Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

8,50’yi mumla arayacağız

“Hükümet, Merkez Bankası başkanına faiz oranlarının düşmesi yönünde ciddi bir baskı yaparsa, Türkiye ciddi bir krizin eşiğinden daha geçer.” diyen Altınkaya, “Yaz aylarından itibaren belki Hazirandan sonra bir faiz düşüşü bekliyorum. Asıl kriz, turizmden gelir elde edemezsek olur. Fakat Naci Ağbal’a faizleri düşürmesi için baskı yapılırsa, önümüzdeki aylarda bu düşüşü görürsek, doların daha da yükseleceğini öngörüyorum. O zaman 8,50 seviyesini mumla ararız.” dedi.

info@karadenizekonomi.com / 28.02.2021

8,50’yi mumla arayacağız

Yüksek enflasyonla baş edilmeye çalışılan bir dönemde ihracatçı, hammadde ihtiyacını karşılamada zorlanıyor. Sanayiciler hammadde fiyatlarındaki artıştan dolayı tedarik sıkıntısı yaşamaktan, kurdaki istikrarsızlıktan ve üretim ile ihracat güçlerinin zayıflamasından şikâyetçidirler. Konuyla ilgili görüşlerini Karadeniz Ekonomi’nin YouTube platformunda dile getiren EkonomiTube TV Kurucusu ve ekonomi yazarı Sami Altınkaya, reel sektörün çok ciddi sıkıntıları olduğuna değindi.

“Bankalardaki döviz mevduat hesaplarının 240 milyar dolara yaklaştığını görüyoruz. Özellikle geçen hafta 2.4 milyar dolarlık bir ilave alım yapıldı. Bu alımlar şunu gösteriyor; döviz mevduat hesaplarına para yatıran insanlar öncelikle Türk parasına güvenmiyor ve parasının değer kaybetmesini istemiyor.” diyerek söze başlayan Altınkaya, “Vatandaş dolarını bozdurmuyor çünkü 8 liradan dolar aldılar. Ters dolarizasyon dediğimiz hikâye şu anda gündemde değil. İnsanlar daha çok para kazanmaktan ziyade parasının değer kaybetmesini istemedikleri için yatırım araçlarına yöneliyorlar. Türkiye’de doların 8,50’ye çıktığı zaman, Berat Albayrak’ın istifasının ardından kur bir süre sonra düşüş yaşadı. Naci Ağbal’ın Merkez Bankası başkanı olmasından sonra Türkiye’ye ciddi anlamda para girişi oldu. Ancak bu dönemde yurtdışından yatırım amaçlı olmayan oynak para dediğimiz paralar piyasaları altüst etti. Öncelikle düşük kurdan dolar satın alındı ve 8.50’lerde – 8’lerde sattılar. Dolar düştükten sonra tekrar yüzde 17’lik faizlerle ikinci bir kez vurgun yaptı. Yani yabancılar bu işten çok daha fazla para kazandı. Aslında burada önemli olan enflasyonu düşürmekti. Çünkü enflasyon düştüğü anda faiz oranları da düşer.” dedi.

“Üretim artmazsa enflasyon düşmez”

