Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

Türkiye'de kriz yok yavaşlama var!

İnşaatçı Koray Özer; ''Türkiye’de şuanda yavaşlama süreci var. Sebebi ülkeye döviz girişi olmamasıdır. Asıl nedenini şöyle söyleyeyim. Hükümetin dış politikadaki yaptığı yanlışlardır.” şeklinde konuştu.

info@karadenizekonomi.com / 31.10.2018

Türkiye'de kriz yok yavaşlama var!

İNŞAATÇI KORAY ÖZER

“Şimdi ekonomik bir krizden bahsediliyor. Aslında Türkiye’nin içinde bulunduğu bir kriz değildir. Kriz dediğiniz olgu daha büyüktür. Devlet artık memura maaş ödeyemez hale gelir, bankalar batar. Arjantin’de, Brezilya’da ya da Yunanistan’da yaşananlar gibi. Oysa, Türkiye’de durum farklı.Türkiye’de şuanda yavaşlama süreci var. Sebebi ülkeye döviz girişi olmamasıdır. Asıl nedenini şöyle söyleyeyim. Hükümetin dış politikadaki yaptığı yanlışlardır.”

Şimdi ekonomik bir krizden bahsediliyor. Aslında Türkiye’nin içinde bulunduğu bir kriz değildir. Kriz dediğiniz olgu daha büyüktür. Devlet artık memura maaş ödeyemez hale gelir, bankalar batar. Arjantin’de, Brezilya’da ya da Yunanistan’da yaşananlar gibi. Oysa, Türkiye’de durum farklı. Türkiye’de şuanda yavaşlama süreci var. Sebebi ülkeye döviz girişi olmamasıdır. Asıl nedenini şöyle söyleyeyim. Hükümetin dış politikadaki yaptığı yanlışlardır.

Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu hafta gayrimenkul sektöründen iki genç ortağa konuk olduk. Koray Özer ve İlhan Yalçın Şensoy ile ortaklıklarını, sektöre ilişkin gelişmeleri, sektörün sorunlarını ve Ordu’da inşaat sektörünün durumunu konuştuk.

-Kısaca sizleri tanıyalım. Genç ve başarılı iki ortaksınız… Koray Özer kimdir?

-Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum.Üniversiteden sonra 8- 9 yıl boyunca Ticaret Odası’nda ticaret sicil bölümünde görev yaptım.

-İlhan Yalçın Şensoy kimdir?

-İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Mühendisliği mezunuyum.2001 yılında mezun olduktan sonra İstanbul’da Kalyon İnşaat, Faber İnşaat, Kalan İnşaat Grubu gibi büyük projelerde görev yaptım.

-Öncelikle şirketinizin kuruluş aşamasına ilişkin bilgileri aktarır mısınız?

-FH Gayrimenkul Danışmanlık İnşaat Turizm Tic. Ltd. Şti, 2010 yılında Fatih Koştu ve Halil Şahin ortaklığı ile kuruldu. Gayrimenkul sektöründe hizmet vermek üzere kurulan şirket, RE/MAX Beyaz markası ile sektöre giriş yaptı.

-Emlak’tan müteahhitliğe geçiş ne zaman peki?

-Gayrimenkul danışmanlığı ile edindiği deneyimlerle, konut ve işyerleri inşaat uygulamalarında müşteri tercihlerini ve beklentilerini yorumlayarak son kullanıcı için konforlu ve ergonomik, yatırımcı için değer kazanan projeler oluşturmak hedefiyle 2016 yılında FH İnşaat markasıyla müteahhitlik anlamında ilk adımı attı. Ordu - Beyaz Evler konut projesi ile standartları yükselttik.

-Kendi içinizde iki ortaksınız ama Ordu’da bir şube olarak varsınız. Doğru mu anladık?

-Şirketimizin merkezi aslında Bursa’dır. Bursa’daki şirket ortaklarımız da arkadaşımızdır. Böyle bir oluşum içerisine girince tabi bizlere dediler ki; böyle bir oluşum yapıyoruz bulunur musunuz? Biz de memnuniyetle dedik. Yalçın bey de ben de çalıştığımız işlerden istifa ederek şirketin başına geçtik. Yani, gerçek ortaklar, kurucu ortaklar Bursa’da, biz Ordu’daki ofisimizin sorumluluğunu taşıyoruz. Kurucu ortaklar Halil Şahin ve Fatih Koş’tur. FH ‘nin açılımı budur. 2010 yılında kurulan bu şirket Bursa’da gayrimenkul üzerine Remax’ın temsilcisidir. Remax / Beyaz ismiyle geçer. Bursa’nın en iyisi Türkiye’de de ilk on içerisindedir.

