Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

AKAMİB Başkan Yardımcısı Bülent Aymen; “Orta ve yüksek teknoloji üretimi ile daha hızlı koşabiliriz”

Türkiye’nin hali hazırdaki üretim, ihracat ve toplam ticaret rakamlarından çok daha fazlasını yapabilecek bir ülke olduğunu söyleyen ve bu potansiyeli açığa çıkartmak için orta ve yüksek teknoloji üretimini yüzde 4-5’lerden yüzde 25-30’lara çıkartmak gerektiğini ifade eden AKAMİB Başkan Yardımcısı Bülent Aymen bu süreçlerin hızlı bir şekilde arttırılmadığı halde Türkiye’nin gelişme sürecinde hızlı koşan bir ülke olamayacağını söyledi.

info@karadenizekonomi.com / 13.09.2021

AKAMİB Başkan Yardımcısı Bülent Aymen;  “Orta ve yüksek teknoloji üretimi ile daha hızlı koşabiliriz”

Türkiye’de hammaddede ve birçok ara mamulde üretimin zayıf olduğunu ve piyasayı belli firmaların domine ettiğini söyleyen Akdeniz Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Başkan Yardımcısı Aymen; “İnşaat sektöründe olduğu kadar mobilya sektöründe de ciddi sorunlar var. Mobilya’nın en önemli hammaddelerinden biri de mdf/suntadır. Geçtiğimiz yıldan itibaren yurt dışı fiyatlarının daha iyi olması ve dövizdeki hareketlilikten dolayı 8-9 büyük üretici ihracata daha çok yöneldi.  Bu duruma üç ay kadar önce Ticaret Bakanı’nın el atması sonucu bazı kısıtlamalar getirildi. Şu anda mobilyacılar ha madde ve ara mamule erişimde sıkıntılar çekmiyor. Liberal ekonomilerde devlet bu tür durumlarda müdahaleci olmaz ancak ekonominin aktörlerinde, firmalarda ve sektörün genelinde ciddi sıkıntılar varsa devletin müdahalesi şarttır” açıklamalarını yaptı.

“Konteyner krizi bazı sektörlerde atılım yapmamıza vesile oldu”

Konteyner krizinin 2020’nin ekim ayında başladığını söyleyen Aymen; “Fiyatlardaki artışlar halen devam ediyor. Bu büyük bir kriz. Konteyner krizleri karayolu dışında tüm lojistik sektör fiyatlarını etkilendi. Konteyner maliyeti ihraç ettiğiniz ürün üzerinde yüzde 7-8 arasındaydı, şu anda yüzde 40-50 ve hatta şu an bazı sektörlerde yüzde 200 oranında. Mal bedelinin iki katı kadar lojistik maliyetleri var. Ülkemizin şöyle bir avantajı oldu; Birçok ürün grubunda Avrupa ülkelerine Asya’dan tedarik yapıyordu. Şu an orada bir konteyner maliyeti 13 bin dolar civarında. Biz şu an bu ürünleri 2-3 bin dolarlara gönderebiliyoruz. Bazı sektörlerde atılımlar yaptık” dedi.

“Maliyet artışlarını kontrol edemiyoruz”

Türkiye’nin ihracat yapan bir ülkeyiz olduğunu ve ekonominin dinamiklerinin çok doğru çalıştığını söyleyen Aymen; “Herkes bir kamikaze gibi her türlü probleme rağmen çalışıyor, üretiyor. Türkiye her 3-4 yılda ekonomik kriz yaşayan bir ülke. Bu krizlere rağmen hala üretim ve yatırım yapılıyor. Türkiye kalkınma süresince teknolojiyi kullanıyor ama orta ve yüksek teknolojili üretime yönelik destekler çok iyi anlatılmıyor veya çok iyi verilmiyor. Orta ve yüksek teknoloji üretimini yüzde 4-5’lerden yüzde 25-30’lara çıkartmadan gelişme sürecinde hızlı koşmamız mümkün değil. Birim kilogram ihracat seviyelerimizi 1,4 dolara çıkarttık. Daha da yukarıya çıkartmamız gerekiyor. Enerji sektörünü bir kenara ayırıyorum belki orada dışarıya bağlıyız. Onun dışında diğer sektörlerde demirde hurdaya bağlıyız, kâğıtta selüloza bağlıyız. Türkiye 70 yıl selüloz yani kâğıtta ham madde üreten bir ülkeydi. Bundan 20 yıl önce devlet SEKA’nın fabrikalarını özelleştirildi. Bu sektörde dışa bağımlı hale geldik. Yeniden yatırımlar yapılmaya başlandı. Kâğıt ve ambalaj sektöründe maliyet artışlarını kontrol edemiyoruz. Birçok sektörde dışarı bağlıyız. Bugün en fazla ihracat yaptığımı otomotiv sektöründe dışa bağlılık yüzde 65-70 civarlarında. Enerji dışında ham madde ve ara mamul üretiminde eğer dışa bağımlılığı azaltamadığımız, orta ve yüksek teknolojiyi kullanamadığımız takdirde dışa bağımlılığımız devam edecek ve dışardaki yaprak kımıldamasından etkilenir hale geleceğiz” dedi.

Bu seneki alınan tüm ihracat rakamlarında baz etkisi olduğunu söyleyen Aymen; “Pandemi döneminde ticaret biraz yavaşlamıştı ve ürünler beklemeye alındı. Aşının bulunması ve vaka sayılarının azalmasıyla ticaret biraz daha hareketlendi ve bu bekleyen siparişlere bir yönelme oldu. Geçtiğimiz seneye göre bir baz etkisi var bu bizleri yanıltabilir”

“En fazla odaklanmamız gereken konu enflasyondur”

Orta Vadeli Program hakkında da açıklamalar yapan Bülent Aymen; “2023 yılında 255 milyar dolar bir ihracat hedefi var. Bu rakama ulaşabilecek durumdayız. Burada başka hedeflerde var. İhracatı etkileyen unsurlar var. En büyük problem enflasyon. Enflasyon ekonominin tüm dinamiklerini etkileyen bir unsur. Büyümde bunların başında geliyor. 2022’de en fazla odaklanmamız ve mücadele etmemiz gereken kısım enflasyondur. Şu an istihdam konusunda da ciddi sorunlar yaşıyoruz. İşçi bulmakta, nitelikli eleman bulmakta sıkıntılar yaşıyoruz. İnsanlar çalışmayı tercih etmiyorlar. Çalışmadan devletin verdiği desteği almak daha kolay geliyor sanırım. Üniversite- sanayi iş birliği oldukça önemli. Her bölgeler ihtiyaç sayısı belirlemeli ve okullar bu ihtiyaca karşılık vermelidir” dedi.

HALİL YILMAZER / KARADENİZ EKONOMİ