Reel sektörün ciddi sıkıntılarının olduğuna vurgu yapan Altınkaya, “Hammadde alımında sıkıntılar yaşanıyor. Hammadde almak istiyorsunuz fakat fiyatlar yüksek olduğu için ithal etmekte zorluk çekiyorsunuz. Lojistik giderleri oldukça arttı. Sanayici özellikle konteyner bulmakta zorluk çekiyor. İthalata dayalı bir ihracat modelini sürdüren Türk sanayisinde ihraç ettiğimiz ihraç ettiğimiz ürünlerin yüzde 60’ından fazlasını ithal ediyoruz, hammaddesini montajlayıp öyle gönderiyoruz. Bunu neden anlattım? Doların düşmesini istiyoruz ancak doların düşmesi için enflasyonun düşmesi gerekir. Ağbal bunun için mücadele ediyor fakat tek başına mücadele etmesi yetmez. Enflasyonun düşmesi için üretim yapılması lazım. Üretim artmazsa enflasyon düşmez. Yabancılar önce dolardan sonra yüksek faiz oranlarından para kazandı. Böylelikle ciddi kâr elde etmiş oldular. Enflasyonu üretim artışıyla düşürürseniz o zaman enflasyon yüzde 15 olursa faiz yüzde 16 olur. Sene sonu enflasyon tahmini yüzde 11-12 civarında, yine çift haneli bir sayı. Tahminime göre yıl sonuna doğru faiz oranları yüzde 12’lere kadar inecek. Yani enflasyon düşmeden faiz düşmezmiş. Faiz enflasyonun sebebi değil sonucudur. Sanayici de ekonomiyi yönetenler de yüksek faizden şikayet ediyor. Bunun tek formülü de üretimden geçer. İşte o zaman insanları TL’ye yatırım yapın diye yönlendirebilirsiniz.” ifadelerine yer verdi.

“Üreticinin sıkıntısını çözmeliyiz”

Doların iniş çıkışıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Altınkaya, “Türkiye, Amerika’nın ambargo hikâyesini, yaptırımları, S-400 ve Doğu Akdeniz’de yaşanan Mavi Vatan projesini bir şekilde daha önceden fiyatladı. Ama Amerika Halkbank başta olmak üzere yeniden Türkiye ile ciddi anlaşmazlık sürecine girecek. Bu dönemde Amerika ile anlaşacak mıyız, anlaşamayacak mıyız? Bunun sebebi biraz beklentiler, biraz da siyasetin yaptığı açıklamalar… Özellikle siyasilerin bu dönemde çok fazla konuşmaması lazım. Merkez Bankası başkanını da kendi işine bırakmak gerekiyor. Çünkü Ağbal kitapta yazılanları yapıyor ve kuralları uygulamaya çalışıyor. Bu yükseliş aslında olması gereken rakama yaklaşıldığını da gösteriyor. Doların şu anda olması gerektiği rakam 7,50-7,60 seviyeleri. Ancak doların aniden inip çıkmaması gerek. Yine üreticiye değineceğim; 8,50’den hammadde alan üretici, şimdi 7 liradan onu satmak zorunda kalacak. Arada ciddi bir zarar söz konusu. Bu zararı da sanayici tamamen kendi üstleniyor. İşte bunu üstlenmemesi gerekiyor. Sanayicinin bu sıkıntısını çözmemiz lazım ki üretim maliyetleri artmasın. Maliyet enflasyonu ne kadar yükselirse, tüketici enflasyonu o kadar yükselir. Çünkü marketten aldığımız ürünlerin fiyatını doğrudan etkiler. Şunu anlıyoruz ki doların 7’nin altını görmesi şu anda pek mümkün gözükmüyor. Ne 20 lira olacak diyenlere ne de 5 lira olacak diyenlere inanmayın. Bu iş manipülasyonlarla olmaz.” dedi.

“8,50’yi mumla arayacağız”

550 liradan altın ve 8,50’den dolar alanların yıl içinde zararlarını kapatacaklarını öngördüğünü belirten Altınkaya, “Altın kısa vadeli değil, uzun vadeli bir yatırım aracıdır. Benim kanaatimce Türkiye 2021’in Kasım ayında bir seçim atmosferine girebilir. Hükümet, Merkez Bankası başkanına faiz oranlarının düşmesi yönünde ciddi bir baskı yaparsa, Türkiye ciddi bir krizin eşiğinden daha geçer. Bu anlattığım her şey siyasi bir kaos olmazsa geçerli. Ancak yaz aylarından itibaren belki Hazirandan sonra bir faiz düşüşü bekliyorum. Asıl kriz, turizmden gelir elde edemezsek olur. Fakat Naci Ağbal’a faizleri düşürmesi için baskı yapılırsa, önümüzdeki aylarda bu düşüşü görürsek, doların daha da yükseleceğini öngörüyorum. O zaman 8,50 seviyesini mumla ararız.” dedi. HAZAL PALAVAR/KARADENİZ EKONOMİ