteci ve yazar Meliha Okur, Karadeniz Ekonomi’ye özel açıklamalarda bulundu.

Yakıcı-yıkıcı işsizliğin tırmanışı

Açıklanan işsizlik rakamları ile ilgili verilerin gerçeği yansıtmadığını düşündüğünü ifade eden Okur, “Türkiye’de yeni iş alanı açılmıyor. Geçici çalışma ödeneği ve ücretsiz izin var. Dolayısıyla işin ve aşın yaratılmadığı, yeni fabrikaların açılmadığı, yakıcı-yıkıcı işsizliğin tırmanış yaptığı dönemde TÜİK bizimle dalga mı geçiyor? Rakamlarla veri güvenliğini sağlayan bir TÜİK istiyorum. Bu ülkenin, işsizlik alanında çalışan akademisyenleriyle bir araya gelip, işsizlik barometrelerini açıklamaya ve kamuoyunu doğru bilgilendirmeye davet ediyorum. Türkiye’nin nüfusu 83 milyon. 2030’da nüfusumuz büyük ihtimalle 107 milyon olacak. 83 milyonluk nüfusun 63 milyonu iş gücü piyasasına girebilir. Dolayısıyla 63 milyonun 40 milyonu istihdam piyasasında olmadığı sürece, Türkiye’nin refahı yakalaması mümkün değil. Almanya’da 81 milyonluk nüfusta 44 milyon çalışıyor. Bu kadar çok konuşmak yerine rakamlarla konuşalım.” ifadelerine yer verdi.

“Hangi ekonomi dayanabilir buna?”

Doların yükselişinin Türkiye ekonomisine daha çok zarar vereceğinin altını çizen Okur, “Türkiye ekonomisi göbekten kura bağlı. 70 yıldır aynı filmi izliyoruz. 1950’den sonra çok partili rejime geçtik, dünya değişti. Dünyaya Marshall yardımları gelirken Marshall fonları geldi. O dönem bize de gelsin dedik ama ipin ucunu kaçırdık, 1958’de moratoryum dedik. 60’larda biraz palazlanan özel sektör, ‘Ben montajcı olayım’ dedi. Böyle yola devam ederken 70’lerde FED altın-dolar eşitliğini kırdı ve ‘Borçlanarak büyüyeceğim, doları rezerv para yapıyorum’ dedi. O gün bugündür biz iflah olmuyoruz. Çünkü 74’te biz de borçlanarak büyümeden pay alalım dedik, sonra bir petrol krizi sardı dünyayı nefes alamaz hale geldik. 80’de ‘Liberal ekonomiye eklenelim de ihracatçı olalım. Biraz da borç para kalsın’ dedik, 90’da çift paralı ekonomiye geçtik. O gün bugündür dolara kavuşmanın heyecanıyla koşup yatırım yapıyoruz. Ancak çift paralı ekonomide sizin üretiminizdeki; yatırım, para ve sermaye malı, hammaddenin yüzde 60 ile 90 arasında dışa bağımlı. Türkiye’deki imalat sanayinin tüm üretiminin beynini kur belirliyor. Bizim bu hastalıktan kurtulmamız lazım. Kur 8 lira oldu, hangi ekonomi dayanabilir buna?” şeklinde konuştu.

“Gerçek yerli ve milli sermaye insan kaynağıdır”