-Sizler de FH İnşaat’ın Ordu temsilcilerisiniz…

-Evet, FH İnşaat’i Ordu’da biz temsil ediyoruz. Şirketin gayrimenkul danışmanlığı ve müteahhitlik dışında, Bolu Kartalkaya’da turizm sektöründe ve Orhaneli ile Edirne’de madencilik sektöründe farklı yatırımları bulunmaktadır. Kartalkaya’da Kaya Palazzo bünyesinde kayak kiralama hizmeti veren şirket, Orhaneli’de krom, Edirne’de kurşun çıkararak madencilik sektöründe de faaliyette bulunuyor. Ayrıca, İstanbul’da dizi setlerine, film setlerine toplu yemek hizmeti, toplu temizlik hizmeti veren perakende şirketi vardır. Ancak inşaatın merkezi burada Ordu’dadır.

-FH İnşaat’ı diğer firmalarından ayıran özellikler nelerdir?

-Ayırt edici ilk özelliğimiz; biz piyasaya girdiğimiz zaman Ordu inşaat sektöründe yüzde 80 teslim gibi bir kavram vardı. Biz yüzde yüz teslim işine girdik. Yaptığımız projeler tamamen teslim. Yerden ısıtma, kaliteli birinci sınıf malzeme, güvenli yarı akıllı evler, güvenli ev, yangın alarmı, hırsızlık alarmı tam teçhizatlı evler veriyoruz. Bunu alıcılara olduğunca uygun fiyata vermeye çalışıyoruz. Kaliteyi ve müşteri memnuniyetini birinci sırada tutarak sektöre girmeye çalıştık. Hatta biz sektöre girdikten sonra bir çok inşaat firması bizimle rekabet için promosyon yapmaya başladı. Hatta ev alana buzdolabı, ev alana çamaşır makinesi verenler oldu. Yani işin özü biz bu sektöre rekabet getirdik. Rekabet de doğal olarak bildiğiniz gibi kalite yükselticidir. Sonucunda alıcı müşterilerimiz daha kaliteli, daha güzel ve daha yaşanılabilir evleri daha uygun fiyata alma şansı yakalayacaklar. Bizim en büyük ayırt edici özelliğimiz yüksek kalite ve uygun fiyat oldu.

-Yani; Ordu’da standartları yükselttik diyorsunuz.

-Sektörel anlamda evet. Şu anda Karadeniz’de “Beyaz Evler” var. 2016’nın sonlarında bu proje ile Ordu’da beyaz bir sayfa açtık kendimiz için. 33 daire ve 4 işyeri olacak şekilde bir projeydi. 14 ay gibi çok kısa bir sürede tamamladık. Bu bina Ordu standartlarının çok üzerindeydi. Duvar kağıtları, çift bantları, birinci sınıf malzemeler, ankastre set, yerden ısıtması, kombisi, cam balkonu her şeyi daha iyi şekilde müşteriye sunduk.

-Sohbeti gerçekleştirdiğimiz ofis de oldukça şık tasarlanmış. Burada da sizden izler mi var?

-Kendi ofisimizin iç dizaynını da 6 aylık bir süreçte tamamladık. Bursa’da profesyonel bir şirketten aldığımız proje çizimlerden yola çıkarak geldik. Daha sonra görünen bu ciddiyeti gören arsa sahibimiz Furtun ailesi karşılıklı anlaşma şartıyla bir anlaşma sağladık. Dolayısıyla çok değerli bir bina yaptığımızı düşünüyorum. 16 ofis ve 2 dükkandan oluşan binayı tamamladık.

-Kısa zamanda güzel işlere imza attığınız ortada. Devam eden başka projeleriniz var mıdır?

-En son Şahincili’de 44 daireli bir işimiz var. Kademeli şekilde bilinçli bir şekilde yükseltiyoruz. Şehire hakim manzarası çok güzel. Ordu Boztepe’den deniz manzarasını alacak şekilde 44 daireli bir projeye başladık Adını da FH 44 Şahincili olarak belirledik. Orada da yine örnek dairemiz var ve satış ofisimiz daire içerisinde. Biz bunu her projelerimizde uyguluyoruz. Bir örnek dairenin, müşteriye daireyi anlatmak için çok önemli olduğunun farkındayız. Bizim açımızdan profesyonelliğin gereği olduğunu düşünüyoruz.

-Bir anlamda tanıtım stratejisi midir bu uygulama?

-Örnek daireyi bitmiş haliyle sunuyoruz. Ayrıca bunun reklamını yaparken de profesyonel reklam şirketleriyle çalışıyoruz Nasıl bir reklam yapacağız, nasıl bir katalog basılacak, nasıl reklama çıkılacak, hangi bilboarlarda kullanılacak, bunlara karar verip tasarladıktan sonra örnek dairemizi her şeyi ile bitmiş halde sunuyoruz.

-FH 44 Şahincili, FH Beyaz Evler ve FH Furtun Plaza. Şu anda Ordu’da FH İnşaatın imza attığı işler çok güzel. Projeler beklentilerinize karşılık veriyor mu?

-Fazlasıyla veriyor. Çünkü, “Beyaz Evler” projesini yaptıktan sonra hemen ikinci projeye FH Furtun Plaza’ya giriştiğimizde, Beyaz Evler’i referans gören müşterilerimiz oranın satışını yaklaşık 10 gün içerisinde bitirdiler. Yaptığımız diğer işleri gören yatırımcılar hemen FH 44 Şahincili’den almaya başladılar. Çok olumlu dönüşler alıyoruz.

-Projeleri genelde ne kadar sürede teslim ediyorsunuz?

-Beyaz Evler 14 ay, Furtun Plaza 1 yıldır sürüyor. Şu an bitme aşamasında. Bu hafta içinde oturumu da alıyoruz. Kapıları teslim ettik, oturumu mesken izni kaldı. FH 44 Şahincili için de plandığımız süre biraz daha büyük bir proje olduğu için maksimum iki yıl diyoruz. Aşmayız, hatta umarım ki daha da erken bitirebiliriz.

-Peki; hedef kitleniz kimdir? Hangi kesime hitap ediyorsunuz? Yabancı yatırımcılarınız var mı? Örneğin Arap alıcılarınız var mı?

-Sondan başlayalım. Çünkü bu soruyla sıkça karşılaşıyoruz. Son zamanlarda Arapların bu bölgeye eğilimi var. Fatsa, Ünye ve Çambaşı’nda yaklaşık yüze yakın gayrimenkul almışlar. Ordu Merkez’e henüz sirayet etmedi ama Fatsa ve Ünye’de aşırı derecede bir konut alımı var. Burada da Çambaşı’nda arazi topluyorlar, fındık bahçeleri alıyorlar. Yabancı yatırımcı her zaman gelebilir, alış yapabilir. Yabancı yatırımcıyı biz görmüyoruz ama yurtdışından çok sayıda müşterimiz var. Almanya’dan, Hollanda’dan, Avustralya’dan talepler alıyoruz. Asıl hedef kitlemiz ise orta ve orta üst sınıftır.

-Şu an itibariyle inşaat sektörü nasıl bir süreçten geçiyor? Yani, içinde bulunduğumuz ekonomik durumu da göz önüne alarak bu soruya yanıt vermenizi rica edeceğim?

-Şimdi ekonomik bir krizden bahsediliyor. Aslında Türkiye’nin içinde bulunduğu bir kriz değildir. Kriz dediğiniz olgu daha büyüktür. Devlet artık memura maaş ödeyemez hale gelir, bankalar batar. Arjantin’de, Brezilya’da ya da Yunanistan’da yaşananlar gibi. Oysa, Türkiye’de durum farklı. Türkiye’de şuanda yavaşlama süreci var. Sebebi ülkeye döviz girişi olmamasıdır. Asıl nedenini şöyle söyleyeyim. Hükümetin dış politikadaki yaptığı yanlışlardır. Açık söylemek lazım bunu herkes bilir. Örneğin şu son yapılan Papaz Brunson olayı, ABD’ye karşı bir jesttir. Bunun karşılığında oradan bir karşılık bekler hükümet. Niçin? Önümüzde çok tehlikeli bir süreç var. Devam eden bir banka davası var. Oradan çıkacak olumsuz bir karar ülkeyi daha da kötüye sokacağı için hükümet bir jest bekliyor. Bu noktada hükümetin en hızlıca yapması gereken ülkeye çok hızla bir döviz sokması gerekir. Çünkü, TÜİK’in vermiş olduğu istatistikler ipotekli ev satışlarının yüzde 67 oranında düştüğünü söylüyor. Bu nedir? Alıcı bankaya yönelemiyor. Niye? Faiz oranları çok yüksek olduğundandır. 100 liraya on yıllık bir kredi çekmek isteyen kişi belki 10 senenin sonunda 300 ila 350 bin lira arasında para ödüyor. Buna kimse yanaşmıyor. Bu yüzden satışlar otomatik olarak düşüyor.