Ekonomi küçülürken cari açığın büyüğünü devamlı vurguladığını kaydeden Okur, “İhracat pazarlarınız daralmış, enerji fiyatları düşük ama cari açıkta yine ithalat yapmaya devam ediyorsunuz. Bu dışa bağımlı olmanın getirdiği sonuçtur. Gerçek yerli ve milli sermaye insan kaynağıdır. Önce beyin göçünü önleyeceğiz. İnsan kaynağını elimizin altına alacağız sonra diyeceğiz ki ‘Üretim ve stratejik planlaması ile yol haritamızı çiziyoruz’. Tarım, tarımsal sanayi, sanayi, imalat sanayi, hizmetler bunlara bakacağız. Beton ekonomisiyle vedalaşmak zorundayız. Ona da ihtiyaç var ama bütün şartları beton ekonomisi üzerine kurma şansımız yok. O yüzden hiçbir hedef tutmuyor. Ekonomiyi aşırı ısıttılar, küçültmeye çalışıyorlar. Ekonomiyi aşırı ısıtırken kredi genişlemesiyle kredi vererek, faizle insanları borçlandırarak büyüme işlerinin yolunda gideceğini sandılar, hala insanlar faiz ödüyor ama bir salgın geldi nefes alamıyor insanlar. Hükümet ders çalışmalı.” dedi.

“Politika faizini artır ve şeffaf ol”

Faiz artırımlarının devam etmek zorunda olduğunu kaydeden Okur, sözlerine şöyle devam etti:

“Şu anda dünyada sebil gibi para var. Faizler artırılıyor, millet borçlanıyor. Niye borçlanıyor? Onların eksi faizleri ve trilyon dolarları var ama siz de ülkenizde borçlanıyorsunuz ancak yüzde 6, 7, 8, 9 döviz cinsi faizle ya da altına dayalı enstrümanla borçlanıyorsunuz. Bu akıl alır bir iş değil. Üstelik döviz rezervleriniz bitmiş. Türkiye ne yapıp edip reel faizi verecek. Bir sadeleştirme yapacak. Politika faizini artır ve şeffaf ol. Kamu bütçesinin yüzde 15’i faiz ödemelerine gidiyor. Ben bu kadar radikal konuşuyorum. Reel faizi vereceksiniz ki size yabancı yatırımcı gelirse kurun ateşini söndürebilirsiniz.”

Pek çok haber dövizi etkiler

Jeopolitik çekişmeyle ilgili her parametrenin dövizi etkileyeceğini belirten Okur, “ABD ve Kıbrıs seçimleri, S-400 füzeleri, Ermenistan-Azerbaycan savaşı, Suriye’deki gelişmeler, İsrail-Türkiye Mısır-Türkiye ilişkileri, Avrupa Birliği, Libya sorunu hepsi dövizin yükselişini etkiler. Tek bir şeye bağlayamayız. Ayrıca kamu borçlanmasını artırmak zorundasınız çünkü özel sektörünüz, vatandaşınız, şirketleriniz zaten borçlu. Bir de Kamu Özel İşletme (KOİ) var, onların borçlarını bilmiyoruz daha. Borcu ödemek için döviz gelirinizin olması lazım. En büyük döviz gelirinizin turizm idi onda da bir şey gelmiyor. Avrupa pazarında da ciddi bir daralma var. Döviz gelmeyince kavrulmaya başladınız.” dedi.

“Kurun ateşi zor söner”

Kısa, orta ve uzun vadede dolar kuru için alınabilecek tedbirlere de değinen Okur, sözlerini şöyle tamamladı:

“Öncelikle para piyasalarındaki yangını söndürmek için bu hükümet nasıl bir yolculuk izleyeceğini şeffaf bir biçimde kamuoyuna duyurmalı. Piyasa şunu çok güzel fiyatlar; güçlendirilmiş parlamenter sistem yani yasama yürütme yargı… Yani kuvvetler ayrılığına geri dönüyorum. ‘Seçim yasasını değiştiriyorum, ortak bir protokolle herkesle bir arada ortak karar alıyorum’ derse, Türkiye anında nefes almaya başlar. Şu an yapacağı yabancı yatırımcıya reel faizi vermektir. Reel faiz verip politika faizini artırırsa, kurlar biraz sakinleşebilir. Ama orta-uzun vadede bu işi sürüncemede bıraktığımız sürece kurun ateşi zor söner.” HAZAL PALAVAR/KARADENİZ EKONOMİ