-Çıkış yolu nedir sizce?

-Politikaları düzgün belirlemek, dış politikayı özellikle. İvedilikle döviz gidişini sağlamak gerekir ki sektör kendini çevirebilsin. Çünkü bu süreç yaklaşık bir buçuk iki sene sürer. İşin doğrusu budur. Bu kriz değildir bir durgunluktur. Bu durgunluğu aşabilen şirketler çok daha yükselerek palazlanarak yollarına devam ederler.

-Yani inşaat sektörünü bir durgunluk olarak yorumluyorsunuz

-Sadece inşaat değil tüm sektörler için söylüyorum. Enflasyon bir taraftan vuruyor, faiz bir taraftan vuruyor. Hem mevduat faizi yüksek, döviz girişi yok, maliyetler oldukça yüksek. Bugün yaptığınız hesapla yarın yaptığınız hesap tutmuyor. Ekonomi o kadar dalgalı ki önünüzü göremiyorsunuz. Ekonomiye güven endeksi 2010-2011 yılından beri en düşük seviyede. Önünü göremeyen insan yatırım yapmaz. Sarrafa döner. Halkın tasarruf yapması devlet için kötüdür. Halk para vermedi yani alışveriş yapmadı. Devlet tasarruf yapabilir ama halk tasarrufa geçtiği zaman ekonomi tasarrufuna geçiyor herkes parasını saklıyor çünkü para kıymetlendi.

-Mali açıdan bakmak gerekirse kentsel dönüşüm hakkında düşünceleriniz nelerdir?

-İstanbul’da yaşadığım süreçte depremden sonra bölgedeki bütün belediyeler İstanbul Zeytinburnu’ndan başlamak üzere Avcılar’a kadar binaların incelemesini ve raporunu çıkarmıştı. Çünkü buradaki öncelikle yaşam hakkıdır. Benzer dönüşüm sürecini burada da başlatmak istemişlerdi ama burada da bir ekonomik bedeli ve imar kaygısı var. İnsanların hepsini bir şekilde anlaşmak toplu halde dönüşüme sokmak için emek ve özgürü gerekiyor. O kadar insanın hakkını veya emeğinin karşılığını verecek toplu anlaşmalar kolay olmuyor. Dolayısıyla Ordu’da kentsel dönüşümde bu başarı sağlanamadı.

-Sizce bölgemizin ekonomi standartları nedir? Sosyal hayata nasıl yansıyor?

-Ordu Belediyesi’nden Büyükşehir Belediyesi’ne geçtiğimiz zaman kaynaklarımız daha fazla oldu. Yani devletin onlara verdikleri kaynaklar arttı. Fazlasıyla yatırımlar yapıldı, kentin çehresi değişti. Bir kasabayla kenti ayıran en önemli özellik kasabada uyuma ve kalkma saatleri bellidir. Oysa kentin yaşaması gerekir. Gerçekten büyükşehir olması için yaşayan bir kent olmalıdır. Bununla ilgili yatırımlar yapılmıyor değil. Turizmle alakalı şeyler yapılıyor ama bunların daha çok arttırılması lazım. Çevre yolunun Karadeniz- Akdeniz Yolu’nun açılması lazım. Ordu’da şunu çok iyi biliyorum. Ordu halkı yenilikçidir. Yeniliği gördüğü zaman kendi üretmese bile kopyalayabildiğini biliyorum. Çok hızlı büyüyebileceğimizi Samsun gibi büyüyeceğimizi düşünüyorum. Bunları gördüğümüz için de bu yatırımları yaparak sektöre girdik.